Karizma

Çok seçenekli günümüz dünyası insanlara en çok özel ve farklı olmayı dayatıyor kuşkusuz. Karizma bu yüzden modern insanın en çok kullandığı sözcüklerden biri. Dilimizde 'etkileyicilik' anlamında kullanılan bu sözcüğün kökenine bakıldığında çok daha derin bir anlayışla karşılaşmak mümkün.
Karizma Latince kökenli bir sözcük ve 'kutsal armağan' anlamına geliyor. Peki, kökeninde doğuştan kazanılan bir yetenek olduğu vurgulanan karizma sonradan kazanılabilir mi? Son günlerde yapılan araştırmalar bunun mümkün olduğunu söylüyor.

Bu konuda yapılan en kapsamlı araştırmalardan biri Joseph Roach'un geçtiğimiz yıl Michigan Üniversitesi Yayınları'ndan çıkan ve karizma kavramını irdeleyen kitabı 'It'. Roach'a göre karizma, çelişkili pek çok özelliğin bir araya gelmesinden oluşan bir durum. 'Karizma aslında birbirine tamamen zıt özelliklerin uyumlu birlikteliğinden oluşuyor' diyor Roach ve ekliyor:

'Güç ve hassasiyet, masumiyet ve deneyim, benzersizlik ve tipik olma gibi.Çünkü çelişkiler nedeniyle kişiler karizmatik isimleri hem kendilerinden biri olarak görürken hem de yüceltebiliyorlar. Roach'a göre bunun en önemli nedeni insanların idollerine hayran olmayı sevdikleri kadar onlara kızmayı da istemesi. '

İnsanlar idollerini hem yerle bir edebilmek hem de yüceltmek istiyor. Bu yüzden de onları seçerken en çok yaşamlarındaki zıtlıklara dikkat ediyor. Hayran olduğumuz kişilerin kimseye benzememesini ama aynı zamanda bizden biri olmasını istiyoruz' diyor.

Roach'a göre Barack Obama'nın karizması da bu zıtlıklardan ortaya çıkıyor. Obama siyah bir babayla beyaz bir annenin çocuğu. Hawaii'de doğmuş yani yerel bir kökeni var ama Chicago gibi büyük bir şehirde büyümüş.

Hıristiyan olmayı seçmiş ama biri Müslüman kökene sahip bir anne-babanın çocuğu. Bu özellikleri Obama'yla insanlar arasında hem bir mesafe hem de yakınlık oluşturuyor. 'O içten ve bizden biriymiş gibi görünüyor' diyor Roach, 'Ama aynı zamanda farklı olmaktan da kaçınmıyor. Yoksa başkanlık seçimlerine Barack Hussein Obama gibi bir isimle katılmayı hayal bile etmezdi.'

Karizma ile ilgili çalışmalar yapan bir başka isim de California'dan Ronald Riggio. Riggio, karizma üzerine çalışırken diğer araştırmacılardan farklı bir yöntem izliyor ve onu bileşenlerine ayırıyor. Riggio'nun üzerinde durduğu nokta ise karizmanın bir tür iletişim biçimi olup olmadığı konusu. Riggio karizmayı üç bölüme ayırıyor: Etkileyicilik, kontrol ve hitabet yeteneği. Bu da karizmanın sonradan geliştirilebilir bir durum olduğunu gösteriyor.

John Neffinger da karizmanın öğrenilebilecek bir şey olduğunu savunan isimlerden. Ona göre karizmatik olmanın formülü 'güç + samimiyet'. Neffinger bu konuda Amerika'nın en tanımış isimlerinden biri olan Oprah Winfrey'i örnek veriyor: 'Winfrey izleyicileriyle kendi dertlerini ve sıkıntılarını paylaşacak kadar samimi ve sıcak.

Ama aynı zamanda tüm sıkıntılara rağmen ayakta durabilecek ve kitleleri yönlendirecek kadar güçlü.' Sonuç olarak bilim karizmanın doğuştan kazanılan bir yetenek olduğunu ama sonradan da edinilebileceğini kanıtlamış durumda. Yani karizmanın doğuştan kazanılanı makbul ama sonradan geliştirmek de mümkün.

Derleyen: Özlem Köyoğlu

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.