Diyalog Tuzağı
Protestanlaştırmaya destek verenler
- Ayrıntılar
- Kategori: Diyalog Tuzağı
- Gösterim: 3707
PROTESTANLAŞTIRMAYA DESTEK VERENLER
Önce şunu ifade edeyim, Ehli sünnet inancına sahip İslam âlimlerinin dışında kalan bütün Müslüman aydınlar bilerek veya bilmeyerek; az veya çok bu sinsi faaliyetine destek vermişler ve vermektedirler.
İslam dünyasında protestanlaştırma hareketlerine ilk destek, Muhammed Abduh, Cemalettin Efgani, Mercani, Musa Carullah... gibi reformistlerden geldi. İslamın yeniden yorumlanması fikrini ortaya atarak protestanlaştırmaya öncülük ettiler. (Ülkemizdeki, günümüz Refomcularını, Luther’lerini herkes bildiği için bunların isimlerini zikretmeği luzumsuz görüyorum. Arife tarif gerekmez.)
Kulvarları farklı da olsa, Hasan el Benna, Seyyit Kutup, Mevdudi, Raşit el Gannuşi, Hasan Turabi, Malik bin Nebi, Muhammed İkbal, Hamidullah gibi kimselerin ortaya attıkları “Kur’an’a” dönüş hareketi de Protestanlaşmaya katkı sağladı. Ayrıca, isyancı terörist faaliyetleri ile insanları islamiyetten soğuttular, ürküttüler.
Türk dünyasında; Türkçülüğü, Turancılığı esas alan, Yusuf Akçura, Gaspralı İsmail, Ziya Gökalp gibi “Türk Yurdu” mecmuası etrafında toplanan aydınların faaliyetleri de, İslamın Protestanlaştırılması hareketinin ekmeğine yağ sürdü. Çünkü bunlar da Hıristiyanlık gibi, İslamın da değişime ayak uydurmasını, reformu savundular.
İçeride ise, protestanlaştırma çalışmalarına ilk ciddi destek, 10 Haziran 1928 tarihinde, İlahiyatçıların yayınladığı beyanname ile geldi. Köprülü Fuâd, Şerâfeddin (Yaltkaya), İzmirli İsmail Hakkı, İ. Hakkı (Baltacıoğlu), Halil Halid, Halil Nimetullah, Arapkirli Hüseyin Avni, Hilmi Ömer, Yusuf Ziya (Yörükan) ve Mehmed Ali Aynî’nin imzaladığı, İbadeti zamana uydurmak ve İslamiyeti ıslah projesi adı ile yayınlanan bu beyanname protestanlaştırma hareketine açık bir destekti.
Bu beyanname ile ibadetlerin biçiminde ve dilinde reform yapılarak; camilere müzik âletleri konulmasını, hutbeleri filozofların okumasını, ibâdetlerin ana dille yapılması isteniyordu.
İzmirli İsmail Hakkı’nın şu ifadeleri Protestanlığın kurucusu Luther’in düşüncelerinden farklı değildi: “ Hayır ve sevap, insana has olan kanuna itaat ve hayırlı ameldir. Kalbimizin, Allah ve insan sevgisi ile dolu olması, üzerimize vacip olan vazifeleri yapmakta ve cenab-ı Hakkın hayırlı amel irade etmesi için gereken vazifeleri yerine getirmekte irademizin bulunması namazın kendisidir... İbadetler bir takım vesilelerden ibarettir. İnsana, kendine has iradesi ile ibadet ve din lazımdır...Bu İbadetler kalpleri temizlemeye vesiledir. Bizzat istenen maksatlar değildir... Akıl asıl, din ona dayanır. (İslam Dini ve Tabii Din, 42-63)
Dikkat ederseniz, İzmirli de, Luther gibi ibadetlere önem vermiyor, aklı esas alarak vahye inanmıyor. Halbuki din vahye dayanır, akla dayanmaz.
“Dinlerarası diyalog” da Protestanlaştırma projesi kapsamındadır. Diyalog faaliyetinde bulunanların niyeti ne olursa olsun, hatta iyi niyetle bile yapılması bu neticeyi değiştirmez. Zaten Vatikan maksadını saklamıyor, açıkça ifade ediyor. Nitekim, Papa 2. Jean Paul da, Sen Pietro Kilisesinde, 25. 6. 2000 günü pazar ayininde, “Kilise ile diğer dinler arasındaki diyaloga evet. Ama aynı zamanda tek kurtarıcının İsa olduğunu ilan etmek gerekiyor’’ diyerek diyalog sonunda nerede birleşileceğinin adresini de vermiş oluyor.
Batı diyalog çalışmasını bu maksatla başlattı. Böyle bir diyalogtan, zarardan, yıkımdan başka ne beklenir?
Diyanetin “Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantıları” da protestanların kararları ile örtüşüyor. İşte toplantıda ele alınan konulardan bazıları: Dîni metinleri okuma, anlama ve yorumlama; din ve sosyal değişme ile ilgili konular; tarihte ve günümüzde kadının toplumsal konumu ve rolü, ana dil ile ibadet, Kuran ve hadislerin anlaşılmasında, yorumlanmasında yöntem, Hz. Peygamberimizin dindeki konumu, Akıl vahiy ilişkisi vb. Luther’in yaptığı gibi hep, “Yeniden yorum” üzerine bina ediliyor. Sanki din yeni geldi, bugüne kadar hiç yaşanmadı!
Kimsenin kalbini okuyamadığımız için tabii ki, bütün bunların art niyetle mi iyi niyetle mi yapıldığını kesin olarak söylemek zor. Ancak, her olayda olduğu gibi burada da gelinen noktaya bakmak gerekir. İyi niyet her zaman iyi netice vermez. İyi niyetli olmak insanı vebalden kurtaramaz. Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Cehennem iyi niyetlilerle doludur. (Dinde Reform faaliyetleri hakkında geniş bilgi için, Hakikat Kitabevi’nin yayınladığı, “Faideli Bilgiler” kitabına müracaat edilebilir.)