Riyazus-Salihin
288) Gösterişin (Riya) Haramlığı
- Ayrıntılar
- Kategori: Riyazus- Salihin
- Gösterim: 4142
288) Gösterişin (Riya) Haramlığı
Bu bölümdeki üç ayet ve beş hadis-i şeriften, dinin, hayat tarzının yalnızca Allah'a has kılınacak şekilde olması gerektiğini, mallarını gösteriş için harcayanların durumunun nasıl olduğunu, münafıkların gösteriş yaparak insanları aldattıklarını, Allah'ın kendisi hakkında yapılacak hiçbir ortaklığı kabul etmeyip reddettiğini, kişilerin yaptıkları amellerin Allah rızası olmaksızın olduğu takdirde boşa gideceğini, savaş, ilim, öğrenmek ve infak etmekle de neticenin aynı olduğunu, hangi hareket ve davranışların münafıklık olacağını, kişinin işlediği hayrı halkın takdirini kazanmak için başkalarına göstermesiyle Allah'ın onun riyakarlığını ortaya çıkaracağını, Allah rızasını kazanma haricinde başka maksatlar elde etmek için yapılacak işlerde cennetin kokusunun bile duyulmayacağını öğreneceğiz.[1]
“Oysa kendilerine yalnızca Allah'a ibadet etmeleri, bütün içtenlikleriyle yalnız ona iman ederek batıl olan her şeyden uzak durmaları, namazlarında devamlı ve duyarlı olmaları ve mallarının bencillik kirinden arındırılması için karşılıksız harcama denilen zekatı vermekle emrolunmuşlardı. İşte bu dosdoğru dindir.” (Beyyine: 98/5)
“Ey iman edenler! Malını gösteriş ve övgü için harcayan, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan kişinin yaptığı gibi, yaptığınız iyiliği başa kakarak ve muhtaç kimsenin duygularını inciterek, yaptığınız yardımlarınızı değersiz hale sokmayın. Böyle kimselerin hali; üzerinde biraz toprak bulunan kaygan bir kayanın hali gibidir. Bir yağmur ona dokunursa onu çıplak bırakıverir.” (Bakara: 2/264)
“... O münafıklar Allah'ı kandırmaya çalışırlar. Halbuki Allah onların kendi kendilerini kandırmalarını sağlıyor. Onlar namaz için kalktıklarında insanlar görüp takdir etsinler diye gösteriş için kılarlar. Allah'ı da pek az hatıra getirirler.” (Nisa: 4/142)
1620. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi: Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim:
Allah Teâlâ buyurdu ki: “Ben, ortakların ortaklıktan en uzak olanıyım. Kim işlediği amelde benden başkasını bana ortak koşarsa, o kişiyi de ortak koştuğunu da reddederim.”[2]
1621. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim dedi:
“Kıyamet günü hesabı ilk görülecek kişi, şehit düşmüş bir kimse olup huzura getirilir. Allah Teâlâ ona verdiği nimetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuştuğunu itiraf eder. Cenâb–ı Hak:
– Peki, bunlara karşılık ne yaptın? buyurur.
– Şehit düşünceye kadar senin uğrunda cihad ettim, diye cevap verir.
– Yalan söylüyorsun. Sen, "babayiğit adam" desinler diye savaştın, o da denildi, buyurur. Sonra emrolunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır. Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur‘an okumuş bir kişi huzura getirilir. Allah ona da verdiği nimetleri hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf eder. Ona da:
– Peki, bu nimetlere karşılık ne yaptın? diye sorar.
– İlim öğrendim, öğrettim ve senin rızân için Kur'an okudum, cevabını verir.
– Yalan söylüyorsun. Sen "âlim" desinler diye ilim öğrendin, "ne güzel okuyor" desinler diye Kur'an okudun. Bunlar da senin hakkında söylendi, buyurur. Sonra emrolunur o da yüzüstü cehenneme atılır.
(Daha sonra) Allah'ın kendisine her çeşit mal ve imkân verdiği bir kişi getirilir. Allah verdiği nimetleri ona da hatırlatır. Hatırlar ve itiraf eder.
– Peki ya sen bu nimetlere karşılık ne yaptın? buyurur.
– Verilmesini sevdiğin, razı olduğun hiç bir yerden esirgemedim, sadece senin rızânı kazanmak için verdim, harcadım, der.
– Yalan söylüyorsun. Halbuki sen, bütün yaptıklarını "ne cömert adam" desinler diye yaptın. Bu da senin için zaten söylendi, buyurur. Emrolunur bu da yüzüstü cehenneme atılır.”[3]
* Kitabımızın bir numaralı hadisi her zaman olduğu gibi bu hadisi okurken de daima aklımızda olmalıdır. Birilerine duyurmak maksadıyla veya bu kimse şöyledir, böyledir desinler diye yapılan işlerden hiçbir sevap beklenemez. Bunların değeri yoktur. Sonuçta azap ve pişmanlıktan başka bir işe yaramaz. Şehidlik, alimlik, zenginliklerini sırf gösteriş uğruna kullananlar kıyamet günü yalanlanarak yüzüstü cehenneme atılacaklardır. [4]
1622. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre birtakım insanlar kendisine gelip "Biz idarecilerimizin yanına girer ve onlara karşı, oradan çıktığımız zaman söylediklerimizin tam zıddı olan sözler söyleriz”, dediler. Bunun üzerine İbni Ömer:
– "Biz bu sizin yaptığınızı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında iki yüzlülük sayardık" cevabını verdi.[5]
1623. Cündeb İbni Abdullah İbni Süfyân radıyallahu anh‘den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim işlediği hayrı şöhret kazanmak için halka duyurursa, Allah onun gizli işlerini duyurur. Kim de işlediği hayrı halkın takdirini kazanmak için başkalarına gösterirse, Allah da onun riyakârlığını açığa vurur."[6]
1624. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Azîz ve celîl olan Allah'ın hoşnudluğunu kazanmaya yarayan bir ilmi, sırf dünyalık elde etmek için öğrenen kimse, kıyamet günü cennetin kokusunu bile alamaz."[7]
* Amellerin makbul oluşları Allah rızası için yapılmalarına bağlıdır. Dolayısıyla müslüman her işinde gösteriş ve “şöyle desinler” diye arzusundan uzak olmalıdır. Çünkü bu durumlar kişiyi münafıklık durumuna düşürür. Riya ve Süm’a = Şöyle şöyle desinler niyeti dini şeyleri istismar etmek demektir. İhlas ve samimiyet her amelin başı ve her türlü kötü duyguların düşmanıdır. Allah'ın rızası ancak ihlas ve samimiyetle kazanılır. [8]
[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 475.
[2] Müslim, Zühd 46. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 301, 475.
[3] Müslim, İmâre 152.
[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 476.
[5] Buhârî, Ahkâm 27.
[6] Buhârî, Rikak 36, Ahkâm 9; Müslim, Zühd 47–48. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 48; İbni Mâce, Zühd 21.