Hz. Muhammed (s.a.v.)'ın askeri kişiliği
- Ayrıntılar
- Kategori: Genel yazılar
- Gösterim: 3576
Hz. Muhammed(s.a.v.)'in örnek alınması gereken bir yönü de askeri kişiliği ve büyük komutanlık dehasıdır.O, Mekke'den Medine'ye hicretinden iki yıl sonra Bedir'de silah,mühimmat ve asker sayısı bakımından kendilerinden üç misli büyük olan Mekke'li müşrik ordusu ile karşılaşmış ve onları bozguna uğratmıştır.O'nun ilk nüvesini oluşturduğu islam orduları elli yıl gibi kısa bir süre içerisinde Atlas Okayanusu'ndan Çin Seddi'ne kadar geniş bir bölgeyi fethetmiştir.
O'nun kumandanı olduğu ordunun en bariz özelliklerinden biri nizam ve disiplin anlayışı ile ölümden korkmayan,'ölürsem Allah yolunda şehit,kalırsam gazi' anlayışına sahip olmasıdır.
Hz. Peygamber 27 sefere bizzat katılmış bunlardan sadece dokuzunda savaş yapılmıştır.Çeşitli sahabelerin komutasında gönderdiği birliklerin sayısı ise 38'dir.''1''
Hz. Peygamber askeri eğitimi teşvik ve himaye ederdi.Manevi gücün yanında maddi gücün de daima sağlam tutulmasını isteyen Hz. Muhammed (s.a.v.) ilk defa Taif muhasarasında mancınık kullanmıştı.''2''Hatta düşmandan daha güçlü ordular hazırlanması için Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur:'Onlara(düşmanlarınıza) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihat için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz.Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir,siz asla haksızlığa uğramazsınız' (el-Enfal,8/60). Buradaki 'kuvvet' ten maksat, kara, deniz ve hava unsurları olmak üzere, düşmanlara karşı mücadeleyi gerektiren her çeşit alandaki güçlenmeyi ifade etmektedir.
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Medine döneminde yaklaşık on yıl gibi kısa bir müddet içerisinde hükmettiği ülkenin alanı 1 milyon kilometrekareyi aşmış olmasına rağmen, O'nun yaptığı savaşlarda müslüman şehitlerin sayısı 150, düşman birliklerinden hayatını kaybedenlerin sayısı ise sadece 250 kişi kadardır.''3''Bu durum. O'nun yaptığı savaşlarda toprak kazanma ve sömürmenin amaçlanmadığını ve bu savaşların gerçekten rahmet, hidayet ve bugünün ifadesiyle 'barış' harekatları olduğunu gösterir.
Günümüzde esirlere karşı her türlü insanlık dışı işkenceler yapılırken, Hz. Muhammed(s.a.v.) Huneyn savaşı sonrasında ele geçirdiği 6000 esiri karşılıksız serbest bırakmıştır.İslam bilginleri İslam hukukunda devletler arası ilişkilerde sulhun esas olduğunu, savaşın ise zaruret olarak başvurulan geçici ve istisnai bir durum olduğunu belirtmişlerdir.''4''
Hz. Peygamber'in hangi hallerde savaş yapılacağına ve savaşta nasıl davranılacağına dair getirdiği esaslar hakkında Süleyman b. Büreyde'nin babasından naklettiği şu hadis bize geniş bilgi vermektedir: 'Resulullah ordunun veya seriyyenin başına komutan seçtiğinde ona Allah'tan korkmasını ve beraberindeki müslümanlara iyi davranmasını vasiyet ederek şöyle derdi: 'Allah yolunda, Allah'ın adıyla savaş.Allah'a küfredenlerle harp eyle.Savaşta ganimete hıyanet etmeyiniz, ahdi bozmayınız, ağız burunları kesmeyiniz, çocukları öldürmeyiniz. Müşriklerle karşılaştığın zaman onları üç şeye davet et, bunlardan hangisini kabul ederlerse onu kabul et ve onlardan elini çek. Onları İslam'a davet et. Müslüman olmayı kabul ederlerse, sen de kabul et ve savaşı bırak. Sonra onlara
kendi yerlerini bırakıp muhacirlerin yanına intikal etmelerini emret ve muhacirler için geçerli olan yükümlülüklerin onlar için de geçerli olacağını haber ver. Þayet kabul etmezlerse, müslüman Arap köylüler gibi olacaklarını, müslümanlar için geçerli olan Allah'ın hükümlerinin onlar için de geçerli olacağını, müslümanlarla beraber savaşmadıkça ganimetten faydalanamayacaklarını haber ver. Bunu da kabul etmezlerse cizye vermelerini iste. Eğer kabul ederlerse savaşma;şayet kabul etmezlerse, Allah'a sığın ve onlarla savaş.' ''5''
O, bu hadiste de görüldüğü gibi, savaşta haddi aşmamayı,zulüm ve işkence yapmamayı emreden bir rahmet peygamberidir. Savaşta sadece eli silah tutan düşmanı hedef göstermiş, çocukların ve kadınların öldürülmemesini, zulüm yapılmamasını, ölülerin burun ve kulaklarının kesilmemesini emretmiştir.''6''
Bu prensiplerin ışığında yetişen ilk halife Hz. Ebu Bekir de ordu komutanına şunları tavsiye etmiştir: 'Kadınları çocukları ve yaşlıları asla öldürmeyiniz, meyve veren ağaçları kesmeyiniz, mamureleri harap etmeyiniz, koyun ve deve sürülerini yeme maksadı dışında kesmeyiniz, hurma ağaçlarını yakmayınız. ganimete hıyanette bulunmayınız ve korkak olmayınız.' ''7''
Hz. Muhammed(s.a.v)'in bir komutan olarak en önemli özelliklerinden bazıları şunlardır: O'nun nefsine hakim olması, sabır ve sebat etmesi, sağlam bir iradeye sahip olması ve ileri görüşlülüğü, cesareti, temiz ve şerefli geçmişinin olması, üstün zekası ve başarılı bir siyaset uygulaması, savaş kurallarını bilmesi ve bunları iyi şekilde uygulaması, doğru ve çabuk karar verme gücüne sahip olması, askerleriyle
arasında karşılıklı sevgi bağının bulunması, askerlerinin psikolojik yönlerini ve ferdi kabiliyetlerini bilmesi ve nihayet her şeyin üzerinde güçlü bir şahsiyete ve sarsılmaz bir imana sahip olmasıdır.''8''
kaynaklar:
''1'' Muhammed Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaşları (trc. Salih Tuğ), İstanbul 1981, s. 21.
''2'' Kettani, et-Teratibü'l-idariyye (çev. Ahmet Özel), İstanbul 1991, II, 133-134
''3'' Hamidullah, a.g.e., s.22.
''4'' İslam'da harbin illet ve sebebinin küfür mü yoksa harp(düşmanların saldırısı) mı olduğu konusunda yapılan geniş tartışmalar için bk. Ahmet Özel, İslam Hukukunda
Ülke Kavramı, Darulislam-Darulharb, İstanbul 1991, s. 80-91.
''5'' Müslim, 'Cihad', 3; Ebu Davud, 'Cihad', 82; İbn Mace, 'Cihad', 38; Ahmed b. Hanbel, V, 352, 358
''6'' Buhari, 'Cihad', 148; Müslim, 'Cihad', 8; Ebu Davud, 'Cihad', 90; Darimi, 'Siyer',
5; Muvatta, 'Cihad', 8-9.
''7'' Muvatta, 'Cihad', 10.
''8'' Hz. Peygamber'in komutanlık özellikleri için bk. Ahmed Ratib Armüş, Kıyadetü'r-Resul (s.a.v), es-siyase ve'l-askeriyye, Beyrut 1409/1989; s. 151-182; Abdullah Reşid, İslam'da Ordu ve Komutan (çev. Enver Günenç-Seraceddin Emmre), İstanbul 1992, s. 282-311.