Peygamber Efendimizin (s.a.v.)mütevazı sofrası

Peygamber efendimizin sofrası yiyecekler bakımından fakir, fakat muhtaçlara yardım ve Allah’a şükür bakımından sofraların en zengini olmuştur. Hz. Peygamber ekmek ve yemek israfına meydan vermemiştir. O’nun sofrasına haram hiç girmemiştir.

Hz. Peygamber, münferit yemek yemenin bereketli olmayacağını ve ailede topluca sofraya oturmak gerektiğini “Yemeği topluca yiyiniz, dağınık olmayınız, şüphesiz ki bereket topluca yemektedir.” şeklinde ifade etmiştir.

Devamını oku: Peygamber Efendimizin (s.a.v.)mütevazı sofrası

Manevi değerlerimizi çocuklarımıza aktarmalıyız!

masa1xl3Basınımızın bir kısmında, yıllardır, refleks haline gelmiş, anında tepki verilen bir hassasiyet var:

Dinimizi, örfümüzü, maneviyatımızı, öz kültürümüzü öne çıkartan, teşvik eden bir gelişme mi var, anında karşı çıkıp buna mani olma girişimi. Geçen hafta bununla ilgili bir örnek daha yaşadık. Yine bildik tepkiler gösterildi, gericilik, çağdışılık suçlaması yapıldı.

Devamını oku: Manevi değerlerimizi çocuklarımıza aktarmalıyız!

Elmas Zannedilen Cam Kırıkları

n_ozturkSultan Mahmud Gaznevî, bir savaş sonunda kıymetli bir elmas taşı ganimet olarak ele geçirir. Sonra taşı etrafındaki vezirlerinden birine vererek der ki:

“–Þu taşı al, kır! Parçala!” O vezir der ki:

“–Sultanım, bu çok kıymetli bir taş, bu bir elmas, ben bunu nasıl parçalarım?”  Sultan nadide elması diğer bir vezirine verir:

Devamını oku: Elmas Zannedilen Cam Kırıkları

Şeytan şimdi oturum açtı..

I.bölüm; Küçük Savaş

Üstümüze düşmeyen bomba ancak kelimelerimizi acıtır… içimizde gezinen o acı bilinçsiz, alışkanlık hücreleri tarafından hemen yenilenir ve onarılır, birkaç dakika sonra kaybolur… kalbin duvarlarına tutunarak yürüyen acı, yerini; bir imleç-çarpı işareti buluşmasıyla parlak reklamlara bırakır. Durmaksızın değişik ses ve görüntülere maruz kalan beyin; gelişimini tamamlayamayan araz çocuklara döner…

Devamını oku: Şeytan şimdi oturum açtı..

Affeden Kaybetmez!

 En uzun yolculuğun Edirne’den Kars’a olduğunu düşünürsek yanılmış oluruz. En uzun yolculuk beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuktur. Üzücü bir olay karşısında aşağıdan, yukarıdan, sağdan, soldan düşünerek, çeşitli yorumlar yaparak zihnimizi çatlatırcasına yorarız. Olayları siyah ya da beyaz çerçeveler içerisine oturtmaya çalışarak ara renklerden şiddetle kaçınırız. Hâlbuki insan ilişkilerinde siyah ya da beyaz çerçeveye yerleştirilebilecek olaylar çok sınırlıdır. Gri, pembe, yeşil, mavi gibi diğer ara renklere de ihtiyacımız vardır. Özellikle bize yapılan haksızlıklar karşısında, canımızı acıtan olayları yorumlarken onları siyah ya da beyaz çerçeveler dışındaki çerçevelere yerleştirmek bizi müthiş rahatlatacaktır.

Devamını oku: Affeden Kaybetmez!

İç dünyamızın dış dünyaya aksi edep ve ahlâk

 Allah Rasûlü(sav) bir hadisi şerifinde şöyle buyurur:  "Siz kardeşlerinizin yanına geliyorsunuz. Güzel elbiseler giyinin. Binekleriniz de düzgün olsun. Kendinize öyle dikkat edin ki, diğer insanların içinde, vücuttaki güzel ben gibi göze çarpıcı, (görünüşünüz ve ahlâkınızla) güzel olun. Þüphesiz Allah kabalığı, kötülüğü, çirkinliği sevmez; çirkinleşmeyi de sevmez."
 Evet, mü'min her şeyiyle güzel olmalıdır. Davranışlarındaki cana yakınlıkla, kullandığı kelimelerle, taşıdığı niyetle, güler yüzüyle, güzel giyimiyle, endamının uygunluğuyla, yerinde hareketleriyle, olgunluğuyla… güzel olmalı, takdir ve sevgi toplamalıdır.

Devamını oku: İç dünyamızın dış dünyaya aksi edep ve ahlâk

Alışveriş Çılgınlığına İnat "Sanki Yedim"

 “(O kullar) harcadıklarında ne israf, ne de cimrilik ederler; ikisi arasında bir yol tutarlar.” (Furkan Sûresi, 67)

“Ey âdemoğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf Sûresi, 31)
* * *
Alışveriş deyince aklımıza ne geliyor, bir düşünelim. Özellikle hanımlar biraz daha uzun süreli düşünsün. Almak ve vermek, neyi, ne kadar ve niçin aldığımızı...

Devamını oku: Alışveriş Çılgınlığına İnat "Sanki Yedim"

Medya ve meşrulaştırdığı günahlar...

 Son zamanlarda ister istemez gündemimize misafir olan bazı meşhur dizilerle birlikte, “medyanın ahlakî çöküşteki rolü” tekrar tartışılmaya başlandı. Her ne kadar medya bu çöküşteki rolünü inkâr etse de, kamuoyu bunun böyle olduğunda hemfikir. Garip olan şey ise şu: Eleştirmeyi çok seven medya, aynı zamanda eleştiriye de en kapalı olan kesimi oluşturuyor. Kendisi konuşuyor,  kendisini konuşturuyor, ama asla kendini düzeltemiyor!

Devamını oku: Medya ve meşrulaştırdığı günahlar...

Çocukları ALLAH ile korkutmayın

 Eğer kalbindeki Allah sevgisini öldürmek ve onu Allah’tan korkmaz bir insan haline getirmek istemiyorsanız çocuklarınızı Allah’la korkutmaktan sakının. Anne-babaların, bağımsız ve kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeye özenen çocuklarını terbiye etmek için, ”Anne sözü dinlemeyeni Allah taş yapar. Yemeğini tabağında bırakanı cehennemde yakar. Kötü laf söyleyeni dilsiz yapar.’‘ gibi uyarılarla Allah’la korkutması yanlıştır.

Devamını oku: Çocukları ALLAH ile korkutmayın

Küçük Ev -Şikayet ve Şükür

 Bir köylü bilgenin yanına geldi ve şikayete başladı:

“N’olur bana yardım edin, yoksa çıldıracağım. Tek odalı bir evde yaşıyoruz. Ben, karım, çocuklarım, karımın akrabaları. Herkesin siniri tepesinde. Birbirimize bağırıp duruyoruz. Evimiz sanki bir cehenneme döndü.”

“Sana söyleyeceğim şeyi yapacağına söz verir misin?” diye sordu bilge ciddi bir sesle.

Devamını oku: Küçük Ev -Şikayet ve Şükür

Çocuğunuzun İsmi Ne?

Günümüz Türkiyesi'nin nereye doğru gittiğinin ipuçlarından birisi de çocuklarımıza konulan isimlerdir. Bir hayat boyu kendisine hitap edilecek bir isim belirlenirken, gel-geç sevdalardan, basit taraftarlık ve alışkanlıklardan etkilenilmesi ne kadar acıdır. "Bir insana kırk defa deli denirse deli olur" şeklindeki atasözümüz, gerçekte insanların duyduğu kelime, lakab veya yakıştırmaların onun psikolojisi üzerinde ne kadar tesiri olduğunu göstermektedir.

Devamını oku: Çocuğunuzun İsmi Ne?

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.