Kalplerin Keşfi
Kabrin ve Kabir Korkusunun Açıklanması
- Ayrıntılar
- Kategori: Kalplerin Keşfi
- Gösterim: 4643
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
«— Içine ölü gömüldügü zaman kabir ona der ki, ey Ademoglu! Yazik sona, beni ne kadar hesaptan çikardin. Benim sikinti, karanlik, yalnizIik ve böcek yurdu oldugumu bilmiyor muydun? Yolun bana düstügünde ayaklarin geri geri giderken beni na kadar hesap disi biraktin.»
Eger ölü iyi emel islemis biri ise onun adina kabre denir ki, «peki, ya bu adam iyiligi emreden ve kötülükten aaakoyan biri ise o a zaman ona karsi tutumun ne olur?» Kabir der ki, «o zaman ben onun için yesil bir bahçe olurum, onun vücudu nurlanir ve ruhu Allah (C.C)'a yûcelir.»
Ubeyd Ibni Umeyr-ül Leysî (R.A.) der ki, «kabir, içine giren herkese seslenerek der ki, «ben karanlik ve yapayalnizlik yurduyum. Eger hayatta iken Allah (C.C)'a itaat halinde iciysen simdi ben sana rahmet olurum. Eger hayatta iken Allah (C.C)'a karsi bas kaldirdi isen bu gün ben senin için felâketim. Allah (C.C)'a iteatkâr ölerek bana gelen bir gün buraden memnun ayrilir. Allah (C.C)'c karsi gelmis biri olarak bana gelen biri ise bir gün buradan feryad-u figan kopararak çikar.»
Muhammed Ibni Sibih (R.A.) der ki, ögrendigimize göre kisi mezara gömülerek azab çekmeye baslayinca veya bir tekim ecilar ile yüzyüze gelince diger kabirlerde yatan ölü komsulari ona söyle seslenir. «Ey dost ve komsularinin ölümünden sonra dünyada kalan kimse, bizden niye ibret almadin? Henüz firsat elindeyken bizim amel defterimizin ölümle kapandigini görmedin mi? Dostlarinin kaçirdigi firsatlari sen degerlendiremez miydin?»
Diger yandan yer tabakalar de ona söyle seslenir, «Ey dünyanin görünüslerine aldanan kisi: Ailenden dünyaya aldanip senden önce topragin karnina gömülmüs olanlardan ibret alsaydin ya! Oysa ki senden öncekilerin cenazelerinin . sevdikleri tarafindan bu: kaçinîlmaz duraga tasindigini görüyordun.»
Yezici-Er Rekkasi (R.A.) üer ki, »ögrendigime göre ölü mezera girince amelleri, üzerine üsüsür ve Allah (C.C)'in izni ile dile gelerek sahiplerine
derler ki, «Ey çukurunda tek basina kalan kimse! Dostlarin ve ailen senden ayrildi, bu gün bizden baska hiç bir yoldasin yok senin.»
Kâ'b-ül Ahbar (R.A.) der ki, «iyi kul mezara gömülünce namaz, oruç, hacc. cihad ve sadoka gibi iyi emelleri çevresine üsüsür. Bu arada azab melekler: ona ayaklari tarafindan sokulmak isteyince namaz der ki, «Uzak durun ondan, ona sokulmaniza yol yok. Bu ayaklari üzerinde uzun müddet dikilerek Allah (C.C) Rizasi için beni kildiydi.»
Bunun ürerine azab melekleri ona basi tarafindan sokulmak isteyince oruç «Onun yanina girmenize yol yok. Dünyada Allah (C.C) rizasi icin uzun müddet susuz kaldiydi, bu yüzden yol yok size onun yanina sokulmaya» der.
Azab melekleri bunun üzerine yan taraftan ona sokulmaya girisince hacc ve cihad birlikte derler ki, «Uzak durun ondan. Nefsini feda ederek ve bedeninin yorgunluguna katlanerak hacca gitti, cihad etti. Bu yüzden yanina girmeye yol yok size.»
Bu sefer azab melekleri ona elleri tarafindan sokulmaya kalkisinca sadaka der ki, «Uzak durun efendimden. Nice sadaka su iki elden çikaran Allah (C.C) rizasi ugruna yoksulun eline girdi. Bu yüzden size Orta varmaya yo! yok.»
Bunun üzerine o ölüye «müjdeler olsun? Diriyken saadet içinde yasadigin gibi ölüyken de saadete kavusur.» diye seslenilir. Arkasindan rahmet melekleri gelerek ona cennet yatagi sererler, cennet yaygilari yayarlar. Kabri, gözünün alablicegi kadar genisletilir, kendisine bir cennet kandili sunularak bir daha dirilecegi güne kadar kabrinde aydinlik içinde zaman geçirir.»
Ubeydullah Ibni Ubeyd Ibni Ömer {r.a.) bir cenaze namazinda der ki. «Duyduguma göre Peygamber'imiz (s.a.v.) söyle buyurmus:
«— Ölü mezara koyunca, kendisini topraga verenlerin ayak seslerini duyardik oturur, kendisi ile konusacak hic kime yoktur. Yalniz kabir ona seslenir ve der ki, «ey ademoglu, yaziklar olsun sana! Dünyada benim hakkimda, darligim hakkinda, pis kokum hakkinda, dehsetim ve kurtlarim hakkinda korkunç seyler duymadin mi? Benim için ne hazirlik yaptin?»
Bera Ibni Azib (r.a.) der ki: «Bir gün Peygamber (s.a.v.)'imiz ile birlikte en-sardan birinin cenazesini topraga vermistik.
Peygamber (s.a.v.)´imiz basini öne egerek mezarin basina oturdu ve üc kere Allah'im. kabir azabindan sana siginirim» dedi ve sonra sözlerine söyle devem etti. «Mü`min Âhirete göçerken Allah ona yüzleri günes gibi parlak bir grup melek gönderir. Ellerinde onun kefeni ve kokusu vardir.
Gözünün görebilecegi yere kadar siro halinde otururlar, mü´minin ruhu cikinca gerek yer ile gök arasinda bulunan ve gerekse gökteki bütün melekler ona dua ederler, göklerin bütün kapilari onun ruhuna açilir, her gök koptsi ruhuna geçit vermeye can atar.
Ruhu göge yüceltilince "Yâ Rabb'i, filân kulunu getirdik" diye seslenilir. Allah "geri götürün, ona hazirladigîm yüksek dereceleri gösterin. Çünki ben dünyada ona:
«Biz sizi topraktan yarattik, oraya döndürürüz ve yine sizi yeni bastan oradan çikaririz» diye, vaad etmistim.» diye buyurur. (Tâhâ Sûre-i Celilesi. 55).
Kendisini mezara belirenlerin dönüp giderken ayak seslerini isidir bir halde iken sorgu melekleri yanina girerek onu, «hey adam, Rabb'in kim?, dinin nedir?, Peygamber'in kim?» diye sorarlar.
O da «Rabb'im Allah, dinim Islam ve Peygamberim Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir.» diye cevap verir. Sual sirasina ona oldukça sert davranirlar, ama bu onun karsilasacagi son imtihan olur. Sorularin cevabini verince, "Dogru söylüyorsun" diye bir ses isitilir. Iste Ulu Allah (C.C):
«Allâh dünyada âhiretde de iman edenleri, sabit sözde (Kelime-i Sehadette) sebat ettirir, zalimleri de sasirtir. Allâh diledigini yapar.» âyeti ile bu hadiseye isaret etmektedir (ibrahim Sûre-i Celilesi; 27).
Arkasindan yanina güzel yüzlü has kokulu, alimli elbiseli biri girerek ona «Allâh'in rahmeti ve ebedî nimetlerinin bulundugu cenneti sana müjdeler olsun!» der. Olü olan «Allâh seni de hayirla müjdelesin, kimsin sen» diye sorar. Yeni gelen der ki, «senin iyi amelin. Allah'a yemin ederek söylüyorum ki, seni ibadet islemeye nasil can attigini, buna karsilik günah islemeye karsi nasil gönülsüz davrandigini iyi biliyorum. O yüzden Allâh da sana iyilik verdi.»
Arkasindan «onun altina bir cennet yetagi serin ve mezarindan cennete bir kapi acin.» diye bir ses gelir. Gelen emir uyarinca altina bir cennet yatagi serilerek yattigi yerden cennete bir kapi açilir. Bunun üzerine o der ki: «Allah'im! Kiyamet Gününü cabuklastir da bir an önce coluk-çocuguma kavusayim.»
Kâfir ise dünyadan ayrilip Âhirete göc etmeye yönelince yanina kaba ve sert görünüslü bir grup melek girer. Ellerinde atesten elbiseler ile katrandan ic çamasirlari vardir, hemen çevresini sararlar.
Son nefesini verince gerek gökle yer arasinda ve gerekse gökteki bütün melekler ona lanet okurlar. Ruhuna karsi bütün gök kapilari kilitlenir.
hic bir gök kapisi ruhuna yol vermek istemez, bu yüzden yukariya etken ruhun yari yoldan geri çevrilir. Ve «Ya Rabb'i, falan kulunu ne gök ve ne de yer kebul etmiyor» diye duyurulur.
Bunun üzerine ulu Allâh: «Geri götürerek ona hazirladigim azablari gösterin. Çünki ben ona «sizi topraktan yarattik, oraya döndürürüz ve yine yeni bastan oradan çikaririz.» diye vaad etmistim buyurur.
Kendisini geri getirip mezarina birakanlarin ayak sesleri henüz kaybolmadan sual meleklerinin «hey adam, Rabb'in kim?, dinin nedir?, peygamber'in kimdir?» sorulari ile karsilasir. Sorulara «bilmiyorum» diye karsilik verince sorgu meleklerinden «bilmen gerekirdi» dîye karsilik alir.
Arkasindan yanina çirkin yüzlü, pis kokulu ve çirkin elbiseli biri girer, ona «Allah'in gazabi ve daimi aci azabi sana müjdeler olsun!» der. Bunun üzerine o yeni gelene «Allah belâni versin kimsin sen.» diye sorar. Yeni gelen der ki: «senin kötü amelin. Allah'a yemin ederek söylüyorum ki, sen günah islemeye can atar, buna karsilik ibadet islemeye karsi gönülsüz davranirdin. Simdi Allah cezani verdi.»
O da «Allah senin de belâni versin» diye cevap verir. Daha sonra karsisina sagir, kör ve düsiz bir azab melegi dikilir. Elinde insanlar ile cinler bir araya gelseler kaldiramayacaklari kadar agir ve üzerine indirile bilecegi bir dagi bile altinda ezip topraga çevirebilecek olan demir bir topuz vardir. Topuzla ona bir darbe indirince altinda ufalanarak toz olur. Sonra yeniden can gelir alnina bir topuz darbesi daha indirilir. Darbeler arasinda kopardigi feryadi insanlarin ve cinlerin disinda kalan bütün yeryüzü canlilari duyar.
Arkasindan «onun altina iki ates tabakasi serin ve yattigi yerden cehenneme bir kapi acin.» diye bir ses duyulur. Bunun üzerine altina iki ates tabakasi serilerek kabrinden cehenneme bir kapi açilir.»
Muhammed Ibni Ali (r.a) der ki: «Her ölüye, gerek iyi amelleri ve gerekse kötü amelieri mutlaka gösterilir, iyilikleri karsisinda gözleri dikilir, kötülükleri karsisina da basini öne eger.»
Ebû Hureyre'nin (R.A.) rivayet ettigine göre Peygamber'imiz ((s.a.v.).) buyuruyor ki:
«— Mü´min ölmek üzere iken bir grup melek, yanlarina misk ve reyhanli bir ipek parçasi ile ona gelirler, ruhu hamurdan kil çeker gibi çikarilir. Ona: «ey huzura ermis, tatmin olmus ruh! Sen Rabb'inden ve Rabb'in de senden hosnut olarak Allâh'in ululuk ve kerametine çik.» denir.
Ruhu çikarilinca meleklerin yanindaki misk ve reyhana konarak ipek parçasina sarilir ve «illiyûn»´a gönderilir.
Kâfir ölmek üzere iken bir grup me'ek, yanlarina içinde yanar ates parçasi bulunan bir bez parçasi ile ona gelir, ruhu hayratça çikarilirken ona: «ey pis ruh! Sen Rabb'inden uzak ve Rabb'înin gazabí üzerinde olarak O´nun azab ve ezasina cik denir. Çikanlarin ruhu, meleklerin getirdigi ve haril haril
yanan bu ates parçasi, üzerine konarak bez parçcsina sarilir ve «siccin»´e gönderilir.»
Muhammed îbni Kâ'b-ül Kurâzî (r.a.) don rivayed edildigine göre
nihayet onlarden birine ölüm gelince:
"Nihayet onlardan birine ölüm gelince:
"Ey Rabb'îm, beni geri gönder de terkettigim konularda iyi amel isteyeyim." der. Mealindeki âyeti yorumlarken der ki. «Allâh böyle deyen kula «ne istiyorsun, arzun neyedir? Mal biriktirmek, agac dikmek, bina yapmak ve nehir yataklari açmak için mi yeniden dünyaya dönmek istiyorsun» diye sorar (Mü'minûn Süre-i Celilesi; 99).
Kul hayir, ihmal ettigim hususta da iyi emel islemek için geri dönmek istiyorum» diye cevap verir.
Fakat ulu Allah (C.C) bu dilege karsilik.
«Hayir, hayir. O sadece kendinin söyledigi bos bîr sözdür.» diye cevap verir. (Mû'minûn Sûre-i Celilesi; 100).
Yani bu kimseler, bu sözü ölmek üzere iken mutlaka söylerler, fakat reddedilirler.
Ebû Hureyre'nin (R.A.) rivayet ettigine göre Peygamberimiz ((s.a.v.).) buyuruyor ki:
«— Mü´minin mezari yesil bir bahçedir ve yetmis arsin boyu genisligindedir. Ayin ondördüncü gecesi gibi aydinlatttir.
«Onun için sikintili bir hayat vardir.» âyeti kim hakkinda indirildi, biliyor musunuz? Oradakiler: «Allah ile O'nun Resul'ü bilir» deyince Peygamber ((s.a.v.).)'imiz söyle buyurdu. "Bu âyet kabirdeki kâfirin çekecegi azabi anlatmaktadir. Üzerine doksan dokuz Tinnin´in musallat edilir.
Tinnin ne demektir bilir misiniz? Doksan dokuz yilan demektir. Her yilanin yedi basi vardir hepsi onu isirir, yalar ve vücûduna nefes üfler. Su hal kabirden kalkincaya kadar devam eder."
Sayinin doksan dokuz olarak belirtilmesine sasmamali. Çünki bu yilan ve akreplerin sayisi kibir, riya, kiskançlik, darginlik, kin ve benzeri kötü huylarin sayisincadir. Cunki bunlarin sayili aslari vardir. Sonra kötü huylar bu asillardan sayili dallara ve her daldan çesitli budaklara ayrilirlar iste bu sifatlar asil mahvolma sebebidir ki, (bunlara muhlikât denilir.) bunlor aynen akrep ve yilanlara dönüsürler.
Kuvvetlileri yedi basli doksan dokuz yilan kadar isirir, zayifi da akrep gibi sokar, ikisi arasinda kalanlar da bildigimiz yilan gibi isirir.
Kalb gözü acik, basiret sahipleri gerek bu mahvedici ana gövdeleri ve gerekse bu gövdelerden cikan dallari görürler. Fakat bunlarin sayisini ancak Nübüvvet Nuru ile Bilinir. Bu cesit haberlerin gerçek bir dis yüzü ve gizli bir ic yüzü basiret sahiplerine bunlar aciktir. Bu çesit haberlerin mahiyetini kavramakta gücluk çekenler, bunlarin dis yüzünü inkâr etmemelidirler. Tersine imanin en alt basamagi, dogrulayip teslim olmaktir.