107- MA'UN SURESİ

6. Onlar ki mürâîlik ederler, gösteriş yaparlar. Her ne amel yapsalar Allah için yapmazlar da halka gösteriş için ve herkesin göreceği yerde yaparlar.

7. Ve mâûnu menederler. Zekâtı vermezler, yahut kimsenin esirgemeyeceği ödünç gibi cüz'î bir yardımlığı bile sakınır, kimseye bir damla birşey vermek, istemezler. Öyle cimri, öyle pinti olurlar. Böyle olanların zekat vermeyecekleri ise öncelikle anlaşılır.

İşte böyle namaz kılar, dindar görünüp de namazlarından yanılan, mürâîlik, gösteriş yapıp da ufak bir yardımdan bile kaçınan kimselerin bu halleri, dinsizin dini yalanlamasından değil ise de yetimi kakıştırmasından, fakirlere yardım etmemesinden daha çok şaşmaya değer, yazıklar olsun onlara!

Görülüyor ki Fil Sûresi'nden sonra Kureyş Sûresi bu Mâûn Sûresi ile açıklanarak buradan "veyl" (yazıklar olsun) kelimesi ile lafız bakımından ve "yardımlığı sakınırlar" ile de mânâ yönünden Hümeze Sûresi'nin "İnsanları diliyle çekiştiren, kaş ve gözüyle işaretler yapıp alay eden her fesat kişinin vay haline! O ki mal yığdı, onu saydı durdu. Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır." (Hümeze, 104/1-3) mefhumuna bağlandıktan ve Fil Sûresi'nde "Görmedin mi?", burada "gördün mü?" hitaplarıyla Peygamber'e "Görmedin mi?" "Gördün ya" diye birer belağatlı uyarma ile tenbih buyurulduktan sonra bunun arkasından Asr Sûresi gibi yukarıki bütün sûrelerin semeresini üç âyette özetleyen ve Kur'ân'ın en veciz sûresi ve bilhassa Duhâ Sûresi'nden beri gelen sûrelerin mefhumu üzerinde hepsinin tamamlayıcısı olan Kevser Sûresi'yle de Muhammed Aleyhisselam'ın şanı, özetin özeti olarak tebliğ edilecek ve anlatılacaktır.


Ana Sayfa
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri