Kanaat çalışmamak değildir!
- Ayrıntılar
- Kategori: Genel yazılar
- Gösterim: 1145
Kanaat, çalışmayıp tesadüfen önüne çıkanı kullanmak, başka bir şey aramamak demek değildir. Kanaat, bileğin emeği, alın teri karşılığı kazanılana razı olmak, başkasının kazancına göz dikmemek demektir. Başkasının daha çok kazandığını görünce, onu kıskanmamak, onun gibi çok çalışmak demektir. Kanaat demek, ihtiyacından fazla kalan kazancını bir yere yığmayıp, İslamiyet’in emrettiği hayırlı yerlere vermek; fakirlere, kimsesizlere, hastalara; cihad edenlere yardım etmek demektir.
Hazreti Ali R.A.buyurdu ki:
“Kanaat insanı zengin yapar, yerinde kullanılmayan zenginlik azdırır. Sadık ve kanaatkâr adamları kendinize sırdaş edinin! Eğer bunlar seni alkışlamazlar ve yapmadığın birtakım işleri sana isnat ile keyfini getirmezler ise, bunu da anlayışla karşılayın! Zira alkışa ve yersiz övgüye müsamaha etmek, insanı büyüklenmeye sevkeder. Sakın insanların iyisi ile kötüsü, sizn yanında bir olmasın! Zira onları böylece eşit görmek, bir tarafta iyileri iyilikten soğuturken, kötülerin de fenalığa olan meylinde onlara cesaret verir.”
Ebu Said Hudri hazretleri anlatır: Bir gün annem beni Resulullahdan bazı şeyler istemem için gönderdi. Huzuruna varıp oturdum. Mübarek yüzünü bana çevirerek “Kim malik olduğu şeye kanaat ederse, Allahü teâlâ onu başkasına muhtaç etmez. Kim çirkin şeylerden sakınırsa, Allahü teâlâ onu iffetli eyler. Kim malik olduğu şey ile yetinirse, Allahü teâlâ ona kafidir. Kim bir okıyelik miktarında birşeye sahib olduğu halde, başkasından birşey isterse, devamlı isteyici olur” buyurdu. Ben kendi kendime falan devemiz bir okıyeden (bir ölçü birimi) daha iyidir dedim. Hiçbir şey istemeden Resulullahın huzurundan kalkıp gittim.
Allahü teâlâ hadisi kudside: “Ey Adem oğulları! Bir kimse benim kazama razı olmaz ve benim tarafımdan gelen belalara sabr etmez, verdiğim nimetlerime şükür etmez, ihsan ettiğim dünya nimetlerine kanaat etmezse, başka bir Rab arasın. Ey Adem oğlu! Bir kimse benim belama sabr ederse, benden razı olmuş olur, yani rububiyyetimi tasdik etmiş olur” buyurdu.
Mehmet Oruç