tevbe suresi 8. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129


كَيْفَ وَإِن يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ لاَ يَرْقُبُواْ فِيكُمْ إِلاًّ وَلاَ ذِمَّةً يُرْضُونَكُم بِأَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبَى قُلُوبُهُمْ وَأَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَ

Keyfe ve in yazherû aleykum lâ yerkubû fîkum illen ve lâ zimmeh (zimmeten), yurdûnekum bi efvâhihim ve te'bâ kulûbuhum, ve ekseruhum fâsikûn(fâsikûne).


keyfe: nasıl
ve in: ve eğer
yazherû: kuvvetlenirler, arka çıkarlar
aleykum: size karşı
lâ yerkubû: gözetmezler
fî-kum: sizin hakkınızda
illen: yakınlık, akrabalık veya ahd
ve lâ: ve yoktur, değildir, olmaz
zimmeten: bir zimmet, ahdden doğan bir hak
yurdûne-kum: sizi razı ederler
bi efvâhi-him: ağızları ile, sözleriyle
ve te'bâ: ve direnir, çekimser kalır
kulûbu-hum: onların kalpleri
ve ekseru-hum: ve onların çoğu
fâsikûne: fasıklar


Hasan Basri Çantay
(Onların) nasıl (ahdi olabilir) ki eğer size galebe ederlerse hakkınızda ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Sizi ağızlariyle (gûyâ) hoşnud ederler, (fakat) kalbleri dayatır. Onların çoğu faasık (adam) lardır.

Ömer Nasuhi Bilmen
Nasıl olabilir! Ve eğer size bir galip gelecek olsalar sizin hakkınızda ne bir yemine ve ne de bir ahde riayette bulunmazlar. Onlar sizi ağızlarıyla hoşnut ederler. Kalpleri ise çekinir ve onların çoğu fâsık kimselerdir.

Elmalılı Hamdi Yazır
Evet, nasıl olabilir ki: size bir zafer bulsalar hakkınızda ne bir zimmet gözetirler ne de bir yemin, ağızlariyle sizi hoşnud etmeğe çalışırlar, kalbleri ise iba eder durur, zaten ekserisi insanlıktan çıkmış fasıklar

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Nasıl olabilir ki, böyle bir antlaşma; eğer size karşı bir zafer kazansalar ne hakkınızı gözetirler, ne de antlaşmaya riayet ederler ve ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışırlar, kalpleri ise direnir durur. Zaten çoğu insanlıktan çıkmış günahkarlardır.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Onlarla nasıl sözleşme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçse, hakkınızda ne bir antlaşma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hoşnud etmeye çalışırlar, fakat kalbleri o kadarına da razı olmaz. Zaten onların çoğu fasıktırlar.

Diyanet İşleri (eski)
Nasıl olabilir ki, size üstün gelselerdi ne bir yakınlık, ne de bir ahd gözetirlerdi. Kalpleriyle istemezlerken sizi ağızlarıyla hoşnut etmeye uğraşırlar; çokları fasıktırlar.

Diyanet İşleri
Onların bir ahdi nasıl olabilir ki! Eğer onlar size üstün gelselerdi, sizin hakkınızda ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar, oysa kalpleri buna karşı çıkıyor. Onların pek çoğu fasık kimselerdir.

Diyanet Vakfi
Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır.

Celal Yıldırım
Nasıl anlaşmaları olabilir ki. eğer onlar size karşı üstünlük sağlamış olsalar, hakkınızda ne bir hak ve yakınlık, ne de sözleşme vecîbelerini gözetirler. Sizi ağızlarıyla hoş tutmaya çalışırlar, kalbleri ise (nefret duyup) kaçınır. Çoğu(ilâhî sınırları hiçe sayan) fâşıklardır.

Suat Yıldırım
Evet, onların nasıl ahitleri olabilir ki, eğer size galip gelecek olurlarsa sizin hakkınızda ne ahit, ne yemin, ne hukuk, hiç bir şey gözetmezler. Ağızlarıyla güya sizin gönlünüzü alırlar, kalpleri ise nefret duyup kaçınır. Çünkü onların ekserisi Allah’ın yolundan çıkmış fâsıklardır.

Ali Fikri Yavuz
Müşriklerle nasıl sözleşme olabilir ki, size galib gelseler hakkınızda ne bir yemîn, ne de bir sözleşme gözetmezler. Ağızları ile sizi râzı etmeğe çalışırlar, fakat kalbleri geri çekilir. Onların çoğu küfürde ısrar eden fasıklardır.

İbni Kesir
Nasıl olabilir ki, şayet size üstün gelselerdi; hakkınızda ne yemin, ne de bir vecibe gözetirlerdi. Sizi ağızlarıyla hoşnud etmeye çalışırlar, ama kalbleri dayatır. Ve onların çoğu fasıklardır.

Abdulbaki Gölpınarlı
Nitekim onlar size üst olsaydı hakkınızda ne bir yakınlık gösterirlerdi, ne bir ahde riâyet ederlerdi. Onlar, sizi ancak ağızlarıyla hoşnut ederler, yüreklerindeyse düşmanlık ve gadir var ve onların çoğu, buyruktan çıkmış kişilerdir.

Adem Uğur
Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır.

Ali Bulaç
Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalbleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasık kimselerdir.

Bekir Sadak
Nasil olabilir ki, size ustun gelselerdi ne bir yakinlik, ne de bir ahd gozetirlerdi. Kalpleriyle istemezlerken sizi agizlariyla hosnut etmeye ugrasirlar; coklari fasiktirlar.

Fizilal-il Kuran
Allah'ın ve Peygamber'in onlara karşı nasıl taahhüdü olabilir ki, eğer size karşı üstün gelseler ne and ve ne de yükümlülük gözetirler. Dilleri ile sizi hoşnut etmeye çalışırlar, ama kalbleri sözleri ile çelişiktir. Onların çoğunun karakteri bozuktur.

Gültekin Onan
Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne 'akrabalık bağlarını' ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalpleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasıktır.

Muhammed Esed
(Başka) nasıl (olabilirdi ki?) Eğer (düşmanlarınız) size üstün gelselerdi (size karşı) ne bir sorumluluk ne de bir koruma yükümlülüğü taşıyacaklardı. Onlar size dilleriyle yaranmaya çalışıyorlar, ama kalpleriyle kötülüğünüzü istiyorlar; zaten onların çoğu fasık kimselerdir.

Şaban Piriş
Nasıl antlaşmaları olabilir ki, galip gelselerdi size karşı ne yakınlık, ne de antlaşmaya sadakat gösterirlerdi. Kalpleriyle istememelerine rağmen dilleriyle sizi hoşnut etmek istiyorlar. Onların çoğu fasıktır.

Tefhim-ul Kuran
Nasıl olabilir ki!... Eğer size karşı galip gelirlerse, size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalbleri ise karşı koyar. Onların çoğu fıska sapanlardır.

Ümit Şimşek
O müşriklerle nasıl bir ahit olabilir ki, onlar size üstün geldiklerinde size karşı ne bir yemin gözetirler, ne bir taahhüt. Ağızlarıyla sizi hoşnut ederler; kalpleri ise bunun tersini söyler. Zaten onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.

Süleyman Ateş
Evet (Allâh ve Elçisi yanında onların) nasıl (ahdi olabilir)? Eğer onlar size gâlib gelselerdi, sizin hakkınızda ne and ne de andlaşma gözetmezlerdi. Ağızlarıyla sizi râzı ederler, fakat kalbleri (sizi) istemez. Çokları da yoldan çıkmışlardır.

Yaşar Nuri Öztürk
Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır.

Edip Yüksel
Nasıl olabilir ki? Size üstün gelselerdi ne bir akrabalık ilişkisini gözetirlerdi, ne de bir anlaşmayı... Ağızlarıyla sizi pasifleştirecek hoş sözler söylerler, fakat kalpleri tersini ister. Çokları yoldan çıkmıştır.