Taklaya Hayır..

 İnsanoğlu eğitilebilir bir varlık. Gerçi hayvanoğlu da eğitilebilir bir varlık, hattâ bitkioğlu bile eğitilebilir bir varlık. Baksanıza buzdolabındaki domates ve hıyarlar kendilerini tarlada salkım-söğüt gölgesinde zannedebiliyorlarmış.

Ama yine de insanoğlu bunların arasında en eğitilebilir olanı denebilir. Tabiî bu tezimize de çeşitli yerlerden itirazlar gelebilir. Meselâ; geçenlerde bir toplantıda ben bunları söyleyince «Taklacı Güvercin Dernekleri»nden ciddî bir itiraz geldi.

Faks ve elektronik mektup yağmuruna tutuldum. Yazarlık zor iş canım. “Vay efendim, nasıl olur da insanoğlu, eğitilerek en güzel taklaları atan güvercinlerden daha iyi eğitilebilir olabilir?” türünden itirazları sizler de tahmin edebilirsiniz.

Bakalım başka ne tür itirazlar gelecek. Her zaman olduğu gibi sokaklardayım...

–İyi günler beyefendi.

–İyi günler efendim.

–Konuşabilir miyiz biraz?

–Konuşalım abi, ben de konuşacak adam arıyordum zaten.

–Ne güzel. Konumuz eğitim buyurun başlayalım.

–Neresinden başlayalım kardeş?

–Neresinden isterseniz oradan başlayın.

–Notlardan başlayalım. Öğretmenler çok düşük not veriyorlar.

–Yok canım, sakın öğrenciler düşük not alıyor olmasın?

–Hayır hayır, öğretmenler nedense çok cimri davranıyorlar.

–Belki de büyüklerinden öğrenmişlerdir cimriliği.

–Valla kimden öğrendiler bilmem ama cimriler işte. Cebinden mi veriyorsun mübarek ver gitsin işte.

–Haklısınız. İsterseniz konuyu biraz değiştirelim.

–Niye değiştiriyorsun kardeş? İşine gelmedi herhâlde…

–Benim için problem yok da birileri yanlış anlayabilir belki. Soruma geçiyorum; insanların hoş olmayan huyları eğitimle düzeltilebilir mi?

–Tabiî ki düzeltilebilir. Hayvanlar bile düzeltilebiliyor, insanlar niye düzeltilmesin.

–Peki, hayvanlar mı daha iyi eğitilir, insanlar mı daha iyi eğitilir?

–Böyle soru olur mu abi? Tabiî ki insanlar.

–Ama bazı hayvan dernekleri buna karşı çıkıyorlar.

–Hangileri kardeş?

–«Taklacı Güvercinler Derneği» meselâ.

–Ne diyor o taklacılar?

–Hangi insan bizim güvercinlerimiz gibi bir defada çok sayıda takla atabilir? diyorlar.

–Onlar bizim şirketteki arkadaşı görmemişler kardeş.

–Çok iyi mi takla atıyor sizin arkadaş?

–Valla patronun önünde bir taklalar atıyor, hiçbir güvercinin bizim arkadaşın attığı taklaları atabileceğini zannetmiyorum.

–Çok atletik bir şefmiş sizin o arkadaş.

–Ne atletikliği kardeş, çok geniş iç hacme sahiptir arkadaşımız.

–Anladım. O hâlde nasıl atıyor o taklaları?

–Yalakalık yapıyor anlasana kardeş. Yani aynı zamanda hidrolik boyun yapısına da sahiptir. Sürekli; «Tabiî efendim, hay hay efendim.»

–Anladım, siz otomobil şirketinde mi çalışıyorsunuz abi?

–Nereden anladınız?

–Benzetmelere baksanıza; hidrolik boyun yapısı, geniş iç hacim…

–O da bir eğitim işte.

–Öyle mi abi teşekkür ediyorum sağ olun.

–Ben de teşekkür ederim. Siz de sağ olun.

Takla, güvercin için bir maharet olabilir ama insan için öyle değil. Eğitimimizin görevi sürekli; «Tabiî efendim, hay hay efendim.» diyen değil, sorgulayan, eleştiren ve yerini yurdunu bilen insanlar yetiştirmektir. Ve eğitim, okulda başlayıp, okulda biten bir süreç değildir. Evde, çarşıda, trafikte, hastanede… Kısaca her yerde eğitim. Yeni eğitim-öğretim yılımız hayırlı olsun. 

Mahmut Alpir -- Yüzakı Dergisi

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.