فَذَاقَتْ وَبَالَ أَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ أَمْرِهَا خُسْرًا
Fe zâkat ve bâle emrihâ ve kâne âkıbetu emrihâ husrâ(husren).
| fe | : artık, böylece |
| zâkat | : tattı |
| vebâle | : vebal, kötü netice, ağır ceza |
| emri-hâ | : onun işi, işi |
| ve kâne | : ve oldu |
| âkıbetu | : akıbet, son |
| emri-hâ | : onun işi, işi |
| husren | : hüsran |
İşte o (her memleket halkı) yapdığının ağırlığını tatmış, işinin sonu bir hüsran (ve helak) olmuşdur.
Artık işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu bir hüsrândan ibaret oldu.
O suretle emrinin vebalini tattı ve işinin akıbeti bir hüsran oldu
O şekilde yaptığının cezasını tattı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.
İşlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu tam bir hüsran olmuştur.
Onlar, işlerinin karşılığını tattılar; işlerinin sonu hüsran oldu.
Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.
Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.
Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar da işlerinin sonu hüsran oldu.
Böylece kötü işlerinin sorumluluğunu tattılar, işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.
Öylece küfürlerinin cezasını taddılar ve işlerinin sonu bir hüsran oldu. (Ahirette de bir perişanlık içindeler.)
Onlar, yaptıklarının karşılığını tatmışlardır. İşlerinin sonu ise hüsran olmuştur
Derken yaptıklarının vebâlini tatmışlardır da işlerinin sonu, ziyan olup gitmiştir.
Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.
Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.
Onlar, islerinin karsiligini tattilar; islerinin sonu husran oldu.
Onlar yaptıklarının karşılığını tatmışlardır. İşlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.
Artık o (ülkelerin halkı), buyruğunun karşılığını tattı ve buyruğunun sonucu bir hüsran oldu.
Ve böylece onlar kendi yaptıklarının kötü meyvelerini tattılar; (bu dünyada,) yaptıklarının sonu yıkım oldu;
Yaptıklarının cezasını çektiler ve yaptıklarının sonucu hüsran oldu.
Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu da bir hüsran oldu.
Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu.
İşinin vebâlini taddı. İşinin sonucu da tüm bir ziyan idi.
Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu.
Kararlarının sonucunu tattılar. Kararlarının sonucu bir hüsran oldu.