Bir Aşk Hikayesi...
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1286
Geceleri balkonda ışığın etrafını alan pervane böceklerini fark etmiş miydik hiç?
Ya onların aşk uğruna yaşadıklarını bilir miyiz? Yani pervanenin mum ışığıyla yaşadığı aşkın hikayesini…
Aşk bir farkına varış, bir idrak seviyesidir…
‘Aşk odu önce ma’şuka, andan âşıka düşer.’ derler, malum. Yani aşk ateşi önce sevilene ondan sonra sevene düşer. Önce sevilende bir ateş yanmalı ki pervane onun etrafında dönsün, pervane o ateşi görsün, sonra aşkının farkına varsın…
Andım adını dindi hicranım
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1448
Selam sana ey sevgili… Andım adını hicranım dindi. Mekan edindim hicret şehrini, arzumanım kesildi. Gayreti yetişti vasfının kalbim en içinden delindi. Yalın kıskançlıkları bıraktım kapısında evinin. İfratları bırakıp geldim esrarına ermek için muhabbetinin…
Selam sana ey nebi… Andım adını ilhamın yetti. Sonu gelmedi hecelerin… Ki, o hecelere şemail-i şerifin erdi. Andıkça adını açıldı goncası gülün…
Nargüzeli
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1331
Birtanemdin... Gelirdin... Bakardım çoğalmışsın; sanki senin içinden bir tane daha sen çıkmış. Sonra bir tane daha ve sonra bin tane daha...
Ve bakardım ki şu yanımda sen ve bu yanımda sen ve her yanımda sen...
Sanki dünya, sadece senlerle ve ben ile dolmuş;
..nar güzelim!
*
Aşkın Halleri
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1777
Hep tek kişiliktir... Malzemesi kalp ve ruhtur... Akıl karıştırılmaz. Her tarifin içindeki sırrı çözün. Sonra
istidadınızın tarzına göre ve kendinizi unutana kadar kor ateşte pişirin...
Servis edilmez...
Nasibi olan gelir sofraya kurulur...
***
1
Önce umursamadılar... Hatta görmediler bile.
Halbuki aşktım, ateştim...
Ben Nokta
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1933
Ebedî bir aşkla çoğalan ezelî bir noktayım ben… Hâmelerden süzülüp kağıda akıyorum damla damla… Ben, katrelerle alevlenen bir okyanustum yurdumda… Birim, tekim; ancak her yerdeyim. Hallac’ın kanıyla dinen Dicle’den geliyor suyum, mürekkebim… Esâmemi anlatsam âhh, sayfa sayfa... Ebedî bir aşkla çoğalan ezelî bir noktayım ben... Sadece nokta…
Ben bir hattatın rahlesinde âlem ve yâresinde ademim... Benimle nefes aldı Elif, benimle can buldu Mim. Lam benden aldı kıvrımını, benimle dile geldi Cim… Cisimlere isim verdi küçücük mevcudiyetim. Ben nokta… Nokta kadar olamayan bu dünyada, Elifbânın başlangıcı ve sonuyum.
Her şey sen olsun şu dünyada
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1195
Her şey sen olsun şu dünyada ve olmasın sen olmayan dünya da...
Sevgili!..
Aşkın şiirini yazmak isterdim sana; sana aşkı şiir ile yazmak isterdim... Aşkı seninle tanımlamak ister, aşkı sende tanımak isterdim.
Ay ikiye bölündüğünde yanında olmak, Uhud'da dişini avcuma almak isterdim.
Ah, susabilseydim!..
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1262
Biliyor musun; susabilseydin, uçabilirdin!..
Kim demiş bunu, ne zaman söylemiş bilmiyorum. Hatta bilmiyorum gerçekten söylenip söylenmemiş olduğunu bile. Ama biliyorum; susabilseydi insan, uçabilirdi... Veya şöyle diyelim: Uçabilen insan; susabilendi!..
Bu da insan eline göre pozisyon değiştiren klavye
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1130
Hem sanal, hem dokunmatik: Microsoft klavyelerin ergonomisi meşhurdur ama bu klavyeye çok farklı...
Devamını oku: Bu da insan eline göre pozisyon değiştiren klavye
Yaz Katip! Sessiz Se(v)dasız
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1164
Namahrem eller dolaşmakta düşlerimde, yazıma düşen her yazgı meçhul düşüncelerde...
//
Yasadışı sözler, kanundışı sevmeler; susma hakkına sahibim çok konuşuyormuş gibi, konuşma hakkına sahibim susmaya hacet varmış gibi...
Oysa ne güzel şeyler söylemişlerdi hayat hakkında...
“-Ferhunde ne halt etti?”
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1535
Ramazanın son yazısı... Bu mübarek ayın her günü, gecesi ve saatinde söylenecek her sözü, okunacak her satırı, çekilecek her tespihi, edilecek her duası o kadar mühim ve kıymetli ki... İşte bu önemli zamanlar tükenirken ve söylenmesi lazım bunca söz varken; şu avuç içi kadar ve elbette gayet kıymetli köşemizde işlemek zorunda kaldığımız konu, gene televizyon...
*
Eğer hayatımızda televizyon olmasaydı, yetmişli yıllara bile razıydım!
Nefret boyutlarına yaklaştı bende artık şu televizyon ama bu iş hiçbir müptelalığa benzemiyor.
Bir akşam vakti çıktı geldi dost hayatıma...
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1959
Bir akşam vakti çıktı geldi Dost hayatıma. Ne kadar önceydi, kaç mevsim geçti üzerinden, zerre kadar önemi yok. Gelmesi gereken zamanda geldi. Bir akşam vaktiydi. Akşam dediysem lafın gelişi biraz da, yoksa ne ılık bir günbatımı sözünü ettiğim, ne geceye evrilen bir alacakaranlık. Zifiri, kararmış içim.
Vurmuşum dibe. Dip soğuk, dip sağır, dip yalnız, dip bir girdap çektikçe içine alan.