5-MAİDE

110- Durum gereği gelecek zaman kipiyle "diyecek" şeklinde buyurulması lazım gelirken, bunun mazi (geçmiş zaman) kipiyle "dedi" buyurulmasında iki nükte vardır, birisi, bilindiği üzere ilerde bu hitabın vâki olması kesin olduğundan dolayı gelecek, vâki olmuş şeklinde tasvir edilmiştir.

Nitekim dilimizde de: "Şöyle dediği zaman ne yaparsın?" denildiği zaman, gelecekten geçmiş zaman kipiyle söylenmiş olur- ki böyle diyeceği muhakkaktır- "derse ne yaparsın?" demek olur. Biri de, Allah'ın kelâmının ezeli olduğuna ve Allah'a nisbet edilen fiillerde zaman kavramı olmadığına ve buna göre o gün ahiretteki bu hitabın bir kelâm başlangıcı değil, ezelî olan ilâhî kelâmın muhataba zuhur ve tecelli ile ilgisi olacağına tenbihtir. Yani Allah'ın şöyle dediği günden sakınınız ki: Ey Meryemoğlu İsa, benim sana ve annene olan nimetimi hatırla. O zaman ki, nimetimi ki hani ben seni Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile teyit ve takviye etmiştim. Hıristiyanlar, Ruhu'l-Kudüs'e iki şekilde inanırlar: Birisi, İsa'nın Meryem'den doğum ve cesetlenmesine başlangıç olan Ruhu'l-Kudüs ki, buna yalnız Ruhu'l-Kudüs derler. İslâm inancında bu Cebrail Aleyhisselâm'dır. Biri de âhir zamanda çıkacak olan Ruhu'l-Kudüs'tür ki, hıristiyanlar buna Ruhu'l-Hak olan Ruhu'l-Kudüs derler. Bu bir Hâtemü'l-Enbiya (peygamberlerin sonuncusu) inancıdır. Fakat hıristiyanlar bunun Muhammedî hakikat olduğunu kabul etmemektedirler. Doğrusu Ruhu'l-Kudüs zatı itibarıyla birdir ki ülü'l-azm peygamberlere inmiş olan Cebrail Aleyhisselâm'dır. İndirilmesi ve ilgisi itibariyle de bir çok isimlerle anılır. Mesela daha çok soyut ve Ruhaniyet hayatı yaşayan, yahudilerin iftiralarından uzak ve temiz olan Hz. İsa'ya iniş ve tecellisi itibariyle Ruhu'l- Kudüs ve hakikat hayatı yaşayan Hz. Muhammed'e iniş ve tecellisi bakımından da Ruhu'l-Hak (Hakkın Ruhu), Ruhu'l-Emin (Emin Ruh, Nur-i Muhammedî (Muhammedî nur) ve genel olarak da Ruhullah da denir. Şu halde Hz. İsa'ya "Seni Ruhu'l-Kudüs ile teyid ettim" hitabı, birinci olarak ve bizzat Cibril ile teyidi ifade etmekle beraber, arkasından yine Cibril'in inmesi ve Muhammed Aleyhisselâm'ın gönderilmesi ile de teyidine bir işareti içerir. Ve mânâ şu demek olur:" Ey Meryemoğlu İsa, seni Ruhu'l-Kudüs ile, senden sonra Muhammed'i de Ruhu'l-Hak ve Ruhu'l- Emin olarak tecelli eden Cibrîl ile teyit ettim, günahtan temizlenmiş, güçlü bir ruhî hayata erişmiş ve dini ihya eden etkili bir kelâm ile takviye ettim. Sen hem beşikte çocukken ve hem yetişmiş adamken insanlarla konuşuyordun. "Ben Allah'ın kuluyum, bana kitap verdi" (Meryem, 19/30) diyordun. Ve o zamanki nimetimi ki hani sana kitabet (yazı yazma), hikmet, Tevrat ve İncil öğretmiştim. Ve o zamanki nimetimi ki, hani sen çamurdan kuş şekli gibi bir şey yapıyordun ve bunu kendine has olan kudretinle değil benim iznimle, irademle yapıyordun, yapıyordun da içine üflüyordun. O şekil de benim iznimle bir kuş oluyordu. Ve yine benim iznimle körü ve abraş (alacalı)ı iyi ediyordun. Ve o zamanki nimetimi ki, hani ölüleri yine benim iznimle diriltip kabirlerinden çıkarıyordun. Ve o zamanki nimetimi ki hani senden İsrailoğulları'nı defetmiş, seni öldürmek isteyen yahudilerin elinden kurtarmıştım. O zamanki sen onlara, yukarda anlatıldığı üzere, deliller ile gelmiştin de o İsrailoğulları'nın kâfir olanları: "Bu açık bir sihirden başka bir şey değil" demişlerdi.

Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri