Diyalog Tuzağı
Light İslâm
- Ayrıntılar
- Kategori: Diyalog Tuzağı
- Gösterim: 3550
LİGHT İSLAM
Son aylarda gazetelerin, televizyonların hiç gündeminden düşmediği konu; bankaların içlerinin boşaltılması, bu yolla yapılan vurgunlar... Biliyorum, hemen diyeceksiniz ki, bu konuları yazan birçok kimse var, sen niçin bu konulara giriyorsun, başka konu mu kalmadı? Haklısınız merak etmeyin bankalardan bahsetmiyeceğim; “İçini boşaltma” tabiri bana başka bir konuyu hatırlattı, ondan bahsedeceğim. Bu konu, Batı’nın “İslamın içini boşaltma” projesi Batı’nın ifadesiyle, “Light İslam”...
İsterseniz tarih boyunca oynanan bu tür oyunların daha iyi anlaşılması için konuyu biraz geriden, işin başından ele alalım: İslamiyet ortaya çıkınca, Peygamber niçin kendilerinden değil de başka bir kavimden çıktı diye ilk karşı gelen, yok etmek isteyen Yahudiler oldu. Önce bunu güç kullanarak yapmak istediler, buna muvaffak olamayınca, Peygamber efendimizin vefatından sonra, Müslümanlar arasındaki iman birliğini bozmak istediler. Abdullah ibni Sebe isminde Yemenli bir Yahudi vasıtasıyla Müslümanlar arasında ilk fitneyi soktular.
Bu fitne, Hazret-i Osman'ın şehid edilmesine, Cemel ve Sıffin vakalarının meydana gelmesine sebeb oldu. Bununla da kalmayıp, Peygamber efendimizden sonra, halifelik tartışmalarını körükleyerek Eshab-ı kirama dil uzatan kimselerin çıkmasını sağladılar.
Müslümanları birbirine düşürmek isteyen fitneciler, Dört Büyük Halife’den sonra da durmadılar. Elde ettikleri kimselere , müteşabih ayet-i kerimelere yanlış manalar verdirerek müslümanları farklı fırkalara ayırmak için çalıştılar. Her devirde içerde dışarda Müslümanları parçalamak için kendi fikirlerini uygulayacak adamlar yetiştirdiler. Çeşitli akımların, yolların çıkmasını sağladılar.
Bu akımların yedinci asırda temsilcisi, İbni Teymiyye ile talebesi İbni Kayyım'dır. Bu cereyan on ikinci hicri asırda, Muhammed bin Abdülvehhab'ın kurduğu “Vehhabilik” ile devam ettirildi. Daha sonra Cemaleddin Efgani, Muhammed Abduh, Musa Carullah, Seyyid Kutub gibi kimselerle bu bozuk yolu devam ettirdiler.
Bu arada İslamiyeti yok etmek için güç kullanmaktan da geri kalmalıdlar. Gelişmekte, yayılmakta olan İslamiyeti yok etmek için Yahudilerin tahriki ile Hıristiyanlar Müslümanların üzerine haçlı seferleri düzenlediler.
Fakat asırlarca yaptıkları acı tecrübelerle bu yolla başarı sağlayamayacaklarını görünce taktik değiştirip, 18. yüzyılın başından itibaren içeriden yıkma faaliyetlerine tekrar ağırlık verdiler. Bu faaliyetlerin başını da İngilizler çekiyordu.
İngilizler iki asırlık, planlı programlı çalışma sonunda muvaffak oldular; İslamın tek temsilcisi olan Osmanlı Devletini yıktılar. Fakat nihaî hedef Osmanlı olmadığı, “İslamiyet” olduğu için çalışmalarına ara vermeden yeni stratejilerle yine devam ettiler.
Önce Osmanlıdan kopardıkları İslam ülkelerine el attılar. Asırlardır İslamın kalesi durumunda olan İslam alimlerine karalama kampanyası başlattılar. Mezheplere gizli savaş açtılar. Biliyorlardı ki; alimlerin, mezheplerin varlığı maksatlarına kavuşmalarına en büyük engeldi. Alimlerden, mezheplerden kopmuş kimseleri dinden uzaklaştırmak çok daha kolay olacaktı. Bozuk yolları yaymak, kabullendirmek bu iki engelin yok edilmesine bağlıydı. Bunun için, 18. Asırdan itibaren çalışmalarını bu yöne kaydırdılar.
Alimler, mezhepler, fıkıh kitapları ortadan kalkınca en azından önem veren azalınca, halk doğrudan Hadis-i şeriflerden, Kur’an-ı kerimden dini öğrenmeye kalktı. Elde ettikleri, satın aldıkları adamlarına istedikleri manaları verdirerek de Müslümanları parça parça ettiler. Bununla da kalmadılar, birbirlerine düşürdüler. Müslüman ülkeler Batı’nın bir sömürgesi haline geldi. Yerli halk, kendi memleketinde yabancı muamelesi görmeye başladı.
Gidenler, orada yaşayanlar bilir; mesela, Suudi Arabistan’da, İngiliz ve Amerikalılar birinci sınıf insan muamelesi görür. Girişlerde bunlara öncelik tanınır. Sonra yerli halk gelir, bundan sonra da diğer Müslümanlar gelmektedir.
Müslümanların bütün bu perişanlıkları rahatlatmadı bunları. Esas hedef tamamen yok etmek olduğu için, şimdi de” Light İslam” projesini yürürlüğe koydular. Yarın da, bu proje ile ne yapmak istiyorlar, bunun üzerinde durmak istiyorum.