Büyük İslam İlmihali
Cenaze İle İlgili Vacibler ve Görevler
- Ayrıntılar
- Kategori: Bİİ- Namaz Kitabı
- Gösterim: 2607
Cenaze ölü demektir. Ölmek üzere bulunan kimseye "muhtazar" denir. Muhtazarın yanında tevhid ve şehadet kelimelerıni okumaya ve ölünün kabri başında yapılacak konuşmaya "Telkîn" denir.
Ölünün yıkanmasına "Gasl-i meyyit", ölünün yıkanmasından sonra kabre gömülmesine kadar yapılması gereken şeylere ve bunlan temin etmeyede "Techîz" adı verilir. Ölüyü bilinen bezlere sarmaya da "Tekfin" denilmektedir.
Ölen bir müslümanı yıkamak, kefenlemek ve üzerine namaz kılıp bir kabre gömmek müslümanlar için bir farz-ı kifayedir. İnsanlar bu farzı yapmadıkları zaman, bundan hepsi Allah katında sorumlu olurlar. Bu görevi yapmaya imkânları yoksa, sorumlu olmazlar.
İslâm ölülerini hayır ile anmak, onların güzel hallerini söylemek ve kötülüklerini söylemekten kaçınmak müslümanlar için bir görevdir. Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur: "Ölülerinizin güzel hallerini yad ediniz, kötülüklerini söylemekten çekininiz."
Öyle ki; bir İslâm ölüsünde görülüp iyi haline delâlet eden güzel koku veya yüzünün nurlanması gibi şeyleri söylemek müstahabdır. Fakat fena koku ve yüzünün kararması gibi şeyleri söylemek haramdır, gıybetten sayılır. Ancak ölü açıkta haram işleyen bid'at sahibi olarak tanınmış ve bu hal üzere ölmüş ise, fena halleri söylenebilir. Başkalarına ibret olmak için söylenmesi caiz olabilir.
Ölmek üzere olan kimseyi (muhtazar), bir güçlük yoksa kıbleye doğru sağ yanı üzerine çevirmek müstahabdır. Ayakları kıbleye doğru olarak ve başı biraz yükseltilerek arkası üstüne de yatırılabilir. Adet haline gelen de budur. Bu halde, başı biraz yukan kaldırılır ki, yüzü kıbleye yönelmiş olsun.
Ölüm haline giren kimseye Kelime-i Tevhid telkîn edilir. Bu bir sünnettir. Şöyle ki: Daha ruhu boğazına çıkmadan yanında Tevhid ve Şehadet kelimeleri okunur; fakat sen de söyle, diye ona zorlanmaz. Hasta da bu kelimeyi bir defa okuyup başka bir şey söylemezse, artık telkîne son verilir. Böylece son sözü tevhid kelimesi olur. Bu telkîni, hastanın hoşlanmadığı bir kimse yapmamalıdır. Bu telkîn, içine tevbeyi de alacak şekilde şöyle yapılabilir: "Estağfirullahel-Azimellezi lâ İlâhe illâ hüvel-Hayyele-Kayyüme ve etübu ileyhi.. Şani Yüce olan Allah'dan mağfiret diler ve ona tevbe ederim ki, O'ndan başka hak mabud yoktur. O, Hayy'dir, Kayyum'dur."
Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:
"Her kimin son sözü 'Lâ İlâhe İllallah' olursa cennete girer."
Muhtazarın yanında Yasin ve Ra'd surelerini okumak müstahabdır.
Muhtazar ölünce gözleri yumdurulur, çenesi kapatılarak bir bez ile iyice çekilip tepesine bağlanır. Bunları yapan kimse şöylece dua etmelidir:
"Bismillâhi ve alâ milleti Resulillâhi. Allahümme yessir aleyhi emrehu ve sehhil aleyhi ma ba'dehu ve es'idhu bilikaike vec'al ma harece ileyhi hayren mimma harece anhü Yüce Allah'ın ismini zikir ile ve Resulüllah'ın dini üzere ölmüş olsun. Ey Allah'ım! Bunun işini kolay et, kendisine ilerisini kolaylaştır, onu cemalinle mutlu kıl. Gitmekte olduğu âlemi ona, içinden çıktığı âlemden daha hayırlı yap."
Ölünün üzerinden elbisesi çıkarılır, yıkanması için hazırlanan bir yer üzerine konulur ve üstüne örtü çekilir. Şişmesine engel olmak için karnı üstüne bıçak gibi bir demir parçası konulur. Elleri yanlarına uzatılır. Kolları göğsünün üzerine konulmaz: Yanında cünub, hayiz ve nifas hallerinde olanlar bulunmaz.
Ölünün yanında güzel kokulu bir şey bulundurulur. Yıkanmadıkça yanında Kur'an okunmaz, okunması mekruhtur. Bu durumda başka bir odada Kur'an okunabilir. Ölünün bulunduğu yer geniş olup üzerinde de tam bir örtü bulunduğu takdirde, kendisine yakın oturulmaksızın gizlice Kur'an-ı Kerim okunması da kerahet olmayabilir.
Ölünün komşularına ve yakınlarına vefat haberi verilir. Bunlar da, ölüye karşı son görevlerini yapmaya koşarak sevab kazanırlar.