Ebced muhabbeti
- Ayrıntılar
- Kategori: Genel yazılar
- Gösterim: 2397
Tarih düşürmek ne demek? Bu soruya cevap verebilmek için önce ebced hesabından kısaca söz etmek gerekir. Çocukluğunda elifba öğrenmek için cami hocalarına gidenler, “ebced, hevvez, hutti” diye başlayan tekerlemeyi hatırlarlar. Bu tekerlemedeki anlamsız kelimeler, Arap alfabesinin farklı bir sıralanışıdır; ilk on harfe 1’den 10’a, sonraki dokuz harfe 20’den 100’e, üçüncü dokuz harfe de 200’den 1000’e, sayısal değerler izafe edilmiştir.
Mesela benim ismimin sayısal değeri şöyledir: b: 2, ş (şın): 300, i (ye): 10, r (rı): 200, toplam 512.
Bu basit açıklama, Ebced’in sadece mahiyeti hakkında bir fikir verebilir; eski kültürümüzü açacak anahtarlardan biri olan Ebced hesabı ve bu hesabın kullanıldığı tarih düşürme sanatı, kendine has incelikleri bulunan bir bilgi dalıdır. Merak edenler, Prof. Dr. İsmail Yakıt’ın Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanan Türk-İslâm Kültüründe Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme adlı kitabını -bu konuda yapılmış en kapsamlı araştırmadır- okumalıdırlar.
Sorbonne’da felsefe doktorası yapmış seçkin bir ilim adamı olan İsmail Yakıt hocanın bu önemli eseri, Türk kültürüyle ilgilenen herkesin elinin altında bulunmalıdır.
Ebced hesabı, özellikle Osmanlı Türklerince yaygın bir biçimde kullanılırdı; cami, medrese, kütüphane, çeşme, hastahane, kışla, şadırvan, çeşme, köprü ve mezar taşı kitabelerinin çoğunda ebced hesabıyla tarihler vardır. Diyelim ki, III. Ahmed Çeşmesi’nin “Aç besmeleyle iç suyu Han Ahmed’e eyle dua” şeklindeki meşhur tarih mısraını ve ebced hesabını biliyorsunuz; bu çeşmenin hangi tarihte yapıldığını birkaç dakikada bulabilirsiniz.
Yeri gelmişken bu kitabenin ilgi çekici hikâyesini anlatmak istiyorum: III. Ahmed Çeşmesi’nin tarih mısraı, bizzat padişah tarafından bulunmuştur: “Han Ahmed’e eyle dua aç besmeleyle iç suyu”. III. Ahmed, devrin şairlerine bu mısradan hareketle bir kaside yazmalarını emreder. Þairler hemen kaleme kâğıda sarılırlar, fakat “suyu”, yeterli kafiye bulmak bakımından son derece elverişsizdir. Seyyid Vehbi, problemi tarih mısraında basit bir takdim-tehir yaparak çözer: “Aç besmeleyle iç suyu Han Ahmed’e eyle dua”. “Dua”, istemediğiniz kadar kafiye bulabileceğiniz bir kelimedir. Nitekim Vehbi oturup üstâdâne bir tarih manzumesi yazar ve bu manzume bizzat padişahın hattıyla çeşmeye hâkkedilir.
Sadece kitabeler mi? Ölüm, doğum, evlenme, hatta sakal bırakma gibi insan hayatının önemli merhaleleri için de tarih düşürmek yaygın bir gelenekti. Bazı meraklılar, çocuklarının isimlerini bile ebced hesabıyla doğum tarihini veren kelimelerden seçerlerdi. Divanların çoğunda “Tarihler” bölümü vardır. Son derece zekice ve muzipçe düşürülmüş tarihlerin yanında, Sururî’nin Þeyh Galib’in ölümüne düşürdüğü “Geçdi Galib Dede candan yâhû” tarihi gibi, mücevher güzelliğinde olanlara da sık sık rastlanır.
İsmail Yakıt, “Kel Memiş gelmemişe döndü cihâna sad hayf” gibi nükteli tarihlere de bir bölüm ayırmış. Tarih düşürmedeki maharetiyle tanınan Sururî’nin nükteli tarihlerde de elin su dökecek şair yoktu. Nuh adında birinin ölümüne “Âh ömr-i Nûh’u tûfân-ı ecel kıldı tamâm” (1205) diye tarih düşürmüştü. Þerbetçi Emin’in ölümüne düşürdüğü tarihte de bu zatın mesleğine telmih vardı: “İçdi Þerbetçi Emin cür’a-i ke’s-i mevti” (1211).
Necmeddin Okyay merhumun 1936 yılında ölen Pire Mehmed adındaki bir dostu için düşürdüğü tarih de çok hoştur: “Zıpladı gitdi Pire âhirete”
Bir de, Hikmet adında bir şairin veba salgınında ölen Ömer Efendi için düşürdüğü tarihteki inceliğe dikkatinizi çekmek istiyorum: “Ömr-i Ömer Efendi’yi etdi vebâ hebâ” (1227).
Harf-rakam ilişkisinin kadim zamanlardan beri var olduğunu, mesela Romen rakamları dediğimiz rakamların aslında birer harf olduğunu unutmamak gerekir. Eski Yunan harflerinin de Fenike Yahut ve Arap alfabelerinde olduğu gibi sayısal karşılıkları vardı. Bu konularda da geniş bilgi edinmek isteyenler, Yakıt hocanın kitabına başvurabilirler. Ebced’in astroloji gibi gizli ilimlerle ve şifreleme sistemleriyle ilişkisi ayrı bir bahistir.
Cumhuriyet’ten sonra Abdülbaki Gölpınarlı, Necmeddin Okyay, Ali Nihad Tarlan, Ârif Nihat Asya, Mahir İz gibi üstadlar tarafından devam ettirilen tarih düşürme geleneği günümüzde de Uğur Derman, Mustafa Tahralı, İsmail Yakıt (Yakut) ve İskender Pala gibi, eski kültürümüzü çok iyi bilen isimler tarafından yaşatılmaktadır.
Gelelim hattat Ali Alparslan Hoca’nın vefatına düşürülen tarihlere. İsmail Yakıt Hoca şöyle yazmış:
Edebiyat tarihçisi, Hattat Ali Alparslan Hoca,
Çok Esmâ’lar yazıp kıldı ismini bu kubbede bâkî
Çıktı “yedi”ler şöyle yaz tarihini Yakut dediler:
Hatt-ı ta’likle çekdi son nefesinde bir Huve’l-Bâkî
2013-7=2006
Mustafa Aslan’ın düşürdüğü tarihlerden biri de şöyle:
“Ferâset” çıktı yazdım ben de tarih:
Ali Bey hattını nesh etti âhir
2747-741=2006
Muhabbetle efendim.
Beşir Ayvazoğlu
http://makale.turkcebilgi.com/