Emanet ve Ehliyet
VEKÂLET'İN ÖNEMİ VE MÂHİYETİ
- Ayrıntılar
- Kategori: Emanet ve Ehliyet
- Gösterim: 3462
2048 Vekâletin rüknü; kendisi ile vekâletin sabit olabildiği hususi sözlerdir. "- Seni, şu malı satman için vekil tâyin ettim" demek gibi!.. İstihsânen vekilin; vekâleti kabul etmesi, sıhhatinin şartlarından değildir. Fakat vekâleti kabul etmediğini açıkça söylerse, o vekâlet reddedilmiş sayılır. Şâyet; "İstersen vekilim olmayı kabul et ve şu malımı sat" der, muhâtabı olan kimse susar ve satışı yaparsa caiz olur. Fakat "Hayır!.. Kabul etmem derse" bâtıl olur. Serahsi'nin Muhıyt'inde de böyledir.(185)
2049 Resûl-i Ekrem (sav)'in döneminde "Vekâlet" daha ziyâde; alış-veriş işlerinde yaygındır. Haklarını savunmada güçlük çeken kimseler; Kadı (Hâkim) huzurunda, vekilleri tarafından temsil edilmektedirler. Günümüzde de; en çok ticari işlerde ve "Avukat" adı altında mahkemelerde, vekillere rastlanmaktadır. Sonuç olarak; insanların ihtiyaçlarında fazla bir değişiklik sözkonusu değildir. Vekâlet'in hükmü; vekilin, kendisini tâyin eden kimsenin (Müvekkilin) yerine geçmesi ve onun adına tasarrufta bulunmasıdır. Vekil tâyin eden kimsenin koyduğu şartlara aynen riâyet gerekir. Sarih bir izni olmadığı müddetçe vekil; bir başkasını vekil tâyin edemez.(186) Vekâletin sıfatı'na gelince; vekâlet câiz olan akidlerden (Sözleşmelerden) ibarettir. Vekil müvekkilini, müvekkil de vekili istediği an azledebilir. Belli bir süre ile sınırlandırılması mecburiyeti yoktur.(187) Vekil; yapacağı veya yaptığı iş karşılığında müvekkilden ücret talebinde bulunabilir. Bu gibi hallerde vekil; ecir (ücretli) durumuna geçer.(188) Herhangi bir ücret tâyin olunmamışsa vekil'e; ecr-i misli (Ehl-i vukuf'un tayin edeceği ortalama ücret) ödenir. Müvekkilin ölümü halinde; vekâletten azil kendiliğinden gerçekleşir.(189) Müvekkilin veya vekil'in; cinnet getirmesi veya akli dengesini kaybetmesi durumunda, aralarındaki akid (Sözleşme) sona erer. Nitekim Mecelle'de: "Müvekkilin yahud vekilin tecennüm etmesiyle (cinnet getirmesi ve delirmesiyle) vekâlet bâtıl olur"(190) hükmü kayıtlıdır. Esâsen bu gibi durumlar ferdi; tasarruftan alıkoyan ve velisinin yardımını gerektiren hallerdir. Fıkıhta bu hâle "Hacr" denilmiştir. Şimdi kısaca bu meseleyi izaha gayret edelim.