Mikrop İçiyoruz!
- Ayrıntılar
- Kategori: Yiyecek ve içecek
- Gösterim: 2029
Annemden en çok duyduğum söz "elini ağzına sokma" desem yalan olmaz.Ben sokmaya devam ettikçe elime yediğim şaplaklar bir miktar caydırıcı oluyordu.
Pazardan alıp geldiğimiz meyveleri yıkamadan yemiyoruz. Evet tamam, arada bir kaçamak yapıp bir iki tane ağzımıza atıyoruz ama mikroplu, pis olabileceği kaygısı ile asla çocuklarımıza yıkanmamış haliyle vermiyoruz. Hatta sık sık temizlediğimiz evimizde yere düşen çatalı bıçağı masaya koymak yerine değiştiriyoruz.
Peki taşıdıkları mikroplar nedeniyle bizi hasta edecek korkusu ile elimizi ağzımıza sürmez, meyveleri yıkamadan yemezken neden raftan aldığımız kutu içeceği ağzımıza hiç düşünmeden dayayıp içiyoruz? Kutu içeceklerin nerelerde ne şartlarda saklanıldıklarını biliyor muyuz? Üzerlerinde kedilerin uyuyup uyumadıklarını? Belki üzerine sakıncalı bir madde döküldü? Kim biliyor? Kimse…
Geçtiğimiz yıl GATA’da bir araştırma yapılmış. Ankara’nın çeşitli yerlerinden alınan kutu içeceklerde mikrobiyolojik araştırmalar yapılmış. Sonuç mu? Tabi ki tahmin ettiğimiz gibi. Hastalık yapıcı birçok mikroba rastlanılmış. Biliyoruz ki mikroplar peçete ile mendille silinince gitmiyor. Sabunlu su ile iyice yıkamak bir çözüm. Ama sokaklarda bunu yapmak pek mümkün değil.
Peki ne yapılmalı? Küçük bir araştırmayla bazı ülkelerin bu tip ürünlerin ağzına karton bir kapak yapılması şartı koyduğunu öğrendim. Ülkemizde de bu iş için bir organizasyon kurulduğunu, bu kapağın ürünlere takılması için "kutu içecekler için hijyen" sloganıyla kampanyalar düzenlediklerini de bu vesile ile öğrendim.
Günümüzde antibakteriyel buzdolapları yapılırken, bu kadar yaygın bir ürünün mikrop saçmasına müsade edilmesi gerçekten şaşırtıcı. Siz siz olun marketten aldığınız ürünleri yıkamadan dolabınıza koymayın. Elbette biraz mikrobun insana zarardan çok bağışıklık açısından yararı vardır. Ama doğrudan ağzınıza sürdüklerinize dikkat etmekten zarar gelmez.
Devletşah Özcan
