Emanet ve Ehliyet
TIBBİ MÛDAHALEDEN DOĞAN ZARARLAR VEYA ÖLÛM
- Ayrıntılar
- Kategori: Emanet ve Ehliyet
- Gösterim: 3462
1359 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kim daha önce bilmediği bir yolla tedaviye kalkarsa, meydana gelecek zararı tazmine mes'uldür"(252) buyurduğu bilinmektedir. Ancak bu Hadis-i Şerif'te; tabib zikredilmemiştir. Dolayısıyla herhangi bir kimse; bilmediği halde, tedavi etmeye kalkar ve sonuçta zarar ortaya çıkarsa, tazmin eder. İmam-ı Azam Ebû Hanife (rha)'ye göre; tıb ilmi "Farz-ı Kifaye"dir ve zaruridir. Mütehassıs bir tabibin, elinde olmayan sebeblerden dolayı meydana gelecek zararlardan mes'ûl tutulması halinde, hiç kimse tedavi etmeye cesaret edemez. Ayrıca hastanın veya velisinin izni sözkonusu olduğu zaman, doğacak zararlardan mes'uliyet düşünülemez.(253) İmam-ı Malik (rha) "Herhangi bir tabib; "Ulû'lemr'in" ve hastanın izniyle, tıb ilmine uygun bir şekilde (fahiş hata yapmadan) tedavi ettiği zaman, meydana gelecek zararlardan mes'ûl olmaz." İmam-ı Şafii ve İmam-ı Ahmed b. Hanbel (rha) "Hastanın veya velisinin izni durumunda, tıb ilmine uygun şekilde tedavi eden tabibin, mes'ûliyeti sözkonusu olmaz." Sonuç olarak tıbbi müdaheleden doğan zarar veya ölümlerden mes'ûl olmamak için:
1. Tedavi yapan kimse tabib (doktor) olmalıdır.
2. Müdahaleyi iyi niyetle ve tedavi kasdıyla yapmalıdır.
3. Tedaviyi, tıbbi usullere riayet ederek ve fahiş hatalardan sakınarak yerine getirmelidir.
4. Hastanın ya bizzat kendisi veya velisi tedaviye izin vermelidir.(254)
1360 İslâm ûleması: "Doktor, bir kasdı yoksa sorumlu olmaz. Sünnetçi yanlışlıkla zekeri veya haşefeyi, yahud da bunların bir kısmını keserse diyet gerekir ve bunu akılesi verir"(255) hükmünde ittifak etmiştir.