Bir pirincin hikayesi..

ImageOkşamak için başına dokununca saçlarının sertliğinden aylardır su değmediğini anlarsınız. Üzerinde rengi atmış, lime lime olmuş bir paçavra vardır giysi yerine.

Bu onun biraz daha şanslı olduğunu gösterir tamamen çıplak gezenlerin yanında. Zaten ayakkabısı yoktur hiçbirinin. Karnı sıtma hastalığı yüzünden şişmiş, göbeği dışarı fırlamıştır. Avuç içi kadar kalan yüzündeki kocaman gözleriyle bakar etrafa.
Elinde teneke bir kapla dolaşır gün boyu Afrikalı çocuk; yerden, çöpten bulduğu yenebilecek şeyleri toplamak için. Veya o gün yemek pişen istisnai bir evden ‘bir lokma verilir mi acaba?’ diye.

İşte onun için yere düşen bir pirinç tanesi çok kıymetlidir. Anneler ve babalar bir kilo pirinç alabilmek için kızgın güneşin altında saatlerce beklerken onlar da bir kenarda tetikte durur.

Toz bulutunun ardından yardım kamyonunun görünmesi en büyük müjdedir orada. Önce çocuklar karşılar, kıtalar ötesinden Afrikalı kardeşlerine yardım getiren gönüllü hizmet erlerini.

Kuruş kuruş toplanan yardımlarla alınan pirinçler birer ikişer kilo dağıtılır ailelere. Bu arada torbadan bir pirinç tanesi düşmeyegörsün. Kış günü ayazda kalmış serçe kuşları gibi üşüşür minik kara eller, tek tek toplanır her bir tanecik.

“Orta Afrika'da son 20 yılın en kurak zamanı yaşanıyor. Milyonlarca insan açlıktan ölme sınırında yaşıyor.”

Bu haberi duymamak için istediğimiz zaman televizyonu kapatabilir, gazete sayfasını hızlıca çevirebiliriz. Karamsar haberlerle iftar soframızın neşesini bozmak istemeyiz elbette.

Ama “Çok doydum, pilavımı bitiremeyeceğim.” diyerek yeryüzünde bir tek pirinç tanesine muhtaç kara derili aç çocuklar hiç yokmuş gibi yapmayalım en azından.

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.