Mehmet Emre Fetvalar
Yapılması ve kullanılması mekruh olan bazı şeyler
- Ayrıntılar
- Kategori: Fetvalar
- Gösterim: 4665
2987 - Netice Fetvalarından: "Hamamda kullanılıp da çirkâp ve gerize karışıp pislenmiş bulunan su ile sebze sulamak caiz olmaz" (H.Ec. 2/162)
Açıklama: İslâm dini, sağlığa ve temizliğe riayet gösterilmesini kesinlikle istemiş bulunmaktadır. Bu gibi pis sularla sulanmış şeylerin sağlık yönünden zararları uzun uzadıya izaha ihtiyaç göstermeyecek kadar açıktır. Hele çiğ olarak yenen sebzelerin bu gibi su ile yetiştirilmesi beşerin hayatını dinamitlemek gibidir. Zira salgın hastalıkların pek çoğu, insan pisliğinden, bu pisliklerin içme sularına karışmasından veya lâğım suları ile sulanmış şeyleri -bilhassa çiğ olarak-yemekten ileri geldiği açık olarak bilinen bir gerçektir.
2988 - Abdürrahim Fetvalarından: "Vasi (olan şahıs), küçük çocuğunun malını kendi nefsi için imal edip kâr elde etse, o faydayı yemesi helâl olmaz" (H.Ec. 2/164)
Açıklama: Bir çocuğun malına vasi tayin edilen kimse, o malı korumak zorundadır. Onu çalıştırması halinde, kârı malın sahibi bulunan çocuğa aittir. Vesayet müessesesine leke düşürmemek için, o malı kendi lehine çalıştırmaya kalkışmamalıdır. Zira helâl değildir.
2989 - Behce Fetvalarından: "Cenazeyi teşyi eden kimselerin açıktan Allah'ı zikretmeleri ve (cehren) Kur'an okumaları mekruhtur" (H.Ec. 2/165)
2990 - Ali Efendi Fetvalarından: "Bir mahalde, Hazret-i İsa'nın doğum mahalli olduğu zannı ile Hıristiyanların yaptıkları, resim ve heykeller koydukları kiliseye, ziyaret maksadı ile Müslümanların girmesi mekruhtur" (H.Ec. 2/162)
Açıklama: Kiliseye girmenin kerahati, "ziyaret" kastına bağlanmış bulunmaktadır. Ziyaret, saygı duyarak veya boş bir fikirle yapılırsa, kalbin yanlış bir temayülüne sebep olabilir. Bu ihtimalden dolayı, Müslümanın kilise, havra ve sinagog gibi gayri müslim tapınaklarına girmesi hoş görülmemiştir. Suda yüzmeyi bilmeyenlerin deniz kenarına fazla sokulmamalarını tavsiye, o kimselerin hayatını koruma düşüncesinden doğmaktadır. Fakat onların gerek dinimiz hakkında gerekse memleketimiz ve milletimiz hakkında ne gibi tertipler peşinde olduklarını öğrenmek düşüncesi ile bu gibi yerlere gitmekte bir mahzur yoktur.
2991 - Ali Efendi Fetvalarından: "Bir köy halkı, yine köy halkından Zeyd'e incinmeleri sebebiyle, ölüsü olursa varmamaya ve selâm verse almamaya söz birliği yapsalar, günahkâr olurlar" (H.Ec. 2/162)
Açıklama: Bazı kusurlarından dolayı bir insana gücenmiş olmak, ona karşı boykot yapmaya haklılık kazandırmaz. Aslolan, onunla alâkayı kesmek değil, onu beğenilmeyen işlerden uzaklaştırmaktır.
2992 - Behce Fetvalarından: "Yiyeceklerden biri pislenmiş olsa, eti yenen hayvana yedirmek caiz olmaz" (H.Ec. 2/164)
Açıklama: Pis olan şey, hayvanın etine ve sütüne -az veya çok- tesir eder. Bu itibar ile, pislik bulaşmış bir yiyeceği eti yenen hayvanlara vermek caiz görülmemiştir.
2993 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, evinde misafir bulunan Amr'a yemek getirdiğinde, Zeyd'in müsaadesini almadan, Amr'ın o yemekten dilenciye vermesi caiz olmaz" (H.Ec. 2/163)
Açıklama: Misafir bulunan kimsenin, hazırlanan yemek ve diğer ikramdan kendisinin istifadesi, dilediği şekilde tasarufta bulunmasına imkân vermez. Ev sahibinin iznini almadan dilenmekte bulunan bir fakire bile vermesi doğru olmaz.
2994 - Behce Fetvalarından: "Müslümanı gıybet etmek haram olduğu gibi, gayrimüslimi gıybet etmek de haramdır" (H.Ec. 2/164)
Açıklama: İslâm dini, ahlâkı zayıflatacak hareketleri önlemek için, birçok tedbirler vazetmiştir. Bu sebeple, gayrimüslimin aleyhinde konuşmayı da yasaklamıştır. Ancak, onların İslâm dinine aykırı davranışlarını tanıtmak da hükmün dışında bulunmaktadır.
2995 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, sünnet olduğu zaman, sünnet yerindeki derinin ekserisi kesilmese sünnet olmuş sayılmaz" (H.Ec. 2/164)
Açıklama: Ekseriyet için tamamın hükmü verilir. Kesilmesi gereken derinin çoğu kesilmemiş olunca, tamamı kesilmemiş gibi kabul edip, kalan kısmın kesilmesi lâzım gelir.