Mehtap Yâr'in Seccadesinde
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1110

Düşüncemin derinliklerinde açan mavi bir gül ısıtır yüreğimin semalarını. Güle düşen o nur aydınlatır dünyamı. Ateşsiz ve dumansız yangınlara salar; Ey öksüzlüğün emzirdiği can! Bu ne onulmaz hicran… Depreşen ruhumun depreminden geriye hüzün ve gözyaşı kalır. Ay semaya küsünce soluğu kesilir nefesimin. Kaybolduğum ummanlarda sığınacağım tek limanım; dalgalanan hayatın, hercai bakışlarında kaybolmayan gerçek; ey gövdesine sığındım sakla beni dalınla yaprağınla… Gül kokulu nefesinle sar sarmala…
Ey, iki cihan serveri, dayandığım erişilmez dağlardan daha yüce, başı arşa değen Yüce… Öksüzlüğümü seninle beslemek isterim. Yetimliğimi seninle sulamak... Muamma duygularımın dehlizlerini seninle aydınlatmak, esaretimin kelepçelerini seninle kırmak ve yine yeniden sana esir olmak...
Ey gönül iklimimde beşinci mevsimim; gözyaşımın damlalarında seni görürüm. Her damlada filizlenir sana olan sevgimin meyveleri. Elimden tutmanı beklediğim o günün kaygısı dağ gibi oturur yüreğime. Ağırlığında ezilirim. Karanlık bir güneş doğar günüme, üşürüm. Buhranlara dalan benliğimin gecesinde, tesellimin kucağında seninle ısınırım.
Ey geceye doğan güneş, ey karanlıkları perdeleyip kapatan; hicranlı gecelerimde sana ağlar, hüzünlerimi seninle sararım. Umudumun maviliğinde yalnızlığımı varoluşunla arkadaş ederken, teslimiyetin sessizliğinde, mavi aşkın büyüsüne kapılır; ruhumu seninle dinginliğe kavuşturmak için rahmetinle ıslanmak isterim. Yokuşları tırmanmanın zorluğundayken inişlerin keyfine vuslatla ermek, bilinmezlere olan yolculuğumda azık niyetine mucizenin emirlerine uymak, hayatın yollarını izinden takip etmek ne güzel…
Ey cihanın cümle zerrelerinin var oluş sebebi, Cebel-i Nur dile gelse anlatsa seni sessizce ve kimsesizce… Fırtınalardan kurtulmak için vakti gelmeden nasibimi senden aramak, sevincimde, kederimde, hüznümde adınla dalgalanıp coşmak, müjdelerin hasını senden almak isterim.
Dağlara kar darılınca haşmeti kaybolur derler zirvelerin. Ateşimi dondurup kar olmak isterim zirvelerinde.
Ey baharın rengine bürünen sevda, mavinin derinliği denizlerde beyaz köpüklerle kükrerken, yüreğim de sana sarınır. Hak yolunda seninle canından geçebilse şu gönlüm “cennet” der sevinir. Gökyüzünün bulutlarını yorgan yapar üstüne. Yıldızlar selamdadır hep sana gecenin mavisinde, mehtap Yâr’in secdesinde…
Ey, şafağımın müjdesi, Vuslat garibi gönlümün nasibi seni sevmek… Ateşi yutmuş gibi yanar yürek yangınım, çaresiz derde düşen çekermiş zor olsa da… Elem keder ve hasret acıtıyor ruhumu… Zamanın gerisine dönmek mümkün olsaydı da dudaklarındaki tebessümü görebilseydim keşke…
Sergül Vural - Berceste Dergisi