yunus suresi 97. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109


وَلَوْ جَاءتْهُمْ كُلُّ آيَةٍ حَتَّى يَرَوُاْ الْعَذَابَ الأَلِيمَ

Ve lev câethum kullu âyetin hattâ yerevûl azâbel elîm(elîme).


ve lev câet-hum: ve onlara gelse bile
kullu: hepsi, bütün
âyetin: âyet
hattâ: hatta, oluncaya kadar
yerevû: görürler
el azâbe el elîme: elîm azap


Hasan Basri Çantay
(96-97) Üzerlerine Rabbinin kesilmesi hak olmuş bulunanlar (yok mu?) onlar, velev kendilerine her (hangi bir) âyet gelmiş olsun, acıklı bir azâb görecekleri (zamâ) na kadar îman etmezler.

Ömer Nasuhi Bilmen
Velev ki, onlara her âyet gelsin. Pek acıklı azabı görünceye kadar (küfürlerinde devam ederler).

Elmalılı Hamdi Yazır
Velevse kendilerine her âyet gelmiş olsun, tâ o elîm azâbı görecekleri âna kadar

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
(evet imana gelmezler) -kendilerine her türlü mucize gelse bile- o acı azabı görecekleri ana kadar.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Onlara bütün mucizeler hep birden gelse, yine de o acıklı azabı görünceye kadar inanmazlar.

Diyanet İşleri (eski)
(96-97) Doğrusu Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, can yakıcı azabı görene kadar kendilerine her türlü belge gelse bile inanmazlar.

Diyanet İşleri
(96-97) Şüphesiz, haklarında Rabbinin sözü (hükmü) gerçekleşmiş olanlar, kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar inanmazlar.

Diyanet Vakfi
(96-97) Gerçekten haklarında Rabbinin sözü (hükmü) sabit olanlar, kendilerine (istedikleri) bütün mucizeler gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır.

Celal Yıldırım
(96-97) Onlar ki haklarında Rabbin sözü gerçekleşti, kendilerine her türlü âyet (belge ve mu'cize) de gelse, elem verici azabı görmedikçe (emin olunuz ki) inanmazlar .

Suat Yıldırım
(96-97) (Kâfir olarak ölüp cehenneme gideceklerine dair) haklarında Rabbinin hükmü kesinleşmiş olanlar, her türlü mûcize de önlerine gelse, gayet acı azabı görmedikçe iman etmezler.

Ali Fikri Yavuz
Onlara bütün mûcizeler gelse bile; tâ acıklı azabı görecekleri ana kadar...

İbni Kesir
Onlara her türlü ayet gelse bile elem verici azabı görünceye kadar.

Abdulbaki Gölpınarlı
Kendilerine her çeşit deliller, mucizeler gösterilse de elemli azâbı görmedikçe.

Adem Uğur
Kendilerine (istedikleri) bütün mucizeler gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır.

Ali Bulaç
Onlara her ayet getirilse bile.. Acı azabı görünceye kadar.

Bekir Sadak
(96-97) Dogrusu Rabbinin soz verdigi azabi hak edenler, can yakici azabi gorene kadar kendilerine her turlu belge gelse bile inanmazlar.

Fizilal-il Kuran
Onlara bütün uyarıcı mesajlar gelse bile. Ancak acıklı azabı görünce iman ederler.

Gültekin Onan
Onlara her ayet getirilse bile... Acı azabı görünceye kadar.

Muhammed Esed
Kendilerine her türlü kanıtlayıcı belge gelse bile, ta ki (öte dünyada kendilerini bekleyen) o çok can yakıcı azabı gözleriyle görünceye kadar...

Şaban Piriş
Can yakıcı azabı görene kadar, kendilerine her türlü belge gelse bile...

Tefhim-ul Kuran
Onlara her ayet getirilse bile.. Acıklı azabı görünceye kadar.

Ümit Şimşek
Onlara her türlü âyet gelecek olsa bile, o acı azabı görmedikçe sana inanmazlar.

Süleyman Ateş
Onlara bütün âyetler gelmiş olsa bile, acı azâbı görünceye kadar (inanmazlar).

Yaşar Nuri Öztürk
Tüm ayetler onlara gelse bile. Ta, o korkunç azabı görünceye kadar...

Edip Yüksel
Onlara her çeşit mucize gelse bile, acı azabı görünceye kadar (inanmazlar).