Bunları sormak anormal!

Normal nedir? Bir uygulamanın yaygın olması, bu uygulamanın normal olduğunu mu gösterir? Herkesin trafik kurallarını yaygın bir şekilde ihlal etmesi, trafik kuralı ihlalinin normal olacağını mı gösterir?

Kafamızın içinde bir sürü 'normal' tanımlaması var ve bu normal tanımlamalarının tamamını gözden geçirmek, ideal bir 'normal'e ulaşmamızı sağlayabilir.

Çocukken okula gidince fark etmiştim; birçok Türk ailesinde banyo günü pazar günüydü. Diğer bir deyişle, haftada bir yıkanmak normal kabul ediliyordu. Yine aynı şekilde sadece banyo yapılan gün iç çamaşırlarının değiştirilmesi normaldi. İnsan da çamaşırları da haftada bir temizlenirse kokar yahu. Beş vakit abdest alanlar da çoraplarını değiştirmediği için kokuyor. Kişi kendini haftada bir temizleyecek şekilde programladığında bunu normal kabul ediyor.

Çayhanelerde, kafeteryalarda çay hemen her zaman iki küp şekerle servis yapılıyor. Çayın yanında şeker normal. Açıkçası 2008'den beri çay demleme sürecine özel ilgi gösterdim ve doğru şekilde demlenmiş kaliteli bir çayın şeker istemediğini keşfettim. İnsanın kendini şekersiz çay içmeye alıştırmasından söz etmiyorum. Şekerle çay içmeye alışmış birinin dahi, doğru düzgün demlenmiş bir çayı şekersiz içebildiğinden söz ediyorum. Hatta tatlıyı tercih eden çocuklar bile, iyi demlenmiş bir çayı şekersiz içebiliyor. Çayın yanına şeker koyuyoruz, çünkü çay gerçekten kötü. Çayın kötü demini düzeltmek için şeker kullanmak sorgulanamaz şekilde normalleşmiş.

Hayatımızdaki en korkunç yaygın uygulamalardan biri de televizyon. Eve gelir gelmez kumandayı elimize alıp televizyonu açmak, gece yatıncaya kadar televizyonu açık tutmak ve izlemek yine normal. İkinci sınıf diziler ve eğlence programları için günde ortalama 3,5 saat zaman harcıyoruz. Haber bültenleri insanı bunalıma sokar nitelikte. Geçtiğimiz günlerde bir otelin kahvaltı salonunda televizyon açıktı ve maalesef sabah haber bültenlerine maruz kaldım. Kahvaltı bittiğinde haberlerden o kadar olumsuz etkilenmiştim ki, kalp krizi geçireceğimi sandım.

Hayatımızdaki bir başka normallik de geç yatma ve geç kalkma sevdası. Birçok kişi dokuzlara, onlara ve hatta öğlene kadar uyumayı matah kabul ediyor. Özellikle cumartesi ve pazar günü için bu geçerli. Erkenden kalkıp tatil gününü en etkili şekilde değerlendireceğine, öğlene kadar yatmayı ve günü yaşamamayı normal görüyor.

Eğitim merkezimiz Okull İstanbul'a gelenlere bir anket yapıyoruz, yılda kaç kitap okuyorsunuz diye. Şaşırtıcı sayıda insan yılda 6 ve daha az kitap okuduğunu belirtiyor. Diğer bir deyişle iki ayda bir kitap okumak normal.

Bir okulun mezuniyet gününde, bir öğrenciyi tanıştırıyorlar. "Melih Bey, Zeynep süper bir öğrenci, o kadar sessiz ve sakin ki okulda varlığı ile yokluğu belli olmaz." Demek ki, okulda normal kabul edilen, kendini hiç göstermemek. Çocukların haftada yedi saat İngilizce dersi görüp sınavları geçip liseden İngilizce bilmeden mezun olmaları da normal.

Bunları sorgulamaksa 'anormal'.

MELİH ARAT

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.