Fıkıh Köşesi

HABERLERİ ÖĞRENMENİN VE YAYMANIN HÜKMÜ

Soru: "Türkiye'de gayr-imüslim olan (Yahudi, Hıristiyan vs) vatandaşların inançlarına saygı gösteren bazı medya patronları, şuurlu Müslümanları 'mürteci' veya 'köktendinci' suçlamalarıyla mahkum etmeye çalışmaktadırlar. (...) Son birkaç yıldır; Anadolu sermayesi ve İslami hassasiyeti olan insanların kurduğu vakıflar tehdit altındadır. Suallerim, fesada sebeb olan medyanın haberleriyle ilgilidir. (...) Televizyon haberlerini doğru kabul eden ve bu haberleri yayan insanların vebali var mıdır? İslam fıkhında; haberleri öğrenmenin ve yaymanın hükmü nedir?"

CEVAP: Hevalarını ilah edinen ve İslam fıkhına karşı savaş açan müstekbirler; insanları kendi batıl emellerine hizmet ettirebilmek için, ellerinden gelen gayreti sarfetmektedirler. Fakat bu yeni bir hadise değildir. Tarih boyunca; haramzade zenginler zümresinin, İslam'a karşı savaştığı sabittir. Kur'an-ı Kerim'de, "Biz hangi memlekete, gelecek tehlikeleri haber verici bir peygamber gönderdikse, mutlaka oranın mütrefleri (şımarık-haramzade zenginleri), 'Biz sizin getirdiğiniz şeyleri inkar ediciyiz' dediler. Ve 'Biz hem servet, hem evlad itibariyle daha güçlüyüz. Azaba uğratılacak da değiliz' dediler" (Sebe Suresi: 34-35) hükmü beyan buyurulmuş ve bu hakikat haber verilmiştir. Türkiye'de insanların haklarını hafife alan ve keyfi bir egemenlik peşinde koşan mütrefin zümresi, İslam ile savaşmaktadır. Bu tesbitten sonra, "İslam fıkhında; haberleri öğrenmenin ve yaymanın hükmü nedir?" sualinize geçebiliriz. Feteva-ı Hindiyye'de, "Bir kimsenin; içinde bulunduğu beldenin veya diğer beldelerin havadisini sormasında ve öğrenmesinde, muhtar olan kavle göre bir beis yoktur. Hülasa'da da böyledir"(1) hükmü kayıtlıdır. Bu fetva, kaynağı sabit olan ve adil kimselerden alınan haberlerle ilgilidir. Kaynağı bilinmeyen herhangi bir haberin yayılması caiz değildir. Bu keyfiyeti haiz olan haberlerin tahkik edilmesinde zaruret vardır. Tahkik imkanı mevcut değilse, sükut edilmesi gerekir. Resul-i Ekrem (sav)'in, "Her duyduğunu söylemesi, kişiye günah olarak kafi gelir"(2) buyurduğu ve mü'minleri uyardığı malumdur. Müslüman olduğunu söylediği halde, fısk-u fücurla meşgul olan kimselerden alınan haberleri yaymak da caiz değildir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.

(1) Şeyh Nizamüddin ve heyet- Feteva-ı Hindiyye-Beyrut: 1400, C: 5, Sh: 377.
(2) Sahih-i Müslim-İst: 1401, C: 1, Sh: 10, Hd.No: 5, K.Mukaddeme: 3

Günün Sözü

"Bir yere bir müsafir geldiği zaman rızkı ile gelir. Giderken onların günahlarının mağfireti ile ayrılır. (Hadîs-i Şerif—Muhtarul Ehâdis)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.