Göksancı’m

dlkagac_baharda aşk sakin esen rüzgâr gibi
doldurur kendini çığlıklara
aya düşer sancısı
gök yorgun
elim zaman
zamana vurulur.


dilimde bir şarkıdan nakarat tecessüsleri kalbime kor aşklar salarken bilemedim yangının rengine vefa kelebekleri konacağını. şimdi semenderi tutsak eden baldıran düşmüş zamanlara bir hüzün şulesi kondururken gece, aşktan söylemek lazım. Göksancı’m.

sana hicaptan akan sözleri kalbime değdirip dilimi lal eyleyen sevinmelerle seslenmek isterdim. ama gök kuşlarını salarken gurbete hüzünden muaf tutamadım kelimeleri. bir hüznü bin kuş taşırken kaçı acaba aşka gider bunların.


sana şimdi yollardan dem vurmayacağım. bir kelebeğin göğsüme konup beni hayallere daldırmasını anlatacağım. en makul sözlüsüne bir söz katarak şiirler katacağım her bir kıpırtısına. Göksancı’m. gökten yıldırımlar salan bulutlara bir şilep gibi akıyorum şimdi, gecenin deminde senli yanıma. uzandığım taraf benim bir tarafı bahar olan düşlerimdir.


şimdi düş kaylulesi, ikliminde pıtrak kanatlı güvercinler salarken deminle anın haline üç mum yakmak kadar hevesliyim. mümkündür… üstüne korkarım rüyaların. kayboldu diye kuyularda bir yusuf’a bin hükümdarlık adarım.

ne de çok büyür içimde sesin. şiir olur söylenir dilimde, geceleri uzadıkça yollarda kaldırım taşlarına merhameti dillendirdiğin şarkılarla arşınlarım. Göksancı’m dilimde üç hece barındırdım. ibreler gece yarısına vurunca son sür’at atıldım uykusuzluğuna. bu gece bizimse yağmurları dileyelim sonbahar akşamında.


daha yaprak düşmeden Göksancı’m toplayalım sevimli düşleri. hüzün değen anlara katık olsun diye beklettiğimiz özlemleri kuşlara söyletelim. bir pencere kenarı serinliğinde an’a değen meşaleler yakalım gözlerimizle; sen şehrin kaldırımlarına, ben dağlara… aydınlansın gecede ay. gökte yıldız... göz kırparken ötelerden iki hece. bildirsin bize güzelliği.


güzel, sestir içimin nehirlerinden coşup, coşup da kuduran ummanlara bedel. güzel, sancımdır gök. bakarken dipsiz maviliğine daldığım renk nem duymaz kalbimde. doyururum açlığıma dokunan girdapları. hasret zabıtlı işaretler gözlerimde ferleşirken sürmelerim gecenin gözlerini.ve sen Göksancı’m.sen. aklımın düzünde ardılladığım korkularımı yakarken dudaklarında sevinç basılı resimlerimi yayar göğe kuşlar.

kuşlar zaten buradaydı.
merhamet salınırken alınlarına şehirlerin
mahyaları tutuşturan kibritin ucuna
dokunaklı bir sevdadır yazılan.

damarımda kan izlenir Göksancı’m. kanımın gittiği yolun akıbeti serin olsun. dilediğim duam gibi kalbimden pası silen terennümler canlanırken gök burada, gözümün ucunda derinleşip daldırandır hayallere. neme lazım hayaller isimleri sözlerken sayfalara; bir inde, iki denizde, üç gökte. canlanır mahir telaşına adadığım terennümler.

Göksancı’m. söz değerinde mihenge vurulan ezber sana yükselim bulutlarında bir dolu yağmur armağanlaşır. rahvan adımlarla göğü arşınlayınca kuşlar düşleri gerçekliğe bulaştırır.

bilal can

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.