bakara suresi 134. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129 . 130 . 131 . 132 . 133 . 134 . 135 . 136 . 137 . 138 . 139 . 140 . 141 . 142 . 143 . 144 . 145 . 146 . 147 . 148 . 149 . 150 . 151 . 152 . 153 . 154 . 155 . 156 . 157 . 158 . 159 . 160 . 161 . 162 . 163 . 164 . 165 . 166 . 167 . 168 . 169 . 170 . 171 . 172 . 173 . 174 . 175 . 176 . 177 . 178 . 179 . 180 . 181 . 182 . 183 . 184 . 185 . 186 . 187 . 188 . 189 . 190 . 191 . 192 . 193 . 194 . 195 . 196 . 197 . 198 . 199 . 200 . 201 . 202 . 203 . 204 . 205 . 206 . 207 . 208 . 209 . 210 . 211 . 212 . 213 . 214 . 215 . 216 . 217 . 218 . 219 . 220 . 221 . 222 . 223 . 224 . 225 . 226 . 227 . 228 . 229 . 230 . 231 . 232 . 233 . 234 . 235 . 236 . 237 . 238 . 239 . 240 . 241 . 242 . 243 . 244 . 245 . 246 . 247 . 248 . 249 . 250 . 251 . 252 . 253 . 254 . 255 . 256 . 257 . 258 . 259 . 260 . 261 . 262 . 263 . 264 . 265 . 266 . 267 . 268 . 269 . 270 . 271 . 272 . 273 . 274 . 275 . 276 . 277 . 278 . 279 . 280 . 281 . 282 . 283 . 284 . 285 . 286


تِلْكَ أُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُم مَّا كَسَبْتُمْ وَلاَ تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Tilke ummetun kad halet, lehâ mâ kesebet ve lekum mâ kesebtum, ve lâ tus’elûne ammâ kânû ya’melûn(ya’melûne).


tilke: işte o (onlar)
ummetun: bir ümmet, bir toplum
kad: oldu
halet: gelip geçti
lehâ mâ kesebet: onun kazandığı şeyler
ve lekum: ve sizin
mâ kesebtum: kazandığınız şeyler
ve lâ tus'elûne: ve size sual olunmaz, sorulmaz
ammâ (an mâ): şeylerden
kânû: onlar oldular
ya'melûne: yapıyorlar


Hasan Basri Çantay
Onlar birer ümmetdi (gelib) geçdi. (o ümmetlerin) kazandığı kendilerinin, sizin kazandığınız da (ey Yahudiler) sizin ve siz, onların işlemiş olduklarından mes'ul olacak değilsiniz.

Ömer Nasuhi Bilmen
Onlar bir ümmettir ki, gelip geçmişlerdir. Onların kazandıkları kendilerinedir, sizin kazandığınız şeyler de size aittir. Ve siz onların yapmış oldukları amellerden mes'ul olmayacaksınızdır.

Elmalılı Hamdi Yazır
O, bir ümmetti geldi geçti, ona kendi kazandığı, size de kendi kazandığınız, siz onların amellerinden sorulacak değilsiniz

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız; siz onların yaptıklarından sorulacak değilsiniz.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Onlar bir ümmetti, geldi geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.

Diyanet İşleri (eski)
Onlar geçmiş birer ümmettir. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz.

Diyanet İşleri
Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.

Diyanet Vakfi
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.

Celal Yıldırım
O bir ümmetdi ki gelip geçti. Onların kazandığı kendilerine, sizin kazandığınız da size aittir. Onların işlediklerinden sorulacak değilsiniz.

Suat Yıldırım
İşte onlar bir ümmetti, geldi geçti... Onların kazandığı kendilerine, sizin kazandığınız da sizedir. Siz onların işlediklerinden sorguya çekilmezsiniz.

Ali Fikri Yavuz
İşte o (İbrahim ve Yakub evlâdı) bir ümmetti, geldi geçti. Onların kazandıkları kendilerine, (ve ey Yahûdiler), sizin de kazandığınız sizindir. Onların yaptıklarından siz sorulmazsınız.

İbni Kesir
Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandığınız da sizin. Ve siz, onların yapmış olduklarından sorulmazsınız.

Abdulbaki Gölpınarlı
Onlar birer ümmetti, gelip geçtiler. Onların kazançları kendilerine, sizin kazancınız size. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.

Adem Uğur
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.

Ali Bulaç
Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

Bekir Sadak
Onlar gecmis birer ummettir. Kazandiklari kendilerine, kazandiklariniz da sizedir. Onlarin yapmis olduklarindan sorumlu degilsiniz.

Fizilal-il Kuran
Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandığınız da sizedir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulmazsınız.

Gültekin Onan
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız / siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

Muhammed Esed
Şimdi o toplumlar geçip gittiler; onların kazandıkları kendilerine yazılacak, sizin kazandıklarınız ise size; ve siz, onların yaptıklarından ötürü yargılanacak değilsiniz.

Şaban Piriş
Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandığınız da size aittir. Onların yaptıklarından siz sorguya çekilmeyeceksiniz.

Tefhim-ul Kuran
Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız.

Ümit Şimşek
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandığı onlara, sizin kazandığınız sizedir. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.

Süleyman Ateş
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size âittir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.

Yaşar Nuri Öztürk
İşte bunlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Kazandıkları kendilerinindir. Sizin kazandıklarınız da sizin olacaktır. Siz onların yapıp ettiklerinden sorguya çekilmeyeceksiniz.

Edip Yüksel
Geçmişteki bir toplum bu! Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.