Hayatın süs kalemleri

Bir şeyler geldi aklıma ve masanın üzerindeki küçük defteri önüme çekip hemen kalemliğe uzandım.
Pek kullanmasam da hep gözümün önündeydi bu içi dolu kalemlik. Kim bilir ne kadar zaman sonra, işte şimdi, böyle ansızın zihnimde peyda olan satırları kaçmadan yakalamak için bu kalemlerden birine ihtiyaç duymuştum.
*
Mavi bir plastik kalemdi elime aldığım, ama kapağı açılmadı. Sıkışmış deyip çektim, büktüm olmadı.

Devamını oku: Hayatın süs kalemleri

Hep!..

Yağmur çiseliyor... Aklıma sen geldin!
Ve kuşlar cıvıldıyor kuytu dallarda. Aklıma sen geldin...
Kış rüzgârı, ürpertiyor. Aklıma sen geliyorsun. Sokaktaki kedi ıslanmadan karşıya geçmeye çalışırken, kanatlarından sesler çıkaran kumru havalanırken aklıma sen geliyorsun... Simitçi simitlerine torba geçirmiş, metronun makinisti kulağına çiçek takmış, kurstaki arkadaşlar sürpriz parti düzenlemiş; aklıma sen geliyorsun...
İçimde sıkıntı olsa... Annemi hatırlasam... Uykum gelse veya kaçsa, başım ağrısa, boynum tutulsa, omuzum çekse, yorulsam... Gülmek, şımarmak, şımartmak veya nazlanmak, nazlandırmak istesem hep aklıma sen geliyorsun.
Ve tatil günü okunacak, tatil gibi bir yazı yazmak istesem...

Devamını oku: Hep!..

Güz gazeli

Hazana dair söylenmedik hangi mısra, hangi nükte ve hangi cümle kalmıştır / söz biter lâkin söylenecek olan daima yarım kalmıştır.

Bakabildiği halde görmeyen için mevsimlerin raksında ne mânâ var / görebilenler için bir kıyıda daima delinmemiş bir inci, çıtlatılmadık bir nükte ve şehre muhtaç bir mazmun kalmıştır.

* * *

Ömrünce kaç kere çürümüş yaprakların kışkırtıcı râyihâsını koklayarak güz patikalarında güzerân etmişliğinin ne önemi var? / bir düşün ki zihnin, kalbin ve gözün niçin bir daha gelmeyeceğini sandığın son hazan mevsiminde kalmıştır?

Devamını oku: Güz gazeli

Kar taneleri...

Kar yağıyor; uçuşan, konan, yapışan, savrulan, yığılan, dökülen karlar. Nereye baksan kar, her taraf bembeyaz...
Yağarken anlaşılmıyor aslında; kar nedir, nasıldır, neye benzer, nasıl davranır? Ona bakmak lazım, görmek lazım, varlığını tanımak lazım.
Beyazdır, soğuktur, hafiftir, küçücük bir noktadır. Her kar tanesi bir kar tanesidir sadece; ama her tanesi, bir kar tanesidir!..
*
Hiçbir kar tanesi başkasına benzemiyor aslında, diğerlerinden farklı.

Devamını oku: Kar taneleri...

Yeniliğin Geleceği Dokunmatik Ekranlı Dizüstü Bilgisayar

Yeni Acer Aspire 5738PG serisi ile Tam Temas.

Bundan sadece birkaç yıl önce dokunmatik ekranlar genellikle bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz çağ dışı cihazlardı. O günden bu yana akıllı telefonlar, MP3 çalarlar gibi her gün kullandığımız cihazlarda giderek popüler olan bir özellik haline geldi. Devam etmekte olan teknolojik gelişmeler sayesinde, dokunmatik ekran fonksiyonları aracılığıyla cihazları elimizle hissederek kullanmak daha keyifli bir hale geldi.

Şimdi, Windows 7’nin piyasaya sunduğu çoklu dokunmatik ekran özellikleri ile kullanıcıların bilgisayarlarıyla etkileşim yönteminde gerçekleşecek bir devrimin eşiğindeyiz.

Devamını oku: Yeniliğin Geleceği Dokunmatik Ekranlı Dizüstü Bilgisayar

Dalda titreyen kalpler

Şekil verilse bile;
..kar da göğün gözyaşıdır!
.....
Çiçekleri solmuş ve yaprakları dökülmüş kara dallarının ucundaki kuru çırpılarıyla, göğün mavisine doğru uzanmıştı ağaç. Ama o gün bulutlar gökyüzünü kapatmıştı. Ve cıvıltılarını alıp kaçan kuşların ardından yağmur çiselemeye başlamıştı. Soğuktu o gece. Sanki gece titriyordu...

Devamını oku: Dalda titreyen kalpler

Seni Arıyorum !

Bismihi,
Allah’ım,
En sevgilim,
Seni arıyorum… Mevsim güze sarmış, zaman daralmış, bütün sevdiklerim gitmiş. Ben bütün yolları aşmış şimdi yokuşlardayım. Seherin serin rüzgârı üşütüyor ruhumu, ürperiyorum. Uzak sandığım yollar bir bir ayaklarımın altından geçmiş, yakalayamamışım zamanı, varamamışım senin dergâhına. Şimdi uzak dağlara kar yağıyordur, geçit vermez olmuştur bentler. Kirpiklerimin ucundan leyli renklere bağlanmışım, görmemişim senin ülkenden gelen ışıkları, zamanın içine düşmüşüm, kaybetmişim bütün iyi bildiklerimi.

Devamını oku: Seni Arıyorum !

Nezaket İnsaniyettendir!

“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.”

Hadis


Size de öyle gelmiyor mu; bunalmıyor musunuz hadiselerin tıklım tıklım arsızlığından? Şimdi zamanın nefesi daralıyor üzerimize serpilen kasvetten; soluk almakta zorlanıyor gibi insaniyetimiz.

Turna geçmez dağlarda kaybedilmiş umut patikalarımız ve sancılı gecelerin karanlığında yitirilmiş tebessümün son güzergâhı.

Ne iktisadi buhranlar, ne siyasi kirlenmeler, ne de fakr u zarurettir bizi bugün düşkün ve zelil kılan.

Devamını oku: Nezaket İnsaniyettendir!

O Sen miydin?

Zaman içinde yolculuk… Hayat biraz da bu değil mi?

 

         Yaşamak/yaş almak, doğumdan itibaren her insan için geçerli bir sürgit, kesintisiz, fasılasız bir yolculuk. Şüphesiz, bu yolculuğun merhaleleri var. Her merhale, beraberinde bir farkındalığa bizi ulaştırıyor ve idrakimiz derinleşiyorsa, yol haritamız ne olursa olsun yaşıyoruz yani yolun farkındayız demektir. Sıradan idrak sahipleri için, ‘geçilen yaş’, edinilen malumat ve kesp veya lütuf edilen dünyevî imkânlar tanımlar insanları. Sıradan yani sığ ve zahmetsiz düşünenler; kendisinden fikrî tekâmül beklenip de işin kolayına kaçanlar; herkes değil yani…

Devamını oku: O Sen miydin?

Yârım, yarım elmam...

Yeryüzü, sanki bir elma bahçesi...
Ve bütün ağaçlardaki elmaların hepsi ikişer parça halinde düşüyor hayatın içine...
Yani, bütüüün elmalar yarım!
*
Sonra da bu renk renk, boy boy, sayısız yarım elma; eşini, diğer yarısını aramaya başlıyor, hem de; “acele etmezsen aradığını başkası yiyecek” paniğiyle...
Kolay mı, yarımını bulmak? Kendi rengine, kendi şekline, kendi tadına en uygun olan yarım elmayı bulmak kolay mı?
Her yarım, yârım olur mu?

Devamını oku: Yârım, yarım elmam...

Kavrulmak, bir ateşte!

Ben seni sevdiğimde de böyleydi gözlerin: Kömür koru gibi parlak ve zehir gibi sıcak! Seni sevdiğim gün de titriyordum elini tuttuğumda ve ismimi senden duyduğumda...
Ben seni sevdiğimden beri annen ve annem, baban ve babam hep aynı insanlardı. Dokunduk birbirimize: Sizler de bizler de bir elin parmaklarına benzeyen birer aileydik. Sarılacaktık. Birer parmak gibi bir diğerinin arasına, karışacaktık...
*
Ben seni sevdiğimden çok önce doğmuştu annen, Karadeniz’in dağlarında.

Devamını oku: Kavrulmak, bir ateşte!

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.