Mehmet Emre Fetvalar
Talak: Boşanma
- Ayrıntılar
- Kategori: Fetvalar
- Gösterim: 5229
1904 - Behce Fetvalarından: "Üç tane karısı bulunan Zeyd, üçüncü hanımına hitaben, eğer diğer hanımlarım ile cinsi mukarenette bulunursam üç talakla boş ol, dese ve dört ay cima etmese, ila vaki olup diğer zevceleri (talak-ı bayinle) ayrılmış olurlar" (H.Ec. 1/66)
Açıklama: İla, bir erkeğin, zevcesiyle cinsi mukarenette bulunmamak için yaptığı yemin-i mahsusa denilmektedir. Bu yemin, ilanın rüknünü teşkil etmektedir. İla'nın rüknü, karısı ile cima etmekten nefsini men etmeye delalet eden ve Allah Teala'ya yemin ile, yahut talak ve köle azad etmek gibi külfeti gerektiren bir şeye talik suretiyle yeminle tekid edilmiş bulunan, belirli veye müebbed bir zamanla kayıtlı veya hiçbir zamanla kayıtlanmamış bir tabirden ibarettir.
Bir kimse karısına hitaben, "Vallahi ben seninle dört ay cinsi mukarenette bulunmayacağım veya ben seninle cinsi mukarenette bulunursam şu köle azad olsun" dese, ila münakid olur.
Fakirlere iki lira vermeye veya nefse ağır gelmeyecek iki rekat namaz kılmaya talik suretiyle yapılacak olan bir ila muteber değildir. Hiçbir yemine dayanmaksızın, sadece karısına cinsi mukarenette bulunmamakla da ila tahakkuk etmez. Çünkü ila'nın rüknü olan yemin bulunmamış olur.
İla'nın tahakkuk etmesi için birtakım şartlar vardır. Şöyle ki:
1- İla'da bulunan koca akıllı ve buluğ çağına erişmiş olmalıdır.
2- İla, nikahlı bir kadın hakkında yapılmalı ve nikah mülküne izafe edilmelidir.
3- Cinsi mukarenetten nefsini engelleme hakkında müddet ya tayin edilmeyip mutlak bırakmalı veya hür zevce hakkında en az dört ay bir zaman olmalıdır.
4, İla, yalnız tenasül uzvu yoluyla yaklaşma hakkında olmalıdır. Binaenaleyh, başka bir uzva yaklaşmaktan nefsi engellemeyi ifade eden herhangi bir yemin ile ila vücuda gelmez. Çünkü bu takdirde ila'nın rüknü bulunmamış olur.
5- İla'da nefsi engelleme hususu, yalnız cinsi yaklaşma hakkında olmalıdır. Mesela bir kere karıma yaklaşırsam veya onu yatağıma çağırırsam benden boş olsun dese, bununla ila vücuda gelmez. Sadece talakı bir şarta bağlama ifadesi kullanılmış olur.
6- Yapılacak ila'da zevce ile başkasının arası toplanmamış olmalıdır. Mesela, bir kimse karısı ile beraber yabancı bir kadına yaklaşmayacağına dair yemin etse, bununla ila vücuda gelmez.
7- İla, mekanla kayıtlanmamış olmalıdır. Mesela, filan şehirde veya falan evde karısı ile cinsi mükarenette bulunmayacağına dair yemin etse bu sözle ila tahukkuk etmez.
8- Ta'lik suretiyle yapılan ila'da üzerine yemin edilen şart, külfeti gerektiren ve bir şeyi yapmak veya yapmamak için yemin edene kuvvet verebilecek işlerden sayılır olmalıdır.
1905- Soru: Talak kaç kısımdır? Ve ne demek olduklarını açıklar mısınız?
Cevap: Talak, bain ve ric'i kısımlarına ayrılır. Ayrıca itabı gerektirecek bir surette vuku bulup bulmamasına göre "Talak-ı bid'i" ve "Talak-ı sünni" adları ile ikiye taksim olunmuştur. Boşamada kullanılan lafzın sarih olup olmamasına göre de "Talak-ı sarih" ve "Talak-ı bilkinaye" adını almaktadır. Talakın bir şarta bağlanmış olup olmamasına göre de ikiye ayrılır. Yani söylenen söz ile boşama hemen vaki oluyorsa "Talak-ı müneccez", herhangi bir şarta bağlanmışsa "Talak-ı ta'lik" denilir. Bundan başka, bir zamana izafe edilen talaka "Talak-ı muzaf adı verilir. Karısının miras almasından kaçınmak için ölüm hastalığı zamanında yapacağı boşamaya "Talak-ı far" ismi verilmiştir. Asil veya vekil olmayan bir şahsın yapacağı boş-maya da "Talak-ı fuzuli" denir.
1906 - Soru: Talakın sınıflandırılması yapılırken "Talak-ı hasen" veya "Talak-ı ahsen" ibaresine tesadüf ediyoruz. Bir yuvanın yıkılmasına ve aile bağlarının kopmasına sebep olan hadisenin güzel diye sıfatlanmasını nasıl izah edersiniz?
Cevap: Talakın sıfatları arasında görülen "Hasen" tabiri, boşanma işinin güzel görülmesinden değil, talak-ı bid'iye nisbetle bu isim verilmiş bulunmaktadır. Boşanma işinin bid'at olan bir şekilde değil de, sünnete uygun biçimde yapılmış olmasından dolayı bu isim verilmiş olmaktadır.
1907 - Soru: Talak-ı bayin ile boşanmış bulunan bir kadının, kendisini boşayan kocası ölse onu yıkayabilir mi?
Cevap: Talak-ı bayinde kadın ile erkek arasında zevciyyet bağları kopmuş olacağından kadın onu yıkayamaz. Fakat, talak-ı ric'i ile boşamış olması halinde, iddet henüz dolmamış ise, kadın kendisini boşayan kocasını yıkayabilir. Çünkü, iddet devam ettiği müddetçe, zevciyyetin eserleri devam etmektedir.
1908 - Soru: İçki içenin karışı, otomatikman boş olur, diyorlar. Doğru mu? Hangi hallerde boş olduğunu anlatan bir kitap tanıtır mısınız
Cevap: Kişinin ağzından nikahı ortadan kaldıran bir lafız çıkmadıkça karısı boş olmaz. İçkinin günahı ayrı bir şey, talakın vaki olması ayrı bir husustur. Bunları birbirinden ayrı olarak incelemeli ve karıştırmamalıdır. Ö.Nasuhi Bilmen'in Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu'nun 2. cildinin boşama hükümleriyle ilgili bahsini tetkik edebilirsiniz.
1909 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, halvet-i sahihada bulunup, gerdeğe girmediği karısını boşayıp da iddeti içinde müracaat dilese, müracaata güçlü (ve salahiyetli) olmaz" (H.Ec. 1/61)
Açıklama: Talaklar, boşanan kadının rızasına dayanmaksızın nikahın iade edilip edilememesi bakımından "Ric'i" ve "Bain" nevilerine ayrılır. Bir boşanmanın ric'i olabilmesi altı şartın bulunmasına bağlıdır. Aksi halde talak-ı bain meydana gelmiş olur. Bahsi geçen şartlar:
1 - Boşama, nikahladığı kadınla cinsi mukarenette bulunduktan sonra vuku bulmuş olmalıdır. Halvet-i sahiha bu hususta cinsi yaklaşma hükmün-de değildir.
2- Boşama, sarahaten veya işareten üç adedine yaklaşmış olmamalıdır.
3- Boşama, beynuneti (ayrılık) gerektirmeyen bir lafızla yapılmış olmalıdır.
4- Boşanma, beynunete dalalet eden bir sıfatla tavsif edilmemiş olmalıdır.
5- Boşanma, gerek büyük gerekse küçük bir şeye benzetilmemiş olmalıdır.
6- Boşanma bir ivaza yaklaştırılmamış olmalıdır.
Bu fetvada birinci şart bulunmadığı için yapılan boşama bayin talakı olmuş bulunduğundan, nikahın iadesi müracaat suretiyle değil, yeniden şahitler huzurunda nikah yapmak suretiyle olabilir.
Evlenen kadın ve erkek, devamlı geçinmek üzere nikah akdini yaparlar. Asıl bu olmakla beraber, bazı ahvalde bu akdin kaldırılması zarureti doğar. Hastalık, geçimsizlik ve ahlaki sebeplerden biri ile nikah akdinin kaldırılması yoluna gidilir. Nefsani bir arzu ile kadın alıp boşamak, Efendimiz'in (sav) lanetlediği bir davranıştır. Ayrılık, mutlaka dine uygun bir mazerete dayandırılmak ve Peygamber Efendimiz'in (sav) "Boşanma helalin en sevimsizidir" tembihi unutulmamalıdır.
1910 - Soru: Ailesini talak-ı bayinle boşayan bir kimse Şaffi mezhebine geçebilir mi?
Cevap: Karısını talak-ı bayinle boşaması sebebiyle, mezhebini yenilemek yerine nikahını yenilemek gerekir. Hanefi mezhebinde cevabı bulunamayan bir husus değildir ki, meselenin halli için diğer mezheplere müracaat zarureti olsun.
1911 - Soru: Bir erkek, hangi hallerde karısını boşayabilir?
Cevap: İffetsizlikle suçlanacak bir halde bulunması, bütün uyarmalara rağmen dini emirleri yerine getirmemekte ısrar etmesi gibi hallerde boşama yoluna gidilebilir. Ancak bunu son çare olarak düşünmelidir.
1912 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, Hind'i nikahlayacağı sırada, boşama işi Hind'in dinde olmak üzere evlense, Hind kendi nefsini boşamaya güçlü (ve salahiyetli) olur" (H.Ec. 1/56)
Açıklama: Koca, boşama işini, alacağı kadının eline vermekle, kadın kocası adına, kendisini boşama salahiyetine sahip olmaktadır. Dilediği zaman bu salahiyeti kullanabilir.
1913 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, ölüm hastalığı sırasında karısını talak-ı bayin ile boşayıp iddeti tamam olmadan ölse, Hind varis olur" (H.Ec. 1/62)
1914 - Soru: Evli olan bir erkek, bir kadınla zina ettiği zaman zina edenin nikahı izale olur mu?"
Cevap: Nikahın izalesi, zina ile değil, boşama ile alakalı bir sözün ağızdan çıkması ile olur.
1915 - Soru: Ailesine herhangi bir sebepten dolayı üçten dokuza şart yapsa bunun hilesi var mı, nasıldır?
Cevap: Bunun şer'i yönden çaresi şöyledir: O şarta bağlanmış işi yapmadan önce karısını bir talakla boşar ve bu boşamanın üzerinden üç hayız görüp temizlenecek zaman geçer. Daha sonra o iş yapılır. Ondan sonra kadın yeni bir nikah ile nikahlanır. (İbni Abidin'in 2. cildinde Talak-ı Talik bahsine ve bir de Ömer Nasuhi Bilmen'in Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu'nun c. 2, s. 247'de madde 183'e bakınız)
1916 - Soru: Müslamanlığın şartına göre, bir erkek karısından 40 gün ayrı kalsa ailesi boş düşermiş. Bu iddiaya siz ne dersiniz?
Cevap: Bu iddia, zırva ve uydurma bir laftır. İlmi ve dini bakımdan hiçbir dayanağı yoktur. Ağızdan "boşamak" sözü çıkmadıktan sonra değil kırk gün, kırk hafta veya kırk ay bile geçse nikahına asla bir zarar gelmez.
1917 - Netice Fetvalarından: "Nikahın son bulması, nikah akdinin üç defa yapılması ile değil, talakın üç defa vuku bulması ile olur" (H.Ec. 1/61)
1918 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, talak-ı ric'i ile boşadığı kadının bulunmadığı bir sırada, "Karım falana müracaat ettim" deyip de sözünü şahitlendirse müracaat etmiş olur" (H.Ec. 1/61)
Açıklama: Talak-ı ric'inin hükmü, iddet dolmadan önce kocanın zevcesine dönüş yapabilmelidir. Diğer bir ifade ile, nikahı devam ettirebilmesidir.
Bir erkek, talak-ı ric'i ile boşadığı karısına, iddeti içinde belirli lafızlardan biri ile sözlü müracaat edebileceği gibi, cinsi mukarenet, şehvetle dokunma veya öpme gibi davranışla fiilen de müracaat yapabilir.
Sözlü müracaat, "Sana müracaat ettim," Sana rücu ettim", "Seni kendime reddettim", "Karımı imsak ettim" gibi sarih tabirlerden biri ile yapılabileceği gibi, "Sen zevcemsin" ve "Sen benim yanımda olduğun gibisin" şeklinde kınai lafızlarla da yapılabilir.
Ric'atin fiille olanına gelince, hürmet-i musahareyi gerektiren herhangi bir işle tahakkuk eder. Bir kimse, talak-ı ric'i ile boşadığı ve iddeti devam eden kadını öpse veya cinsi mukarenette bulunsa müracaatı hasıl olur.
1919 - Feyziye Fetvalarından: "Talak-ı ric'i yolu ile yapılan boşamada iddet tamam olduktan sonra, nikah yapılmadan cinsi mukarenet yapılamaz" (H.Ec. 1/68)
Açıklama: Talak-ı ric'ide iddet üç hayızdır. Erkek, bu müddet içerisinde karısına müracaat etmezse, talak, bayine dönüşmüş olur. Bu sebeple şahitler huzurunda dini esaslara uygun olarak nikah yapılmadıkça zevciyyet muamelesi helal olmaz.
1920 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mecnunun boşaması vaki (ve geçerli) olmaz" (H.Ec. 1/52)
Açıklama: Talakın vukuunun şartlarından biri de, kocanın boşamaya ehil (uyanık ve mükellef) olmasıdır, bu sebeple delinin, çocuğun ve uyuyan kimsenin talakı vaki olmaz.
1921 - Ali Efendi Fetvalarından: "Uyayan kimsenin, uyku halinde (söylediği) boşadım sözü, sahih (ve geçerli) olmaz" (H.Ec. 1/52)
1922 - Ali Efendi Fetvalanndan: "İkrah ile boşama vaki (ve geçerli) olur" (H.Ec. 1/52)
Açıklama: Korkutmak veya cebr edilmek sonucu yapılan boşamalar geçerli sayılmıştır. Zira zorlama, ihtiyarı iptal etmez ve iradeyi ortadan kaldırmaz. Zorlanan kimse, iki şeyden birini tercih ederek, iradesiyle boşamada bulunduğundan talakı geçerli sayılmıştır.
1923 - Behce Fetvalarından: "Boşama işi iki ayrı şartın vuku bulmasına bağlansa, biri vaki olup diğeri olmasa boşama meydana gelmiş olmaz" (H.Ec. 1/55)
Açıklama: Şarta bağlanmış olan talaka "Talak ile Tal'lik" adı verilmektedir. Bu yoldan yapılacak bir boşama, iki şarta bağlanacak olsa, şartlardan birinin meydana gelmesi ile talak vaki olmaz.
1924 - Soru: Ben, aile içinde olan geçimsizlik yüzünden (yüz kızartıcı suçu olmadan) hiddetlendim ve ailemi üç talak ile boşadım. Şimdi ise yaptığım hataya pişmanım. Tanıdığım hoca efendilere sordum. "Dinimiz, beraber yaşamanıza müsaade etmez" dediler. Bazı kişiler de şöyle diyorlar: "Bir kadını boşayıp da çocukları ile birlikte vebalini yüklenmekten ise aileni al da kendi günahının cezasını çek" Bu durum karşısında nasıl hareket etmeliyim?
Cevap: Üç talakla boşanmış bir kadınla evliliği devam ettirmek, dini hükümlere göre haramdır. O kimselerin sözleri tamamen yanlış ve cahilane tavsiyelerdir. Batıl sözle amel etmek, cehenneme post sermek olur. Ağzınızdan çıkan sözün sonucuna katlanmanız gerekir. Artık o kadın, sizin tamamen yabancınız olmuş bulunmaktadır. Onunla zevciyyet rabıtası kalmadığından bir araya gelmeniz zina cezasını gerektirir.
1925 - Soru: Kadında öyle bir hastalık var ki, başkasına bulaşıcı, yıkanmasına engel olacak durumda. Yıkandığı takdirde ölüm tehlikesi gibi bir durumu bulunan kadın ile yaşantısı olursa boşanmakta dinen mahzur olur mu?
Cevap: Hastalık sebebiyle hemen boşanmayı düşünmek yanlıştır. Ailenizin tedavisine çalışınız ve tutulmuş bulunduğu hastalığı, mütehassısına gösterip ilaçlarını kullanmasını bekleyiniz. Cenab-ı Hak her hastalık için bir şifa halk etmiş bulunmaktadır. Yeter ki siz onu arayınız ve bulmaya gayret gösteriniz. Bana öyle geliyor ki, siz boşanma kararına varmış, mevcut olan hal ve hastalıkları mazeret olarak ileri sürer gibisiniz.
1926 - Behce Fetvalarından: "Talak-ı ric'i ile boşanmış bir kadının, kendisini boşayan erkeğe şehvetle dokunması veya öpmesi de bir müracaat olur" (H.Ec. 1/16)
Açıklama: Ric'i talakla boşanan kadın, iddet beklediği sırada kendisini boşayan erkeğe sözle müracaat yapamaz. Ancak fiilen müracaatta bulunabilir. Fetva ve müsaadeyi ve dini hükmü dile getirmiş bulunmaktadır.
1927 - Feyziye Fetvalarından: "Sana cinsi mukarenette bulunmayacağım, diye yemin ettiği karısına ila müddeti içinde yaklaşmış olsa, keffaret-i yemin lazım olur" (H.Ec. 1/67)
Açıklama: Yukarıda da belirtildiği üzere ila yapmış olan bir erkek, belirttiği zaman dolasıya kadar karısı ile cinsi mukarenette bulunmazsa, talak-ı bayin vücuda gelir. Cinsi yakınlıkta bulunsa yemin keffareti ile mükellef olur.