Emanet ve Ehliyet
KİMLER KADI (HAKİM) OLABİLİR?
- Ayrıntılar
- Kategori: Emanet ve Ehliyet
- Gösterim: 3297
1823 MÜSLÜMAN OLMAK: Kazâ makamına (Kadı'lık görevine) tâyin için aranan ilk şart İslâm'dır.(94) İmam-ı Azam'a (rh.a) göre; kafirlerin, müslümanların dâvalarına bakmak üzere tâyin edilmeleri kat'iyyen mümkün değildir. Ancak zimmet ehline; anlaşma şartlarına göre, kendi dinlerinden hakem tâyin edilebilir.
1924 AKIL-BALİĞ OLMAK: Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Üç kişi muâheze olunmaz; uyanmadıkça uyuyan, buluğa ermedikçe çocuk, akıllanmadıkça deli"(95) buyurduğu bilinmektedir. Dolayısıyla buluğa erinceye kadar çocuklar; yaptıkları işten mes'ul değildirler. Ancak kadı'nın (hakim'in) yaşlı olması şart değildir. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav) Hz. Attab b. Esed'i Mekke'ye tâyin ettiğinde, bu sahabe'nin 18 veya 21 yaşında olduğu rivâyet edilir. Hz. Ömer (ra)in hilâfeti döneminde Şam'da genç bir kadı görev yapmıştır. Halk kadı'nın çok genç olmasından rahatsızlık duyduğunu Hz. Ömer (ra)'e ihsas ettirir. Hz. Ömer; genç kadıyı yanına çağırır ve muhâkeme ûsûlünü sorar. Aldığı cevap karşısında; memnuniyetini izhar eder ve görevine devam etmesini ister.(96) Esas olan Kadı'nın yaşı değil; zeki, anlayışlı, sabırlı ve fakih olmasıdır.
1825 HÜRRİYET: Kazâ makamına (kadılık görevi) tâyin edilecek kimsenin, hür olması şarttır. Kölelik; ehliyet ârızasına dayanır. Bu sebeple köleler kadı olamazlar.(97)
1826 GÖZ, DİL, KULAK GİBİ DUYU ORGANLARININ SIHHATLİ OLMASI: Kazâi faaliyetleri yürütebilmek için; göz, dil ve kulak gibi duyu organlarının sıhhatli olması esastır. Sağır; tarafları dinleyebilme şansına sahip değildir. Dilsizlik hâli; sual sormaya manidir. Gözlerinin görmemesi ise; şehâdete mânidir. Bütün bunlar hükmün sıhhatine tesir eden âmillerdir. Bu sebeble âmâ, ahras (dilsiz) ve atraş (kulakları duymayan) kazâ makamına tâyin edilemez.(98)
1827 HADD-İ KAZF TATBİK EDİLMEMİŞ OLMAK: Ukûbatlar bahsinde Hadd-i Kazf'ın mâhiyeti üzerinde durmuştuk.(99) Doğru sözlü, emâneti yerine getiren, haramlardan kaçınan, rızâ ve gadab hallerinde itidalini koruyan kimselerin kazâ makamına getirilmesi gereklidir. Hanefi fûkahası: "İffetli bir kadına zinâ iftirasında bulunup, kendisine "Hadd-i Kazf" tatbik edilen kimsenin kaza makamına getirilmesinin caiz olmadığı" hususunda müttefiktir.(100) İmamı Şafii (rha) indinde; âdil olmayan kimsenin kazâ makamına getirilmesi câiz değildir. Dürri'l Muhtar'da: "Hakim (Kadı) olan kişinin güvenilir, iffetli, akıl ve düşüncesine güvenilir, salah ve takvasına itimad edilir, anlayış kaabiliyeti olan, sünnet ve Hz. Peygamberimiz (sav)'den vârid olan eserler hakkında bilgisi olan, fıkhı bütün yönleriyle bilen bir kişi olması gerekir. Müctehid olması tercih sebebidir" hükmü kayıtlıdır. İbn-i Abidin bu metni izah ederken: "Kadı'nın aşağıdaki sıfatlarla muttasıf olması şarttır. Kadı şiddete kaçmadan otoriter, zaafa düşmeden yumuşak olmalıdır. Çünkü hükmetmek müslümanlar için önemli bir olaydır. Daha çok bilen, daha kudretli olan, daha heybetli ve insanlar arasında daha çok maruf olan, insanların ona olan davranışlarına karşı daha sabırlı olan, kadı olmaya daha layıktır."(101)
1828 İLİM: Kazâ Makamına (Kadılık görevine) tâyin olacak kimsenin; fıkıh ilmine sâhip olması gerekir. Ancak sahih olan kavle göre; müctehid olmak tercih sebebidir. Kadı'lığın şartı değildir.(102) İmam-ı Şafii (rha) indinde; Kazâ makamı (Kadılık görevi) kudrete dayanan bir hadisedir. İlim olmadan gerekli kudretin varlığından söz edilemez.(103) Bu sebeble ilim; kadılığa tâyin için aranacak şartlara dahildir. Feteva-ı Hindiyye de: "Sahih olan kavle göre müctehid olmak, kadılığın şartı değil, tercih sebebidir. Hidaye'de de böyledir. Hatta bir başkasının fetvâsıyla hüküm veren mukallidin kadı tâyin edilmesi câizdir. Mültekid'de de böyledir. Bununla beraber câhil olan kimsenin kadı tayin edilmesi münâsip değildir"(104) hükmü kayıtlıdır. Şurası muhakkaktır ki, kazâ sisteminin sıhhati için ilim şarttır.