Bir Aşk Hikayesi...

Geceleri balkonda ışığın etrafını alan pervane böceklerini fark etmiş miydik hiç?

Ya onların aşk uğruna yaşadıklarını bilir miyiz? Yani pervanenin mum ışığıyla yaşadığı aşkın hikayesini…

Aşk bir farkına varış, bir idrak seviyesidir…
‘Aşk odu önce ma’şuka, andan âşıka düşer.’ derler, malum. Yani aşk ateşi önce sevilene ondan sonra sevene düşer. Önce sevilende bir ateş yanmalı ki pervane onun etrafında dönsün, pervane o ateşi görsün, sonra aşkının farkına varsın…

Devamını oku: Bir Aşk Hikayesi...

Andım adını dindi hicranım

Selam sana ey sevgili… Andım adını hicranım dindi. Mekan edindim hicret şehrini, arzumanım kesildi. Gayreti yetişti vasfının kalbim en içinden delindi. Yalın kıskançlıkları bıraktım kapısında evinin. İfratları bırakıp geldim esrarına ermek için muhabbetinin…
 
 Selam sana ey  nebi… Andım adını ilhamın yetti. Sonu gelmedi hecelerin… Ki, o hecelere şemail-i şerifin erdi. Andıkça adını açıldı goncası gülün…

Devamını oku: Andım adını dindi hicranım

Nargüzeli

Birtanemdin... Gelirdin... Bakardım çoğalmışsın; sanki senin içinden bir tane daha sen çıkmış. Sonra bir tane daha ve sonra bin tane daha...
Ve bakardım ki şu yanımda sen ve bu yanımda sen ve her yanımda sen...
Sanki dünya, sadece senlerle ve ben ile dolmuş;
..nar güzelim!
*

Devamını oku: Nargüzeli

Aşkın Halleri

Hep tek kişiliktir... Malzemesi kalp ve ruhtur... Akıl karıştırılmaz. Her tarifin içindeki sırrı çözün. Sonra
istidadınızın tarzına göre ve kendinizi unutana kadar kor ateşte pişirin...
Servis edilmez...
Nasibi olan gelir sofraya kurulur...
***
1
Önce umursamadılar... Hatta görmediler bile.
Halbuki aşktım, ateştim...

Devamını oku: Aşkın Halleri

Ben Nokta

Ebedî bir aşkla çoğalan ezelî bir noktayım ben… Hâmelerden süzülüp kağıda akıyorum damla damla… Ben, katrelerle alevlenen bir okyanustum yurdumda… Birim, tekim; ancak her yerdeyim. Hallac’ın kanıyla dinen Dicle’den geliyor suyum, mürekkebim… Esâmemi anlatsam âhh, sayfa sayfa... Ebedî bir aşkla çoğalan ezelî bir noktayım ben... Sadece nokta…

Ben bir hattatın rahlesinde âlem ve yâresinde ademim... Benimle nefes aldı Elif, benimle can buldu Mim. Lam benden aldı kıvrımını, benimle dile geldi Cim… Cisimlere isim verdi küçücük mevcudiyetim. Ben nokta… Nokta kadar olamayan bu dünyada, Elifbânın başlangıcı ve sonuyum.

Devamını oku: Ben Nokta

Her şey sen olsun şu dünyada

Her şey sen olsun şu dünyada ve olmasın sen olmayan dünya da...

Sevgili!..

Aşkın şiirini yazmak isterdim sana; sana aşkı şiir ile yazmak isterdim... Aşkı seninle tanımlamak ister, aşkı sende tanımak isterdim.
Ay ikiye bölündüğünde yanında olmak, Uhud'da dişini avcuma almak isterdim.

Devamını oku: Her şey sen olsun şu dünyada

Ah, susabilseydim!..

Biliyor musun; susabilseydin, uçabilirdin!..

Kim demiş bunu, ne zaman söylemiş bilmiyorum. Hatta bilmiyorum gerçekten söylenip söylenmemiş olduğunu bile. Ama biliyorum; susabilseydi insan, uçabilirdi... Veya şöyle diyelim: Uçabilen insan; susabilendi!..

Devamını oku: Ah, susabilseydim!..

Bu da insan eline göre pozisyon değiştiren klavye

Hem sanal, hem dokunmatik: Microsoft klavyelerin ergonomisi meşhurdur ama bu klavyeye çok farklı...

Microsoft'un donanım departmanı, yazılım departmanından daha çok övgü alıyor. Microsoft'un bugüne kadar tasarladığı klavye, fare, joystick gibi donanımlar hep büyük takdir topladı. Çünkü bu çevre birimler bilgisayar kullanımının en önemli parçası olan insan- bilgisayar etkileşimini sağlıyor. Bu etkileşimin rahat ve kolay olması çok önemli.

Devamını oku: Bu da insan eline göre pozisyon değiştiren klavye

Yaz Katip! Sessiz Se(v)dasız

Namahrem eller dolaşmakta düşlerimde, yazıma düşen her yazgı meçhul düşüncelerde...

 

//

 

Yasadışı sözler, kanundışı sevmeler; susma hakkına sahibim çok konuşuyormuş gibi, konuşma hakkına sahibim susmaya hacet varmış gibi...

 

Oysa ne güzel şeyler söylemişlerdi hayat hakkında...

Devamını oku: Yaz Katip! Sessiz Se(v)dasız

“-Ferhunde ne halt etti?”

Ramazanın son yazısı... Bu mübarek ayın her günü, gecesi ve saatinde söylenecek her sözü, okunacak her satırı, çekilecek her tespihi, edilecek her duası o kadar mühim ve kıymetli ki... İşte bu önemli zamanlar tükenirken ve söylenmesi lazım bunca söz varken; şu avuç içi kadar ve elbette gayet kıymetli köşemizde işlemek zorunda kaldığımız konu, gene televizyon...
*
Eğer hayatımızda televizyon olmasaydı, yetmişli yıllara bile razıydım!
Nefret boyutlarına yaklaştı bende artık şu televizyon ama bu iş hiçbir müptelalığa benzemiyor.

Devamını oku: “-Ferhunde ne halt etti?”

Bir akşam vakti çıktı geldi dost hayatıma...

Bir akşam vakti çıktı geldi Dost hayatıma. Ne kadar önceydi, kaç mevsim geçti üzerinden, zerre kadar önemi yok. Gelmesi gereken zamanda geldi. Bir akşam vaktiydi. Akşam dediysem lafın gelişi biraz da, yoksa ne ılık bir günbatımı sözünü ettiğim, ne geceye evrilen bir alacakaranlık. Zifiri, kararmış içim.
Vurmuşum dibe. Dip soğuk, dip sağır, dip yalnız, dip bir girdap çektikçe içine alan.

Devamını oku: Bir akşam vakti çıktı geldi dost hayatıma...

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.