إِذِ انبَعَثَ أَشْقَاهَا
İzin baase eşkâhâ.
| iz(i) | : olduğu zaman, olunca |
| inbaase | : işe girişti, ortaya atıldı |
| eşkâ-hâ | : onun en çok şâkî olanı |
(O kavmin) en şakıysi ayaklandığı zaman.
(11-12) Semûd kavmi azgınlığı sebebiyle (Peygamberlerini) tekzîp etmişti. Onların en şâkisi ayaklandığı zaman.
O en yaramazları fırladığı zaman
O en yaramazları fırladığı zaman,
En azgınları ileri atılınca,
(11-12) Semud milleti, içlerinden en azgını ileri atılınca, azgınlığı yüzünden peygamberleri yalanladı.
Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı.
(11-15) Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah'ın Resûlü onlara: «Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
En haydut bedbahtları ileri atılınca, (yalanlama daha da hız kazanmıştı).
Bir ara onların en azılı olanları öne atıldığında, bu yalanlamaları iyice şiddetlendi.
O vakit (Semûd kavminin) en azılısı, (bir mucize olarak kayadan çıkarılan Allah’ın devesini öldürmek için) fırlayınca;
En azgınları ileri tıldığında.
O zaman ki en bahtsızları atılmıştı da.
Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında,
En 'zorlu bedbahtları' ayaklandığında,
(11-12) Semud milleti, iclerinden en azgini ileri atilinca, azginligi yuzunden peygamberleri yalanladi.
İçinden azgını ileri atılınca
En 'zorlu bedbahtları' ayaklandığında,
içlerinden en onulmaz azgınları, (zulüm yapmak için) ileri atılırken,
En azgınları ileri atılmıştı.
En 'zorlu bedbahtları' ayaklandığında,
Hani onların en bedbahtı baş kaldırmıştı.
En haydutları ayaklandığı zaman,
En haydutları ortaya fırladığı zaman,
En azgınları ayaklanmıştı.