Doğruluk, güzel ahlâkın özü
- Ayrıntılar
- Kategori: Genel yazılar
- Gösterim: 1949
Hazreti Lokman Hakîm‘e sordular: - Güzel ahlakın özü nedir? - Doğru sözlü olmak, emaneti sahibine vermek ve kendisini ilgilendirmeyen şeylerle ilgilenmemek...
Doğru söylemek dinimizin emridir. Yalan söylemek, çok kötü bir huydur. Yalan, her dinde haramdı. Bütün peygamberler yalan üzerinde çok durmuşlardır. Peygamber efendimiz ümmetine bir nasihatinde şöyle buyurdu:
- Ey ümmet ve eshabım! Doğruluğa yapışınız! Size doğruluk gerek. Şüphesiz ki, doğruluk, insanı iyiliğe sevk eder. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru insan olarak kalma yollarını araştırdıkça, Allah nezdinde sıddık, çok doğru insan olarak yazılır. Yalandan sakının! Zira, şüphesiz ki, yalan insanı fısk-ı fücura sevk eder. Fısk-ı fücur da cehenneme götürür. Kişi yalancı oldukça ve yalan söyleme yollarını araştırdıkça, Allah nazarında çok yalancı insan olarak yazılır.
Doğruluğun unutulması, yalanın yaygınlaşması İslâmiyetten, İslâm ahlâkından ne kadar uzaklaşıldığının bir göstergesidir.
Hâlbuki yalan, günahların en çirkini, ayıpların en fenası, kalbleri karartan bütün kötülüklerin başıdır. Yalan her dinde şiddetle yasaklanmış kötü bir huydur. Doğruluğun faziletini, yalanın kötülüğünü şu hadis-i şerifler açıkça göstermektedir:
“Doğru olun! Doğruluk iyiliğe, iyilik ise, cennete çeker. Yalandan sakının! Yalan kötülüklere, kötülükler ise cehenneme götürür.”
“İman sahibi, her hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez.”
Doğruluk saadete, yalan felâkete götürür. Hazreti Lokman Hakîm’e,
“Sen bu makama nasıl yükseldin?” diye sorduklarında,
“Doğru konuşup, emanete riayet etmekle ve faydasız sözü terk etmekle” buyurdu.
Olgunluğun alâmeti
Yalancılık ne kadar kötüyse, doğruluk da o kadar iyi, güzel ve faziletlidir. Peygamber aleyhisselâma olgunluğun alâmeti sorulduğunda, “Doğru konuşmak ve doğrulukla iş yapmaktır” buyurdu. İnsan her işinde, her sözünde doğru olmalıdır. İç ile dışın bir olması adalettir. İçinin dışından iyi olması fazilettir. İçi dışına uymayan insana doğru denmez.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Bir müminin kalbi doğru olmayınca, imanı doğru olmaz. Dili doğru olmayınca da kalbi doğru olmaz.”
Resulullah Efendimiz buyurdu ki: “Ey ümmet ve eshabım, siz bana, altı şeyi tekeffül ediniz, altı şeye riayet edeceğinize söz veriniz. Ben de size cenneti tekeffül edeyim, cennetlik olacağınıza dair size söz vereyim: 1- Konuştuğunuz zaman doğru söyleyiniz! 2- Vaat ettiğiniz zaman vaadinizi yerine getiriniz! 3- Emanete hıyanet etmeyiniz! 4- Zinadan uzak durunuz! 5- Gözlerinizi haramdan koruyunuz. 6- Ellerinizi haramdan çekiniz, harama yaklaştırmayınız!
Abdullah İbni Mesud hazretleri buyurdu ki: Sözün en doğrusu Kelamullah, Kur’an-ı kerimdir. En şereflisi zikrullahtır. Körlüğün, basiretsizliğin en zararlısı kalb körlüğü, kalb basiretsizliğidir. Az olup fakat kifâyet eden, çok olup fakat gâfil edenlerden daha hayırlıdır. Nedametlerin en büyüğü ve en zararlısı kıyamet günündeki nedamettir. En hayırlı zenginlik, gönül zenginliğidir. Azıkların en hayırlısı takvadır. İçki günahların davetçisidir. Gençlik, deliliğin bir şubesidir. Hataların en büyüğü dilin yalanıdır.
Peygamber efendimiz de buyurdu ki:
Yalan ancak üç yerde câizdir:
1- Düşmanla yapılan harpte. Zira harp bir hileden ibarettir,
2- Dargın iki müminin arasını bulma hususunda,
3- Kadın ile kocası arasındaki dargınlığı giderme hususunda.
Peygamber efendimiz, “Yâ Rabbî, dilimi yalandan, kalbimi nifaktan, amelimi riyâdan, gözümü hıyanetten temizle ve koru! Gönülden geçenler senden gizli değildir” şeklinde duâ etmemizi tavsiye ederlerdi.
Mehmet Oruç