Kalplerin Keşfi
Kibir ve Kendini Beğenmişliğin Kötülüğü
- Ayrıntılar
- Kategori: Kalplerin Keşfi
- Gösterim: 5293
Allah (C.C) beni ve seni dünya ve âhiretin iyiligine kavustursun. Bilesin ki. büyüklük taslamak ve kendini begenmislik faziletleri siler ve alçaklik kazandirir. Nasihat dinlemeyi ve terbiye edilmeyi engelleyen bir rezalet olmak için sana kâfidir.
Bu yüzdendir ki, mütefekkirler «Ilim haya ile büyüktük taslama arasinda barinamaz. Sel yüksek binalara nasil düsmansa ilim de böbürlenenlere öyle düsmandir» derler.
Peygamber'imiz ((s.a.v.).) buyuruyor ki:
«— Kalbinde zerre kadar büyüklük duygusu bulunan kimse, cennete giremez.»
Yine Peygamber'imiz ((s.a.v.).) buyuruyor ki:
«— Büyüktük taslama niyeti ile elbisesini yerde sürükleyenin yüzüne Allah (C.C) bakmaz.»
Ehli hikmet derler ki. «Büyüklük duygusu ile saltanat bir arada devam etmez.»
Ulu Allah (C.C.) kibirle kargasalik çikarmayi yanyana zikrederek söyle buyurmustur:
«— Bu âhiret yurdudur. Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamak ve kargasalik çikarmak pesinde kosmayanlara nasib ederiz.»
(Kasas Sûresi - 83)
Yine Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Yeryüzünde bosu bosuna büyüklük taslayanlarin dikkatlerini âyetlerimden alokoyacagim da onlar bütün âyetlerimi görseler bile inanmayacaklar.» (Araf Sûresi - 146)
Ehli hikmetten biri der ki. «Bana karsi büyüklük taslayan herkesin durumunun tersine döndügü ve ondakinin bana geçtigini yani benim ona karsi büyüklenmeye basladigimi gördüm.»
Ibni Avane en çok büyüklük taslayan kimselerdendi. Rivayete göre bir gün hizmetçisinden su ister, hizmetçi «peki» der; bunun üzerine Ibni Avane ancak «hayir» diyebilecek durumda olanlar «peki» diyebilir, hizmetçiye çikisir ve tokatlamalarini emrederek dövdürür; Ibni Avane bir çiftçi çagirarak onunla konusmus, sözü bitince su istemis, ve onunla konustugu için igrenerek agzini çalkalamis.
Bu husûsda «falan kimse, kendini öyle yücelere çikardi ki, düsse paramparça olur» derler.
Meshur dil âlimi Câhiz der ki; «Kureys kabilesinden büyüklük taslamada meshur olanlar Beni Mahzum ve Beni Umeyye oymaklari, Araplar arasinda ise Beni Cafer Bin Küâb. Beni Zeraret Ibni Adiy oymaklaridir. Pers hükümdarlari (Kisralar) ise kendilerini ilâh, halki da köle olarak görürlerdi.»
Kibirliligi ile meshur Beni Abduddar oymagindan birine. «Halifeyi görmeye niçin gelmiyorsun» diye sorarlar. «Köprünün, serefimi çekemeyeceginden korkuyorum» diye böbürlenir. Haccac Ibni Artat'a «Niçin cemaatle namaz kilmaya geimiyorsun?» diye sorarlar. «Bakkal takiminin beni sikistiracagindan çekiniyorum» diye cevap verir.
Anlatildigina göre. Yemen ileri gelenlerinden Vali Ibni Hicr Peygamber (S.A.V)'imize gelir, Peygamber (S.A.V)'imiz de ona bir miktar mirî arazisi tahsis eder. Muaviye'yi de «ayirdigim araziyi kendisine göster ve üzerine yaz» diyerek yanina katar.
Sicak bir günde yola çikarlar. Muaviye Valinin devesini arkasindan yürüdügü için günesten bunalir. «Beni devenin arkasina al» diye teklif eder. Vali «Sen hükümdarin yanina bineceklerden degilsin» diyerek onu reddeder. Bunun üzerine Muaviye «Bari ayakkabilarini bana ver» der. Vâil bu istege de, «Ey Ebû Sufyanoglu, senden ayakkabilarimi esirgeyecek kadar cimri degilim, fakat ayakkabilarimi giydiginin. Yemen kabileleri arasinda yayilmasindan hoslanmam. Sen devemin gölgesinden yürü, bu seref sana yeter» diye cevap verir.
Söylendigine göre sözü edilen Vâil, Hz. Muaviye'nin halifelik devrine yetisir, bir gün halifeyi ziyaret etmeye varinca Hz. Muaviye onu koltuk üzerine oturtarak kendisiyle konusur.
Mesrur Ibni Hind, adamin birine «Beni taniyor musun?» diye sorar, adam «Hayir» diye cevap verir. Adamin cevabi üzerine «Ben Mesrur Ibni Hind'im» diye kendini tanitir, adam yine «Seni tanimiyorum» deyince ona «Ay'i tanimayanlari Allah (C.C) kahretsin» diye çikisir.
Sâir söyle der:
«Kendini begenmislik kuruntusuna tutulan aptala deyiniz ki;
Kendini begenmisligin zararini bilsen ona kalkismazdin.
Kendini begenmislik dini zedeler, akli zayiflatir.
Serefi düsürür, hey kendine gel!»
Derler ki: «Ancak düskün ruhlular büyüklük taslar ve alçak gönüllüler mutlaka yüce ruhlu, kimselerdir.»
Peygamberimiz ((s.a.v.).) buyuruyor ki:
"Üç sey mahvedicidir: Boyun egilen pintilik, isteklerine uyulan nefis ve insanin kendini begenmesi."
Abdullah Ibni Amr'in rivayet ettigine göre. Peygamberimiz ((s.a.v.).) buyuruyor ki:
"Hz. Nuh (A.S) ölmek üzere iken iki oglunu yanina çagirarak onlara su nasihatte bulunur, «size iki seyi emreder ve iki seyden sakinmanizi isterim. Allah (C.C)'a ortak kosmaktan ve büyüklük taslamaktan uzak durunuz. Emrettigim sey'ere gelince birincisi "Lâ ilâhe illallah'"i dilinizden düsürmeyin. Cünki göklerde ve yerde olen her sey terazinin bir kefesine; "Lâ ilâhe illallah'" cümlesi de öbür kefesine konsa ikincisi agir basar.
Gökler ile yeryüzü bir araya gelerek bir çember teskil etse de bu çemberin üzerine "Lâ ilâhe illallah'" cümleleri konsa, çember üzerine binen agirligin altinda kirilir. Ikinci olarak da sik sik «sübhanellâhi velhamdülillâhi» deyiniz. Çünki bu cümle canli - cansiz her varligin duasidir ve canlilarin rizki bu duâ sayesindedir."
Hz. Isâ (A.S.) der ki. «Allah (C.C)'in Kitabi'ni ögrenen ve zorba olarak ölmeyen kimseye ne mutlu!»
Anlatildigina göre Abdullah Ibni Selâm (R.A.) bir gün odun yüklü alarak çarsidan geçiyordu. «Niye böyle yapiyorsun, senin buna ihtiyacin yok.» diyenlere «nefsimden kibiri kovmak istedim» diye cevap verir.
Kurtubî tefsirinde:
«Gizlenmesi gereken zinetleri bilinsin dîye ayaklarini yere sert basmasinlar» (Nur Sûresi - 31) mealindeki âyet hakkinda denir ki; «kadinlar bu hareketi böbürlenmek erkeklere gösteris olsun diye yaparlarsa davranislari haramdir.»
Ayni sekilde erkeklerin de calim satmak gayesi ile yere sert basmalari da haramdir, cünki büyüklük taslamak büyük günahlardandir.»