Hasreti közleyip kelimelere düşen mektuplar
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1044

Bağrından delik sözlerim kırılgan bir dilbestenin açışıyla kanatlandı da görmedin.Sağanığına mavi düşler adadığım günlerin semasında elleri direk masivaya sürüklenen gözlerim,kırık deyiler biriktirdi.Artık çölün halinden anlayan bir bedeviyim.Çöl kuşlarının ve böceklerin sesleriyle bir de gündüz güneşin kızartan esişiyle temaşa ediyorum göklerin hallerini.Artık çölün halinden anlayan bir bedeviyim.
Çöl kuşlarının ve böceklerin sesleriyle bir de gündüz güneşin kızartan esişiyle temaşa ediyorum göklerin hallerini.
Sözdüm.Kırıldım.Dallardan tırtılın inişiyle yere düşen meyvelerin esrik halleriyle vuruldum.Bu yüzden hala sağanağım.Hala yolların adımlarında adımlarım periyotlar halinde iniyor basamaklarında.Ya da yükseliyor.Bilemiyorum.Sürüklenişim bir çağlanın modern akışında guruh çağlayanlarca akıyor günlerce.Girişi olmaz gecenin çıkışı ise hiç olmadı.
Sevgili!
İçimin nehirlerinden hayatıma girmen gerekirdi ki bu kuraklığı bitirmen gerekirdi.Þimdi hangi sağanağa durayım da yüreğime saplanan matemleri gündönümleriyle takıştırıp sineme bir mutluluk resmi kazıyayım
Sonra resimleşen hallerinde ruhsar haller büründü.Büründüğüm mintanımdan gece sokulurken içerime anladım ki ölümleri sğaanak olmuş şehirlerin dipdiri bir serzenişi var.O da acı çığlıklar.
Sevgili!
Bilmiyorum bu sana kaçıncı mektubum.Hasret küllerinden ardımda kalan bir sitem denizi.Ve hükümsüz kayıkların içimi kürekleyip aktığı seherlerin ebruli anlarında kırılgan saatler düşüyor.Þimdi tam ortasındayken dünyanın adımlarım meydan okuyor kaldırımsız bu şehre.
Sevgili.
Nokta.
Bilal Can