Tesettür başı örtmekten ibaret değildir

Kuralsızlık, ölçüsüzlük, kural tanımazlık ne kadar kötü bir şey... Kurallar insanlar içindir; insanların rahat ve huzuru içindir. Özgürlük için insanlar bu huzuru tepiyorlar. Halbuki tam bir özgürlük yoktur insan için. Tam özgürlük insanlarda değil hayvanlarda vardır.

Günümüz insanı hem inancından hem de serbest yaşayışından vazgeçmek istemiyor. Halbuki din, inanç bir kurallar manzumesinden ibarettir. Kişinin her istediğini yapması hem de inançlı kalması mümkün değildir. Çünkü inandığı gibi yaşamayan kimse, bir müddet sonra yaşadığı gibi inanmaya başlar.

Devamını oku: Tesettür başı örtmekten ibaret değildir

Sünnetin dinimizdeki yeri

"Kişinin koltuğuna kurulup benden hadîs nakletmesi ve 'Bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı var. Onda helâl olarak bulduğumuzu helâl sayar, haram olarak bulduğumuzu da haram sayarız.' demesi yakındır. Dikkat edin! Resûlullah'ın (hadîs-i şerîflerinde) haram kıldığı da Allah'ın (Kur'ân'da) haram kıldığı gibidir."

İmrân bin Husayn (r.a.) şefaate dâir hadîs-i şerîfi zikretti. Orada bulunanlardan bir kişi:

- Ya İmrân! Siz bizlere hadîs rivayet ediyorsunuz.

Devamını oku: Sünnetin dinimizdeki yeri

İnsanların hoşlanmadıkları üç şey...

Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden Ebûdderdâ hazretleri buyurdu ki: İnsanlar fakirlikten hoşlanmazlar, fakat ben onu severim. Onlar ölümden hoşlanmazlar, fakat ben onu severim. Onlar hastalanmaktan hoşlanmazlar, fakat ben hoşlanırım. Çünkü, Rabbime karşı alçak gönüllü olmak için fakirliği severim. Rabbime kavuşmaya olan arzûmdan dolayı ölümü severim. Günâhlarıma keffâret olduğu için de hastalığı severim.

Resûlullah s.a.v. efendimiz buyurdu ki:

Devamını oku: İnsanların hoşlanmadıkları üç şey...

Güler yüz ve tatlı dilin gücü!..

Al­la­hü teâ­lâ in­sa­nı eş­ref-i mah­luk ola­rak, ya­ni ya­ra­tıl­mış­la­rın en şe­ref­li­si ola­rak ya­rat­mış­tır. Di­ğer mah­luk­la­ra ver­me­di­ği pek çok üs­tün­lü­ğü in­san­la­ra ver­miş­tir.

Me­se­la, in­san dı­şın­da hiç­bir can­lı gü­le­mez, gü­lüm­se­ye­mez. Hay­van­lar aç­lık­la, acıy­la ba­ğı­ra­bi­lir­ler; an­cak yal­nız­ca in­san gü­le­bi­lir, te­bes­süm ede­bi­lir.
İn­san, Al­la­hü te­âlâ­nın bu ih­sa­nı­nı, ni­me­ti­ni huy edin­me­si, ya­ni her za­man gü­ler yüz­lü, te­bes­süm­lü ol­ma­sı ge­re­kir. Ha­dis-i şe­rif­te, “Hay­rı, iyi­li­ği, gü­zel yüz­lü­le­rin ya­nın­da ara­yı­nız!” bu­yu­rul­du.

Devamını oku: Güler yüz ve tatlı dilin gücü!..

Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür...

İbrahim bin Edhem hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Büyük âlimlerdendir. Onu tanımayan Müslümanların sayısı çok azdır.
Hangi devlette yaşarsa yaşasın, Müslümanların çoğunluğu onu tanır. Sever ve rahmetle yâd eder...

Yedi yüz yetmiş dokuz senesinde yani 1230 yıl önce vefat etmiş olmasına rağmen, hâlâ unutulmadı. Hikmetli ve güzel sözleri, örnek halleri insanların takdirini ve hayranlığını kazandı. Bu takdir ve hayranlık kıyamete kadar da devam edecektir.

Devamını oku: Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür...

Sevgili Peygamberimiz hakkında birkaç kelime...

Bugünkü makâlemizin hemen başında birazcık, kelâmların en güzeli olan, yüce Allah’ın kelâmı Kur’ân-ı kerîmde medhedilen, bütün insanlara ve cinnîlere Peygamber olarak seçilip gönderilen, Allahü teâlânın Habîbi, yaratılmış bütün insanların ve diğer mahlûkâtın her bakımdan en üstünü, en güzeli, en şereflisi, son ve en üstün Peygamber Muhammed aleyhisselâmdan âyet-i kerîmelerde nasıl bahsedildiğini ele alalım:

“Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik” [Enbiyâ, 107],

Devamını oku: Sevgili Peygamberimiz hakkında birkaç kelime...

“Mizah” kelimesinin manası

Ömer bin Abdülaziz hazretleri buyurdu ki: “Allah’tan korkun ve mizah yapmaktan kaçının. Mizah kin gütmeye ve kötülüğe sürükler! Kur’an-ı kerim ile konuşun ve Kur’an’ın gölgesinde oturun. Eğer Kur’an size ağır gelirse o zaman güzel bir konuşma yapın, güzel şeyler konuşun!”

Hazreti Ömer yanındakilere sordu: “Mizaha neden mizah denildiğini bilir misiniz?” “Hayır, bilmeyiz!” dediler. Hz. Ömer, “Çünkü o (mizah) sahibini haktan kaydırır. Onun için ona kaydırmak mânâsına gelen ‘mizah’ kelimesi ad olarak verilmiştir.”

Devamını oku: “Mizah” kelimesinin manası

Doğruluk, güzel ahlâkın özü

Hazreti Lokman Hakîm‘e sordular: - Güzel ahlakın özü nedir? - Doğru sözlü olmak, emaneti sahibine vermek ve kendisini ilgilendirmeyen şeylerle ilgilenmemek...

Doğru söylemek dinimizin emridir. Yalan söylemek, çok kötü bir huydur. Yalan, her dinde haramdı. Bütün peygamberler yalan üzerinde çok durmuşlardır. Peygamber efendimiz ümmetine bir nasihatinde şöyle buyurdu:

Devamını oku: Doğruluk, güzel ahlâkın özü

Siz Neye "Yaşamak" Diyorsunuz

Yaşamakta olduğumuz bir hayat var. Peki, adına gerçekten “yaşamak” diyebiliyor muyuz? Hayatı anlamlı yaşamaktır asıl olan, sahici ve yapmacıksız…

Su gibi duru olmalı niyetler, içimizde taşıdığımız, Yaradan’la aramızda köprü olan kalbi karartmadan, lekelemeden, nisyana düşürmeden yaşamaktır hayat.

Bugünün hakkını vererek, yarının endişesini taşımaktır, öteler adına. Sırata gelmeden sırattan geçmek ve her an kayıp gayyalara düşmenin endişesini taşıyarak, buram buram terlemektir yaşamak…

Devamını oku: Siz Neye "Yaşamak" Diyorsunuz

Mealcilik Sorgulaması

Muasır Müslümanların önünde Kur’an-ı Kerim’in anlamıyla muhataplık kurmanın başlıca iki yolu olduğunu söylemek mümkün. Biri İslamî ilimler okumaları, diğeri meal okumaları.

 [Sözün başında belirtmek gerekirse burada İslamî ilimler yerine tefsir de denebilir. Son tahlilde Tefsir İslamî ilimlerin muhtelif dallarından beslenir. Çok boyutlu anlamı hedeflediği için tefsir ilmi, salt dil bilgileri ve edebiyatın sunduğu imkânlarla yetinmez; Bunların yanında usul ilimlerinin öngördüğü yöntem esasında Sünnet’i ve Selef’in anlama tecrübesini kaynak alarak Kur’an-ı Kerim üzerinde tutarlı ve bütüncül bir manaya kavuşmayı planlar.]

Devamını oku: Mealcilik Sorgulaması

Kalu bela ne demektir?

Kaalû belâ, “evet dediler” mânâsına gelen dînî ıstılahlarımızdandır.

Yani Allâh Teâlâ’nın, kullarıyla ezelde yaptığı, kulların da bizzat şâhitlik ettikleri meclisteki İlâhî muâhede (sözleşme) hakkında kullanılan bir tâbirdir. Buna “Bezm-i ezel, Bezm-i elest, Belî ahdi” de denir. “Bezm” Farsça bir kelimedir ve sohbet, muhabbet, sevgi, dostluk meclisi mânâlarınadır. Cenâb-ı Hakk ruhları yarattığı zaman onlara, “Elestü bi Rabbiküm: (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)” diye sormuş ve bütün kullar da “Belâ: (Evet, sen bizim Rabbimizsin)” karşılığını vermişlerdir.

Kur’ân-ı Kerim’de, bu sözleşmenin, kıyâmet gününde insanların,

Devamını oku: Kalu bela ne demektir?

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.