Sahib-i Kalem

b-12942-kalemBilgisayarların küçülüp cebe girdiği çağdayız. Artık kimsenin kalem ile alakası kalmadı. Aksesuar veya nostalji olsun diye cebinde kalem taşıyan nadir insanlar da toplumdan yavaş yavaş çekilip gitmekteler.

Öte yandan bizler, yazı yazmak istediğinde derhal bir klavye başına geçen memurlar arttıkça ilerlemenin de hız kazandığını zannediyor ve bilhassa işyerlerimizde bilgisayar olmasına itina gösteriyoruz. Gelişmeyi, bilgisayar ile haşır neşir olmak zannediyoruz.

Eğitimciler, öğretmenler, kültür adamları, gazete muharrirleri ve hatta yazarlar bile bir kompüterin esiri olmuş durumdalar. “Harika! Çok güzel! Bundan âlası can sağlığı!” mı demeli, yoksa “Yazık, çok yazık!.. Ne hallere düştük!” mü bilemiyoruz.

Efendim, zannımca kalem taşımayan, kalemle dostluğu olmayan insanların irfanları eksik kalır. Çünkü bana göre bir kalem illa yazı yazmak için değil; belki yazı yazma ihtimalini zinde tutmak için taşınır. Çünkü kalem bir yazı aracı olmaktan ziyade bir düşünme vasıtasıdır. Kalemi elinize aldığınızda yazacağınız en basit şeyi bile önce birkaç kez düşünür, zihninizde düzenler, yapıp bozar ve sonra kâğıda dökersiniz. Oysa bilgisayarda yazı yazmak için bunlara gerek yoktur; çünkü yanlış da yazsanız, düzeltmesi kolaydır.

Bu kolaylıktır ki bizim muharrir, şair ve yazarlarımızın insicam ve retorik hassasiyetlerini yok etti. Bir cümleyi dosdoğru yazmak yerine kırk kere düzeltmek gibi bir hastalığa tutulduk. Artık eskilerin za’f-ı te’lif (yetersiz anlatım, sözdizimindeki kuralsızlık), iğlak (karmaşık ve anlaşılmayacak şekilde yazma), ibham (kapalı söz), tenâfür-i hurûf (kelimenin söyleniş güçlüğü), garabet (kelimede anlaşılma güçlüğü), ta’kîd (söz dizimindeki anlaşılma güçlüğü) itnâb (lakırdıyı uzatmak) gibi uzun uzun saydıkları belagat, fesahat ve yazım kusurlarının hemen hepsi kitapların, gazetelerin, dergilerin sayfalarında sık sık arz-ı endam ediyorlar da kimsenin umurunda değil.

Kerli ferli müellifler, alımlı çalımlı muharrirler, şanlı şöhretli yazarlar yanlış, manasız, lüzumsuz gevezelikleri yazı diye önümüze koyuyorlar. Kalemi terk edeliden bu yana anlatım biçimlerimizin de sığlaştığını söyleyebilirim size. Bir defa düzen ve tertip fikri kayboldu; artık sayfanızı da, kelimeler arasındaki boşlukları da, noktalama ve imlanın şeklini de sizin yerinize bilgisayarınız tasarlıyor.

Toplumsal iletişimde ve gündelik dilde son moda kelimeler birden zihninizi işgal ediyor, herkes o kelime veya kavram üzerine mutlaka bir şeyler geveliyor ve aynı kelime yahut kavram kısa sürede alıp başını bir daha dönmemek üzere dilden çekip gidiyor. Üstelik yeni bir kelime türetip, bulup, ithal edip modalaştırmak zor değil. Bu arada anlatım tatsız tuzsuzlaşmış, cümleler allak bullak olmuş, üslup bayağıdan bayağı, fikir ilaç niyetine, zihniyet sürüntü kabilinden, kimin umurunda!..

İnkâr edemeyiz ki kalemsizlik, şimdiki yazarları bir konuda gerçekten başarıya ulaştırmıştır: Halkın seviyesine inme konusunda. Çünkü bilgisayar halkın elinde de, yazarın elinde de kendi kurallarını dayatmakta ve yazarın halkı irşad ve onları kendi seviyesine taşıma ulvi emeline mani olmaktadır. Yazı kalemin ucundan çıkarken düşünülmüş, kafada pişirilmiş düşüncelerin tasvirine yarıyor ve okuyucuya gerek anlatım, gerek üslup, gerekse anlam itibarıyla bir şeyler kazandırıyordu.

Sonunda basılı sayfalar üzerinde okuyucuya ulaşsa da başlangıçta elde kalemle yazılan yakın dönemlerin makaleleri, denemeleri, hikâyeleri hep okuyucuyla bütünleşerek zihinlerde yer buluyordu. Kaldı ki o vakitler her okuyucunun her söz veya yazıdan faydalanması mümkün olamaz, okuduğu yazıdan bulunduğu kültür seviyesine göre nasibini alırdı. Oysa şimdi, halkın seviyesine inmek kaygısı, gerçekten de yazarı halkın seviyesine indirmiştir. Genel konularda, orta seviyede insanları memnun edecek yazı kaideleri, hani açıklık, duruluk, yalınlık, akla yatkınlık, düşündürücülük ve akıcılık falan hepten rafa kaldırılmıştır.

Bilgisayarları atalım, kaleme geri dönelim demek değil kastım. Hiç olmazsa bir mektup yazmak gerektiğinde şöyle kalbimizdeki hasreti, tenimizdeki kokuyu, ruhumuzdaki dalgalanmaları sayfaya yükleyecek bir kalem edinmeyi sağlamaktır?!.. Önce bir kaleme sahip olunmalı ki gitgide sahib-i kalem olunsun..

Hamiş: Hâlâ derdimi anlatamamışsam, bu benden değil, yazıyı bilgisayarda yazmış olmamdandır.
 

İskender Pala
Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.