Kırık Tesbih
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 2521
Hava sıcak ufuklar sarı ve zaman yuvarlanamayan koca bir kaya gibi!..
İki ayak şu yöne ve iki ayaksa bu yöne doğru toprakta izler bırakırken, karşılaşırlar...
Tesbihi cebinde, dudakları kıpırdayan derviş; başını kaldırıp, güneş tarafından gelen karaltıya bakar, kısılmış gözleriyle...
Ekmek veren eli kıran baba
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1268
Bağdat'ı kıtlık kırıp geçiriyordu. Herkesten önce de hamallar açlık çekiyordu. İçinde ekmek piştiği, sokağa kadar yayılan kokudan belli olan bir evin kapısından seslendi hamalın biri:
- Allah rızası için birazcık ekmek. Günlerdir lokma girmedi ağzımdan.
Tandırın başındaki kadın taze ekmekleri kızına uzattı. "Ver şu adama" dedi. Kızcağız ekmekleri güzelce katlayıp verdi aç hamala.
Hamalın sevincine sınır yoktu. Evine doğru hızlandı. Kim bilir kaç günlük açlığını giderecekti? Tam bu sırada karşıdan gelen birinin sert ikazı durdurdu onu:
Doğru sözün kerameti
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1673
TASAVVUF YOLUNUN belki de en büyük ismi Abdülkâdir Geylani, Hazar denizinin güneyindeki Geylan kasabasında yaşayan bir seyyidler ailesine mensuptu. Peygamber soyundan gelen başka birçok kişi gibi, o da daha çocukken, dinî ilimler tahsiline başlamıştı. Kendisi henüz gençliğe adımını yeni atmışken, annesi, vefat eden babasının mirasından onun payına düşen seksen altın lirayı ceketinin içine dikkatle dikerek, daha fazla dinî eğitim alması için onu Bağdat’a gönderdi.
Rum Kayserinin Kızı Delirmiş.
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 2091
İbrahim–i Havvâs hazretleri anlatıyor.
"Bir sene, hacca gitmeye niyet ederek yola çıktım. Ne zaman Kâbe–i şerif tarafına gitmek istedimse, gayri ihtiyarî ters istikamete doğru gidiyordum. Allah–ü Teâlâ'nın iradesi beni bu tarafa çekiyordu. En sonunda Bizans’a doğru gitmeye karar verdim. Þehre girdim. Yüksek bir köşk gördüm. Kapısı önün de, bir kısım insanlar toplanmıştı, içlerinden birine sordum:
–Niçin toplandınız?
–Rum Kayserinin kızı delirmiş, çâre bulmak için şehrin bütün doktorlarını buraya topladılar, dedi.
Bunda bir hikmet olsa gerek deyip içeri girdim. Odada Kayser'in kızı ile karşılaştım. Kayser'in kızı beni görünce:
–Ey İbrâhim–i Havvâs! Hoş geldin, dedi.
Kınanmaktan Korkmayanlar
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1958
Þeyhlerden biri (Ebu Tahir Haremî) bir gün eşeğe binmişti. Merkebin yuları müritlerinden birinin elindeydi. Böyle pazarda ilerlerken adamın biri: Bu şeyh zındıktır! diye bağırdı. Bu sözü işiten mürit üzüldü ve şeyhin dervişi olmanın gayreti ve şevki ile böyle bağıran adama taş atmaya teşebbüs etti. Derken, pazardaki herkes ne oluyor diye telaşa kapıldı. Ebu Tahir Haremî Hazretleri sıkıntıda kalan müridinin kulağına eğilerek dedi ki:
Pazartesiyi Beklerken
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1552
Bir salı günüydü.
‘Yoğun bir iş temposuyla geçen günün akşamında eve varmak ne güzel… Daha da güzeli elini yüzünü hoş kokulu sabunlarla yıkayıp, üstüne rahat ev kıyafetlerini geçirmek… Sonra şöyle güzelce televizyonun başına kurulup eline kumandayı almak..’
Oturduğu yerde sızlanmalarını dindirmek için ayaklarını yüksekçe bir yere kaldırıp uzandı. Yorgunluğu şimdi çok daha belirginleşmiş, külçe gibi üzerine çökmüştü. Oh! Tam şekerlemelik bir andı. Gözlerini yumdu, televizyonun sesini kıstı.
Fırında ölümü bekleyiş..
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1462
Hikmet, belediyeye ait ekmek fabrikasında çalışan bir isçiydi. İşine çok dikkat eder, vazifesini ihmal etmemeye çalışır, kazancının helal olmasını isterdi. Fabrikayı hemen her aksam en geç o terk ederdi. Belediyenin ekmeği biraz daha ucuz olduğu için halk çok bu ekmeğe çok rağbet ediyordu. Kocaman fırının içini ara sıra temizlemek gerekir, onu da genellikle Hikmet yapardı.
Ramazan bayramının son günüydü. Ertesi gün ekmek çıkarılacaktı. Hikmet, temizlik yapmak için fabrikaya gitti. İçeriye girip dış kapıyı kapattı. Işıkları yaktı ve fırının kapağını açıp içerisine girdi.
Daha Hayırlı Bir Eş
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 2966
Bir gün adamın biri geldi ve Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselama şöyle dedi:
–Ya Resûlallah! Tenimin siyahlığı ve yüzümün çirkinliği, cennete girmeme engel olur mu? Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
–Hayır! Nefsimi kudret elinde tutan Yüce Allah'a yemin ederim ki, Rabbine ve Resulünün getirdiklerine iman ettikçe, derinin rengi ve yüzünün çirkinliği cennete girmene engel değildir!
Efendimizin bu cevabı üzerine o kimse şunları anlattı.
Saadet Asrından | Bir bayram sabahı
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 2693
PEYGAMBER EFENDİMİZ, bir bayram günü, sokakta çocukların neşe içinde oynadığını gördü. Ancak içlerinden bir tanesi, yırtık ve eski elbiseler içinde idi. Diğer çocuklar gibi gülüp oynamıyor, bir kenarcıkta oturmuş ağlıyordu.
Peygamber Aleyhisselâm onun yanına gitti.
Avanak bir zalimi gördüm
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 2139
Bir gün Beyazidi Bestamî Kuddise Sirruhu Hazretlerine sormuslar:
"Efendi Hazretleri sizin piriniz kimdir?"
"Bir kocakari." Yanindakiler sasirmis, o da basindan geçen bir hâdiseyi anlatmis:
"Bir gün sevkin galebeleri ve tevhid içinde bulunuyordum. Öyle ki, bir kila dahi takatim kalmamisti, araya bir kil dahi giremezdi. Bu hâlde iken kendimi sahralara attim, yollara düstüm. Sahrada ilerlerken yaninda un dolu bir heybe bulunan bir kocakariya rastladim. Kocakari bana:
Param Bitince Ölümü İstedim
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1801

"Beni Davud–ı Tai Hazretlerinin yanına götür, kendisini ziyaret edeyim."
Bu maksatla kalkıp Davud–ı Tai hazretlerinin evine giderler, ancak içeri girmek için izin alamdılar. Gelenlere annesi şefaatçi olma ister:
–"Yol ver, içeri girsinler." Annesinin ricasına rağmen Davud–ı Tai hazretleri isteklerini geri çevirir ve:
–"Dünya ehli ve zalim kişilerle benim ne işim var?" dedi. Annesi:–"Sana emzirdiğim süt hakkı için ona müsaade et," dedi.