Ölmeden önce görülmesi gereken 1001 resim

 Dünya resim tarihine ışık tutan ‘Ölmeden Önce Görülmesi Gereken 1001 Resim’ adlı kitap, resim sanatının dünden bugüne serüvenini anlatan kapsamlı bir çalışma. Ancak sanat eleştirmenlerinin yorumlarıyla hazırlanan kitapta hiçbir Türk ressamına yer verilmemiş.

Kitapçı vitrinlerine yeni yerleşen ‘Ölmeden Önce Görülmesi Gereken 1001 Resim’ adlı kitabı eline aldığında insan, “Acaba bizden hangi ressam, hangi eseriyle konu olmuş bu kitaba?” diye merak ediyor doğal olarak. Dünyanın önde gelen ressamlarından seçilmiş tam 1001 resim var bu çalışmada. 1400’lü yılların öncesinden günümüze kadar gelen dönemde yapılan resimlerden seçmeler...

  Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet potresi, Leonardo Da Vinci’nin Mola Lisa’sı, Van Gogh’un Ayçiçekleri, Monet’nin Nilüferler’i, Cezanne’ın Yıkananlar’ı, Matisse’nin Dansçıları, Michelangelo’nun Kıyamet Günü, Jan Vermeer’in İnci Küpeli Kız’ı, Picasso’nun Pipo İçen Çocuk’u, John Everett Millias’ın Ofelya’sı, Salvador Dali’nin Belleğin Kararlılığı ve daha fazlası... Ancak hiçbir Türk ressamının eserine yer verilmemiş kitapta.

Dünya resim tarihinin özeti niteliği taşıyan ‘Ölmeden Önce Görülmesi Gereken 1001 Resim’ kitabı, geçen yıl ABD’li Universe Publishing firması tarafından İngilizce olarak yayınlanmış. Türkiye’de Caretta Yayınları’ndan çıkan kitabın editörlüğünü yapan Erkan Doğanay, Türk ressamların eserlerinin olmamasını “Eserlerin özgün olmasına dikkat ediliyor. Değerlendirmede iyi bir Türk resmi görülmemiş demek ki.” diyerek açıklıyor. Elbette sanatın milliyeti yok; ancak Osman Hamdi’nin ünlü tablosu ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nin bu kitaba girmeyi hak edecek kadar özgün ve değerli bir eser olduğu yadsınamaz bir gerçek.

Biz, “Kitaba girmeyi hak edecek kadar özgün resmimiz yok mu, yoksa Türk sanatı görmezden mi geliniyor.” tartışmasını eleştirmenlere ve resim otoritelerine bırakıp, bu önemli kaynak eserin sayfalarında gezinmeye devam edelim. Dünyanın önde gelen sanat eleştirmenlerinin yorumlarıyla hazırlanan kitaptaki resimlerin seçimini Stephen Farthing yapmış. “Gerçekten gidip görmeye değer mi?” sorusundan hareketle seçimlerine yön veren Farthing, kitabı, ziyaretçilere el kitabı ve gezi rehberi olsun diye çıkardığını söylüyor. Kitapta bazı ressamların birden fazla eserine rastlıyoruz. Mesela Titian, Vermeer, Rembrant, Monet, Turner, Picasso ve Pollock’ın eserleri... Çünkü bir değil, birçok resimle tarihe adlarını yazdırdı bu sanatçılar.

‘Görülmesi gereken 1001 resim’ ifadesi ilk bakışta abartılı bir rakam gibi görünse de yaklaşık yedi bin yıllık tarihi kapsadığı düşünüldüğünde az olduğunu bile söylemek mümkün. Laouvre Müzesi’ni dolaşmak bile günlerce sürerken yedi bin yıllık zaman dilimini 1001 esere indirgemek kolay olmasa gerek. Kitabı incelerken aklınızdan şunu çıkarmamanız tavsiye ediliyor: “Siz evinize hangi resimleri asmak isterdiniz?” Sayfaları çevirirken çok fazla seçenek çıkıyor karşınıza.

Mesela, Sir Thomas Lawrence’in Serçe Parmak, Albrecth Dürer’in Yaban Tavşanı, David Teniers’in Okçuluk Yarışması, John Everett Millias’ın Ofelya, Diego Rivera’nın Çiçek Satıcısı, Gustave Courbet’nin Günaydın Bay Courbet tablosunu seyretmek büyük keyif. 1900’lü yılların sonu 2000’li yıllar bölümü için seçilen eserlere bakınca, aslında neden bu kitaba girdiğini anlayamadığınız birçok resme rastlıyoruz. Anlaşılan, bir resmin ne kadar iyi olduğunu anlamanın tek yolunun anlatılanlara kulak vermek değil, gidip resmi kendi gözlerinizle görmek olduğu gerçekliğini hâlâ koruyor.

 

 SEVİNÇ ÖZARSLAN

cumartesi/.zaman 

 

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.