Nân-ı Aziz
- Ayrıntılar
- Kategori: Yiyecek ve içecek
- Gösterim: 2418
Evliya Çelebi fırıncılar için der ki:
Bunların piri Adem Aleyhisselam'dır . Çünkü Hz. Adem a.s. cennetten çıkarılıp yeryüzüne düşünce karnı acıkmış ve evvela buğday çorbasıyla açlığını gidermiş. Onun için bir kimse evine bir adam davet etse, buyurun baba çorbası içelim' der. Sonra Cibril-i Emin vasıtasıyla Adem Nebi buğdayı un edip, hamur yapıp, ekmek pişirmesini öğrendi. Bu sebepten taze ekmek, hususiyle sıcakçası , insana taze can verir.
Evliya Çelebi merhumun bu anlatımı son derece önemli. Zira ekmeği nimet olarak görmek, hatta birçok nimetin sembolü olarak görmek işte bu bakışın, bu kültürün bir sonucu. Osmanlı'da ekmek, resmi tabelalarda nân-ı aziz diye yazılırmış. Yani mübarek, kıymetli ekmek...
Anadoluda ise birçok yörede hâlâ, yemek yedim, denmez de, hadi buyurun biraz ekmek yiyelim yahut ekmek yedim denir.Aldığımız ücreti, kazancımızı ekmek parası olarak niteler, mesleğimiz için bu işten ekmek yiyoruz der, evin ihtiyaçları için çoluk-çocuk ekmek bekliyor tabirini kullanırız. İşi rast gidene ekmeğine yağ sürüldü, aymazlık ya da nankörlük edene ekmeğini ayağı ile tepti deriz. Et ne kadar arık olsa ekmek üstüne yaraşır diye ekmeksiz sofra düşünmeyiz.
Bazı sosyal bilimciler göre, ekmek medeniyetin ilk adımı. Çünkü insanoğlu ekmek yapmayı öğrendikten sonra her gün gıda aramak zahmetinden kurtulmuş, başka uğraşlara zaman ayırmaya başlamış.Çağdaş vahşi kültür hariç, ekmeğin her kültürde, her millette müstesna bir yeri olduğu muhakkak.
Biz ise ekmeğe o derece hürmet ederdik ki, kırıntılarını bile ayak altında bırakmayıp toplar, düşen ekmek parçasını hemen kaldırır, öper, başımıza koyardık. Ekmekle el ve dudak temizleyenler kınanır, çöpe ekmek atanlar büyük günahlardan birini işlemiş gibi görülürdü.Bugün durum hayli değişik. Ne ekmek eski ekmek, ne de bizim nimet anlayışımız eskisi gibi. Pasta, sandviç, kek, çikolata gibi nesneler çocuklarımıza kuru ekmek yemeyi çoktan unutturdu. Yere düşen ekmeği öpüp başa koyma adeti artık tarihe karıştı. Evlerimizde ve toplu yemek yenen yerlerdeki ekmek israfı ise nân-ı azizin şerefini çoktan üç paralık etti.Belki geleneksel anlayışımızda ekmeğe verilen bu değer abartılı gelebilir. Ancak tarih boyunca hayat ve maişet anlamında görülen ekmek, bize verilen tüm nimetleri temsil eder. Değeri de bu nimeti verenden gelir.
Akif Akgül
semerkanddergisi