İbadetler aslında birer şükürdür!
- Ayrıntılar
- Kategori: Hayat-ı İslamiyye
- Gösterim: 1431
Allah Teâlâ, nimetlerin ihsân edicisidir. Nimetlere nâil olanın, onları verene şükretmesi gerekir. İbâdet de, Allâh’ın nimetlerine karşı bir şükürdür.”
(Şah Veliyyullâhi’d-Dehlevî k.s., Huccetullâhi’l-Bâliğa, 1/143)
Hadîs-i şerifte,
“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allâh’a da şükretmez”
(Buhârî, Edebü’l-Müfred, s. 65) buyurulmuştur.
Başta peygamberler (aleyhimü’s-salavâtü ve’t-teslîmât ve alâ Nebiyyinâ hâssa) olmak üzere, bütün insanlar ve cinler, Allâh’a kulluk ve ibâdet için yaratılmışlardır. (S. Zâriyât, 56) Her ümmete de, “Allâh’a ibâdet ediniz...”
(S. Ahzâb, 56)
diye teblîğâtta bulunan bir peygamber gönderilmiştir. İnsanların, Allâh’a ibâdetleri olmasa, Allah katında ne değerleri kalır? (S. Furkân, 77)
Binâenaleyh, ibâdetten müstesnâ kılınan, muaf tutulan hiç bir kul yoktur. Hatta Allah Teâlâ’nın ve meleklerin, kendisine salât ettikleri (S. Ahzâb, 56) en sevgili kulu olan Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz de, “Sana ölüm gelinceye kadar Rabb’ine ibâdet et” (S. Hıcr, 99) emrine muhâtap olmuştur. Mübârek rûhunu, Rabb’ine teslim ettiği güne kadar da farz ve nâfile ibâdetlerini aşk ve şevk ile edâ ve îfadan geri kalmamıştır.
Sadakat.net/forum