Bizim baharımız toprak kokardı

13bh2_1237933694Kış, kirli beyaz elbisesini toplayarak, kirlendiği sokaktan, kuşattığı şehirden ve istila ettiği dağlardan çekildi. Sadece, soğuk nefesinden seher yelinde bir serinlik kaldı. Değil mi ki kış şehirde zaten davetsiz bir misafir gibiydi.

Apartmanlarda adeta mahpus olan çocuklar henüz uyumamışlarsa, gece yağan kar’ı pencere kenarından sokak lambasının loş ışığında daraltılmış bir muhayyile ile seyredip, akabinde beyaz rüyalara yatıyor ve sabah kartopu oynamak için sokağa çıktığında ise o hayalin ‘belediye kepçesiyle’ süpürüldüğüne şahit oluyordu… Zordu şehirde çocuk olmak…

Gözleri yoran beton binaların zevksizliğinde mevsimin rengi soluktu. Kış garipti şehirde; kar en çok dağlara yakışıyordu. Belki yalnız bunun için, en son oradan veda ediyordu; en önce oraya geldiği gibi. Şehir eşyanın insana tahakküm ettiği, insanın bir istatistikî veri mesabesinde algılandığı mekândı artık! Binalar, yollar ve uğultu… Şehrin girişinde bir tabelada tanımlanır insanlar: nüfus… Yani rakam! Göze ve kulağa artık saf bir güzellik sunmayan şehirde kar eğlenir mi? Kadim insanlar şehri munisleştirmiş, eşyaya tesir etmiş ve şehri yaşanılır kılmışlar; mekânın şerefini mukimden bilmişler. Modern zamanların şehirlerinde ise insan, eşyayı tamamlayan bir unsur! Biz kimden bilelim bu ruhsuzluğu; nerde giderelim bu susuzluğu?

Bizim baharlarımız toprak kokardı. Bu manada yakın zamana kadar şehir, kasaba, köy fark etmezken; şimdi bunu anlamak artık köyde yaşıyor olmakla mümkün. Biz baharı havaların ısınmasından, çimenlerin yeşermesinden, çiçeklerin açmasından, kuşların uçmasından, günlerin uzamasından bilmezdik sadece. Bu her yerde böyle olurdu. Bahar inşa, bahar diriliş demekti ve bahar bir toprak kokusuydu köyde.

Kış beyaz örtüsünü toplayıp çekilince; nisan yağmurlarıyla uyanan toprak imecelerle kazılıp günle buluşunca; börtü-böcek, yaprak-çiçek aşikâr olunca baharı anlardık. Ekim zamanı, dikim zamanı, tohumun toprakla buluşma an’ıydı bahar.

Şimdi neredeyse köylerde bile kalmayan bu doğuşu, dirilişi şehir çocukları nasıl anlasın? Televizyon, bilgisayar, cep telefonu… Bu sahte dünyada hangi bahar çiçeklenir,  hangi dirilişin tohumu çimlenir? Sahi: dünyanın bir baharı var mı artık?  Bütün mevsimler birbirine benziyor; fotoğraf gibi cansız, resim gibi ruhsuz!

Dünya hayatı da ömrün baharı olabilir! Bu, ömürden ne anladığımıza bağlı… Kimi hayatını nadasa bırakıyor, kimi ise meyveye duruyor. Başka ve hakiki bir dünyanın eşiğinde uyanınca anlayacağız: bizim baharımız toprak mı kokardı yoksa yok muydu?

Ve insan gençlik baharında bir diriliş hamlesinin, toprağa düşen tohum gibi, farkında ve çilesinde midir; yoksa ‘ekran koruyucu’ karşısında hala kış uykusunda mı?
Evet! Bizim baharımız toprak kokardı…
Ya sizin baharınız!

İSA YAR

*Yakamoz dergisi. 2. sayı/2006
Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.