10-YUNUS:

21- Ve Biz, insanlara, o beyinsiz ve bayağı kimselere bir rahmet (yani sıhhat ve bolluk gibi bir nimet) tattırdığımız vakit, nasıl bilir misiniz? Kendilerine dokunmuş olan bir kıtlık ve yokluktan sonra, bir sıkıntı, bir zarar ve zaruretten, bir darlıktan, bir sıkışık durumdan sonra, yani onların çektikleri bir sıkıntıdan sonra onları rahata ve refaha erdirdiğimiz, her hangi bir rahmet zevkini ve neşesini tattırdığımız zaman derhal âyetlerimiz hakkında mutlaka bir oyunları olur. Yani Allah Teâlâ onlara azabını tattırmadan ve acı yüzü göstermeden böyle yapsalardı belki bir dereceye kadar bilgisizlik sebebiyle mazur görülebilirlerdi. Fakat öyle değil, insanların Allah'ın sonsuz gücü ve kudreti karşısında nasıl aciz ve zavallı olduklarını fiilen gösteren bir takım felaketler ve acılardan sonra, ilâhî rahmetten azıcık birşey tadıverince, Allah'ın âyetlerinin hakkına riayet edecek, verilen nimete şükredecek yerde, o acı günleri ve sıkıntıları hemen unutup, gerek tekvinî, gerek tenzili (indirilmiş) olan ilâhî âyetleri gözardı ederler. Onların hakkına riayet eylemek, onlardan ders ve ibret almak yerine, onlar ve onlarla bildirilen hükümler aleyhine birtakım hilelere başvurmak ve entrikalar çevirmek için yollar aramaya başlarlar. O sıkıntı şundan oldu, bundan oldu gibisinden mazeretler aramaya kalkarlar veya bu içinde bulunduğumuz nimet bizim çabamız ve dirayetimiz sayesinde elde edildi, derler. Allah ne diye bizim işimize karışsın, böyle şey olur mu şeklinde ileri geri konuşmaya başlarlar. Allah'ın âyetlerinde bildirilen irşatları dinlemeyip Allah'a oyun oynamaya kalkarlar.

Bu âyetin nüzul sebebinde, rivayet olunduğuna göre: Allah Teâlâ Mekke halkını yedi sene kuraklık ve kıtlık ile sıkıntıya uğratmış, nerdeyse helak olayazmışlar. Ebu Süfyan ve bir takım ileri gleneler Hz. Peygmber'e gelmişler, "Bize dua et, eğer faydalı yağmurlar yağar bolluk olursa, seni tasdik ederiz." demişlerdi. Bunun üzerine Resulullah dua eylemiş, Allah Teâlâ da bol rahmet ihsan etmiş, güzel yağmurlar yağmış, bolluk ve bereket meydana gelmiş, fakat onlar sözlerinde durmamış ve iman etmemişler ve bu rahmeti putlara mal eylemişlerdi. Allah'ın âyetlerine kötü sözler söylemeye ve Resulullah'a hile ve oyun etmeye devam etmişlerdi. Bu konuda en çok ileri gidenler de servet sahibi olan zenginlerdi. Yani Kureyş'in para babalarıydı. Şu halde âyetin inme sebebi bunlar olmakla beraber, esas hedefinin, bolluk zamanlarında şımarıp ilâhî âyetlerin hakkını vermeyen ve ahkâmını küçümseyen genellikle bütün nankör isyankârlar olduğunda şüphe yoktur.

Sen de ki, Allah mekir yönünden daha hızlıdır. Ansızın belanızı veriverir. (Al-i İmran Sûresinde 3/54. âyetin tefsirine bkz.) Yani sizin nimeti tadar tatmaz derhal geçmiş sıkıntıları unutup hile ve daleverelere girişmeniz ne kadar hızlı olursa olsun, Allah'ın o hileye karşı vereceği ceza, size göndereceği bela, sizin hilenizden ve oyunlarınızdan daha hızlı olur. Siz Allah'ın âyetlerine karşı yaptığınız hilekârlıktan daha maksadınıza ermeye vakit bulamadan belanızı bulmuş olursunuz. Belki de siz hile yoluna girer girmez, niyet eder etmez, bir an için o rahmetin gazaba, o tatlı nimetlerin acıya çevrildiğini görürsünüz. Hatta içinde bulunduğunuz nimetin hakkınızda hayır mı şer mi olduğunu bile bilmezsiniz. Onun belki hakkınızda bir nimet değil de sizi büyük bir azaba sürüklemek için bir istidraç olması ihtimali de vardır.

Ey hilekâr insanlar! Bizim elçilerimiz, siz ne hile yaparsanız yapınız hepsini yazarlar. Yani yaptıklarınız gizli kalmak şöyle dursun, amellerinizin yazılmasıyla görevli bulunan meleklerinden de gizli kalmaz. Ne yaparsanız hepsi kesinlikle kayda geçer ve yazılır. Şu halde şunu unutmamanız gerekir ki, siz, Allah'ın hak ile gönderdiği âyetleri ve belgeleri hafife alarak eğlenirken, başınıza bir başka âyet, Allah'ın kaza ve bela âyeti gelir, bir anda ağzınızın tadı bozulur. İçinde bulunduğunuz nimet ve sıhhat elinizden alınır, hiç tahammül edemeyeceğiniz pek acı sıkıntılara tebdil ve tahvil olunur. İşte o zaman imana gelir, yalvarır yakarırsınız, amma çoktan iş işten geçmiş olur.


Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri