Kendinizi nasıl harekete geçirirsiniz ?
- Ayrıntılar
- Kategori: Kişisel gelişim
- Gösterim: 2512
Hiç hayatınızda oturduğunuz yerden kalkmamak veya amannn bugünde canım hiçbir şey yapmak istemiyor dediğiniz oldu mu ? Ya da bir işe başlamadan önce o işe bir türlü başlayamadığınız ? Bu yazımda sizlere içinizde yer alan harekete geçme eylemini nasıl kontrol altına alabileceğinizi ve harekete geçerken neler yapmanız gerektiğinden bahsedeceğim.Hepimiz insanız ve çoğunlukla insanların önemli bir kısmında bir işi yapmadan önce beliren tembellik ve üşengeçlik arasında bir durum yaşanır.
Adeta o işe başlamak isteriz veya başlamamız gerektiğini biliriz. Ancak sanki birileri her iki kolumuzdan tutmuş, ayaklarımızı bağlamış gibi yerimizden bir türlü kalkamayız veya kalksak ta tam işe başlarken tekrar bulunduğumuz yere yığılır kalırız. Halbuki ayağa kalkmamız gerektiğini ve o işi başarmamız gerektiğini de biliriz.
Başaramazsak neler kaybedeceğimizi de biliriz. Ama buna rağmen çok istesek te harekete geçmekte öylesine zorlanırız ki hayatımızda karşımıza çıkan bir çok fırsatı da bu harekete geçemememiz nedeniyle kaybederiz. Adeta kendi geleceğimizle oynarız ve bunu hayatımızın içinde sıklıkla yaşasak ta bir türlü önüne geçemeyiz. Oysa insanoğlu içinde var olan başarma güdüsünü bilir ama neden harekete geçemez ? Acaba yanlış yaptığı veya düşündüğü bir şeyler mi vardır kendisinde ? kendi paradigmasında yıllar yılı oluşturmuş olduğu ve adeta biriktirdiği tembellik kırıntılarını ara ara temizlemeyi ihmal mi etmiştir ? S
anırım ki doğru cevap her ne olursa olsun insan yapısal olarak bağımlı bir varlıktır. Ya da başka bir deyişle insan sosyal bir varlıktır. İnsanı harekete geçiren en önemli şey de bu sosyal hayattaki görevini tam olarak anlaması ve hem kendi, hem de içinde bulunduğu topluluk için neler yapabileceğini anlamasıdır. Öncelikli olarak insanın bu sosyal topluluk içinde kendi kendisini güdülemesi ve kendi başarısının, kendisinden başka kimlere faydası olacağını tam olarak idrak etmesi de içinde bulunduğu bu harekete geçememe eyleminden kurutulmasına yardımcı olacak etmenlerin başında gelir.
Bunu biraz açacak olursam aslında her insan bir toplulukta yaşıyordur ve kendi bilinçaltında da bulunduğu toplulukta kendi kendisini kabul ettirme düşüncesi de mevcuttur. İnsanı harekete geçiren unsurların başında da bu kendisi dışında çevresinin kendisinden beklentisi yer alır. Yani aslında içinde bulunduğu topluluk her bir ferdi kendisi farkında olmasa da sürükler /itekler. Þimdi sizi neyin harekete geçireceğinden bahsetmek istiyorum.
1- HAREKETE GEÇMEK İÇİN ÖNCE HAZIR BULUNUÞLULUÐUNUZUN OLMASI GEREKLİ :
Eğer bir konuda harekete geçmek istiyorsanız, önce kendinize şunları sormalısınız. Ben bu konuda ne kadar hazırım? Bu konuda ne kadar istekliyim? Bu konuda ne biliyorum ? Eğer harekete geçersem neler kazanırım? Harekete geçemezsem neler kaybederim? Bu benim geleceğimi ne yönde etkileyebilir? Benden neler kaybettirir ? Bana neler kazandırır? Bunu hangi sırada, hangi prosedürle gerçekleştireceğim? Bunu başarmak için nelere ihtiyacım var ?Bu soruları daha da uzatmamız mümkün. Ben burada sizlere temel olarak kendinizle ilgili olarak sorgulamanız gereken bir takım sorulardan bahsetmek istedim.
Hemen hemen bütün yazılarımda bilginin cesareti ve kendine güveni getireceğini belirtmeye çalışırım. Yine bilgisizliğin ise korku ve anksiyetenin en büyük nedenlerinden olan kaygıyı ortaya çıkardığını vurgulamaya çalışırım. Aslında aynı durum bu konuyla da ilgilidir. Zira az önce sormanız gereken soruları cevaplamanızı isterken size fark ettirmek istediğim aslında aşmanız gereken bu durumla ilgili ne kadar bilgiye sahip olduğunuz gerçeğiydi. Zira diyelim ki önünüzde aşmanız gereken bir sınav var ve siz sınava çalışmanız gerektiğini biliyorsunuz.
Ancak bir türlü bu sınava çalışmaya başlayamıyorsunuz. Muhtemelen yerinize çakılmış gibi hareket edemiyorsunuz. Bu siz de derin bir vicdan azabı ve üzüntüye neden olsa da sizi harekete geçiren güç adeta yok olmuş gibi kaslarınıza, beyninize o harekete geçme enerjisini göndermiyor. Gerekli uyarıyı yapmıyor. Çok muhtemeldir ki bunun başlıca nedeni sizin aşmanız gerektiğine inandığınız konuda yeterince bilgi sahibi olmamanızdır. Evet aşmanız gerekiyor ama aşmanız gereken bu konu nedir? İçeriğinde neler vardır? Kaç aşamada yapılabilir? Nereden başlanır? Başarmak için neler yapmalıyım? Başarmak için bugüne kadar ne yaptım? Başkaları bu konuda ne yapmış. Kendi potansiyelime göre ben bu konunun ne kadarını başarabilecek güçteyim.
Bu konuya yeterince hazırlandım mı ? Bu konuya doğru bir şekilde hazırlandım mı? Yeterince konsantrasyon sağladım mı? Bu konuyu başarmak için fiziksel olarak bünyemi hazırladım mı? Gerek fiziksel ve gerekse manevi olarak kendimi yeterince besledim mi? Ve en nihayetinde başaramazsam kendime bir B planı hazırladım mı?Gördüğünüz gibi sorabileceğiniz o kadar çok soru var ki? Yeter ki amacınız o işi başarmak olsun. Aşmanız gereken konuda ne kadar çok soru sorarsanız o konuda o kadar çok derinlemesine bilgi sahibi olursunuz. Bilgi size cesaret verir ve bu size olumlu bir motivasyon kazandırır.
Aslında temel olarak tüm davranış şekilleri birbirlerini dolaylı ve doğrudan etkileyen zincirleme bir reaksiyon oluşturur. Öğreneceğiniz fazladan bir bilgi ile belki de kendinizde o konuyu başarmak için daha fazla enerji hissedeceksiniz. Yeterince hazırlanmak, yeterince bilgi sahibi olmak tıpkı saydam bir sürahiyi çeşmenin altında tutup, onun dolmasını beklemek gibidir. Siz boş bir sürahiyi çemenin altına doldurmak için koyduğunuzda sürahi tam olarak veya ihtiyacınız olan seviyeye kadar dolmadıkça onu çeşmenin altından çekmezsiniz. Sürahinin dolduğunu gözlerinizle görürsünüz ve sürahi hazır olduğunda ani bir şekilde onu çekersiniz.
Çünkü sürahi kullanıma hazırdır ve artık sizin onu çeşmenin altından kaldırma zamanınız gelmiştir. Su ve sürahi görevini tamamlamış ve son hamleyi yapmak ta size düşmüştür. İşte anlattığım bu durum da buna benzer. Tek farkı bunu gözleriniz yerine ruhunuzla, kalbinizle, beyninizle hissetmeniz olacaktır. Bir insan bir şeye kafa olarak hazır olduğunda bunu anlar ve artık harekete geçer. Çünkü o konuda yeterince hazırlanmıştır. O konuda yeterince bilgi sahibidir. O konuda yeterince dua etmiş ve motivasyon kazanmıştır. Çünkü o konuda yeterince konsantre olmuştur. Yani kısacası başarması gereken konuda harekete geçmek için gerekli olan tüm prosedürleri yerine getirmiştir. Kısacası artık harekete geçmek için hazır bulunuşluluğa da mevcuttur.
2- FİZİKSEL VE MANEVİ OLARAK HAZIRLANMAK:
Eğer fiziksel olarak yorgun ve hareketsiz bir vücuda sahipseniz, az spor yapıyor, az hareket ediyorsanız, uykunuzu yeterince almıyorsanız, zihninizi bulandıracak şekilde TV, bilgisayar vb. cihazlarla haşır neşirseniz, yatmadan önce o günün muhasebesini aklınızdan şöyle bir geçirmiyorsanız o zaman siz de manevi yorgunluğun beraberinde getirdiği fiziksel yorgunluk başgösterecektir. Eğer manevi ve psikolojik olarak kendinize yeterince zaman ayırmıyorsanız karşılaştığınız türlü durumlar karşısında zihinsel olarak yorulmanız kaçınılmazdır. Oysa manevi arınma insana beyinsel olarak dinginlik verir ve huzurlu bir ruh, huzurlu bir vicdan size zindelik verir.
Vücudunuzun ihtiyacı olan olumlu enerjinin , size güç verecek hormonal dengenin kurulmasına yardımcı olacaktır. Unutmayın ki ruhsal olarak dingin bir insan kendisiyle barışıktır ve karşısına çıkan engeller karşısında manevi olarak rahattır. İşte bu da insanın fisiksel olarak kendisini daha dinç hissetmesine yardımcı olur. Elbette ki düzenli olarak yapacağımız spor, sağlıklı beslenme, düzenli uyku, yeterince dinlenmek de bu dengenin kurulmasında yardımcı olan unsurlardandır. Eğer sağlıklı bir bir fisiksel bünyeye sahipseniz, ruhsal olarak yenilikçi, pozitif ve olumlu bir bakış açınız varsa, manevi yönden huzurlu iseniz gelecekle ilgili güzel ve faydalı planlar yapmanız sizi hayata bağlayacaktır.
3- HEDEF VE VİZYON BELİRLEMEK:
Uçağa binenleriniz bilir. Kaptan pilot havalanmadan hemen önce veya ilk havalanma anında mutlaka size bir rota, bir güzargahtan bahseder. “Sayın yolcularımız, Kaptan pilotunuz konuşuyor. Bugün yolculuğumuz İstanbul Atatürk Havalimanına olup, yolculuğumuz yaklaşık 1 saat sürecektir. Rotamız a,b,c kentlerinin hava sahasıdır.Yolculuk sırasında hava açık ve sıcaklık yaklaşık 30 derece olacaktır. Görüş açık ve tahmini varış süremiz 10.06’dır. Bu yolculunuzda ben kaptan pilotunuz X ve yardımcılarım Y, Z ve kabin görevlileri size iyi bir yolculuk yaşatmaya çalışacağız. Hayırlı uçuşlar diler bizimle uçtuğunuz için teşekkür ederiz.”
Þimdi bu konuşmayı dinledikten sonra şunları bulabiliyoruz. Öncelikle varılacak bir hedefimiz var ve bu hedefimize hangi rotadan, hangi çevresel faktörlerle ulaşacağımız anlatılıyor. Sonrasında da bu hedefimze ulaşmamızın ne kadar sürdüğü ve hedef sonunda nereye ulaşacağımız anlatılıyor. Kısacası ortaya bir varış noktası konuluyor. Eğer varacağınız , ulaşmak istediğiniz bir hedef ortaya koymadıysanız ne yaparsanız yapın kendinizi harekete geçmek için hazır hissetmeniz zordur. Zira ancak varacağınız yerin olumlu bir hedef olması ve sizin o varış noktasıyla ilgili olumlu beklentileriniz size olumlu bir motivasyon kazandıracaktır. Ve ancak olumlu bir motivasyon sizi hedefinize daha az sarsıntılı götürecektir.
Öyleyse bir hedef belirlemek ve bu hedefi spesifik bilgilerle tanımlamak size nereden nereye gittiğiniz konusunda veya nereye gideceğiniz konusunda olumlu şekilde etkiler. Bir hareket karşısında gösterdiğimiz olumlu tutum sizin o olaya daha çok konsantre olmanıza yardımcı olur ve başarma hızınızı artırır. Her ne kadar bazen yeterince iyi niyet ve olumlu tutum gösterdiğiniz bir durum karşısında başarısız olsanız da bunu yaşamın bir parçası olarak görmeyi de bilmelisiniz. Zira tüm bu hazırlıkları yapsanızda veya yapmış olduğunuzu sansanız da koyduğunuz her hedefi başaracaksınız diye bir kaideye kapılmamalısınız. Zira sizin için Rabbimin neyi daha hayırlı gösterip göstermediğini elbette ki bizler insanlar olarak bilemeyiz. Öyleyse siz başarmak için elinizden geleni yapın ve bekleyin.
Sizin için hayırlı ve iyi bir şey ise de bu zaten gerçekleşecektir. Yeri gelmişken bir konuda eleştirimi belirtmek istiyorum. Bazı kişisel gelişimciler şunu şöyle yaparsanız mutlaka başarısınız deyip sıyrılıp geçiyorlar. Hayır bu kesin ve net olarak çok yanlış. Bakın her insan her şeyi başaramaz. Her insan kendi potansiyeli kadar iş başarabilir. Siz kendi potansiyelinize göre seçtiğiniz hedefe yukarıda saydığım aşamalardaki unsurların tamamını veya bazılarını kullanarak ulaşmaya çalışırsanız elbette ki olumlu bir takım sonuçlar alabilirsiniz. Ya da her şeye rağmen alamayabilirsiniz de. Ancak hayatın size ne getirip götüreceğini biz bilemeyiz. Sizin için bazı şeylerin ancak kendi kaderinizle ilgili olduğu gerçeğini de göz ardı etmeyin. Öyleyse başarsanız da başaramasanız da önemli olan hazırlanmanızdır. Bu hayat sınavındaki kendi üzerinize düşen soruları tek tek cevaplamanızdır. Her soruya doğru cevap vermeye çalışmak için iyi niyetinizi göstermenizdir. Siz yeter ki kendi güzel niyetinizi ortaya koyun. Ve gerisini Allah’a bırakın…
Psik. Dan. Selçuk Arıcı
İnsan Kaynakları Uzmanı
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.motivasyoncu.com
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.