hud suresi 40. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123


حَتَّى إِذَا جَاء أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ قُلْنَا احْمِلْ فِيهَا مِن كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلاَّ مَن سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ وَمَنْ آمَنَ وَمَا آمَنَ مَعَهُ إِلاَّ قَلِيلٌ

Hattâ izâ câe emrunâ ve fâret tennûru kulnâhmil fîhâ min kullin zevceynisneyni ve ehleke illâ men sebeka aleyhil kavlu ve men âmen(âmene), ve mâ âmene meahû illâ kalîl(kalîlun).


hattâ: olunca, o zaman
izâ câe: geldiği zaman, gelince
emru-nâ: emrimiz
ve fâret tennûru: ve tennur kaynadı (feveran etti)
kulnâ: dedik
ıhmil: bindir, yükle
fî-hâ: onun içine, ona
min kullin: hepsinden, herşeyden, her cinsten
zevceynisneyni: iki unsurdan oluşan (bir dişi ve bir erkek) bir çift
ve ehle-ke: ve aileni, senin ehlini
illâ: ancak, dışında, ...den başka
men: kimse
sebeka: geçti
aleyhi el kavlu: onların üzerlerine söz, onlar hakkında söz
ve men: ve kimse
âmene: âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı, mülâki olmayı diledi)
ve mâ âmene: ve âmenû olmadı
mea-hu: onunla beraber
illâ: ...den başka
kalîlun: (çok) az


Hasan Basri Çantay
Nihayet emrimiz gelib de fırın kaynadığı zaman (Nuha) dedik ki: «Her birinden (her bir neviden erkek ve dişi) ikişer çift ile — aleyhinde söz geçmiş (helakleri takdîr edilmiş) olanlar müstesna — aileni ve îman edenleri içine yükle». Zâten onun maiyyetindeki az kimselerden başkası da îman etmemişdi.

Ömer Nasuhi Bilmen
Nihâyet emrimiz geldiği ve tennur kaynadığı vakit dedi ki: «Onun içine herbirinden ikişer çift ve aleyhine hüküm sabketmiş olandan maada ehlini ve imân etmiş olanları yükle.» Ve maamafih pek azından başkası onunla beraber imân etmemişti.

Elmalılı Hamdi Yazır
Nihayet emrimiz geldiği ve tennur feveran ettiği vakıt dedik ki: yükle içine her birinden ikişer çift, ve aleyhinde huküm sebketmiş olandan maada ehlini ve iyman edenleri, maamafih pek azından maadası beraberinde iyman etmemişti, dedi

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Nihayet emrimiz gelip de tennür (geminin kazanı) kaynayınca Nuh'a: «Her birinden ikişer çift alıp aleyhinde hüküm geçmiş olanların dışında aileni ve iman edenleri gemiye yükle!» dedik. Zaten onunla birlikte pek azı dışında kimse iman etmemişti.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Nihayet emrimiz geldiği ve tennur (tandır veya geminin kazanı) tutuşup parladığı zaman dedik ki; «Erkeği ve dişisi olan her canlıdan ikişer tane, aleyhlerinde hüküm verilmiş olanların dışında, aileni ve iman etmiş olanları geminin içine yükle». Zaten beraberinde iman edenler çok az idi.

Diyanet İşleri (eski)
Buyruğumuz gelip tandırdan sular kaynamağa başlayınca, 'Her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu ve inananları gemiye bindir' dedik. Pek az kimse onunla beraber inanmıştı.

Diyanet İşleri
Nihayet emrimiz gelip, tandır kaynamaya başlayınca (sular coşup taşınca) Nûh’a dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki âilen ile iman edenleri ona yükle.” Ama, onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti.

Diyanet Vakfi
Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik ki: «(Canlı çeşitlerinin) her birinden birer çift ile -(boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!» Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti.

Celal Yıldırım
Sonunda emrimiz gelip tennur kaynamaya başlayınca (Nuh'a) dedik ki: «Her (hayvanın) dişi ve erkeğinden ikişer taneyi ve aleyhinde (ilâhi) hüküm geçmiş olanlar dışında aileni ve imân edenleri gemiye yüklet (bindir)!» Ne var ki, beraberinde imân edenler pek az kimseler idi.

Suat Yıldırım
Nihayet emrimiz gelip de tennur kaynadığı zaman Nuh’a dedik ki:"Her hayvan türünden erkekli dişili ikişer eş ile haklarında helâk hükmü verilmiş olanları hariç olmak üzere, aileni bir de iman edenleri gemiye al!" Zaten beraberinde iman eden pek az insan vardı.

Ali Fikri Yavuz
Nihayet helâk etme emrimiz geldiği ve fırından su taşıp fışkırdığı (yahut geminin kazanı kaynadığı) vakit Nûh’a şöyle dedik: “-Faydalanılan hayvanların her cinsinden erkek ve dişi olmak üzere ikişer tane çift ve üzerlerine boğulma emri takdir edilenler müstena, aile halkınla bir de iman edenleri gemiye yükle.” Zaten beraberinde iman edenler pek azdı.

İbni Kesir
Nihayet buyruğumuz gelip sular kaynamaya başlayınca: Her cinsten birer çifti ve hakkında hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu ve inananları gemiye al, dedik. Zaten onunla beraber pek az kimse inanmıştı.

Abdulbaki Gölpınarlı
Sonucu emrimiz gelip tandırın altından su kaynamaya başlayınca her mahlûktan birer çifti ve helâki taktîr edilenden başka âilenden olanları ve inananları gemiye yükle dedik; zâten maiyetinde bulunan inanmış kişiler de pek azdı.

Adem Uğur
Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik ki: "(Canlı çeşitlerinin) her birinden iki eş ile -(boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!" Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti.

Ali Bulaç
Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.

Bekir Sadak
Buyrugumuz gelip tandirdan sular kaynamaga baslayinca, «Her cinsten birer cifti ve aleyhine hukum verilmis olanin disinda kalan coluk cocugunu ve inananlari gemiye bindir» dedik. Pek az kimse onunla beraber inanmisti.

Fizilal-il Kuran
Nihayet emrimiz gelip tandır kaynamaya (her taraftan sular fışkırmaya) başlayınca Nuh'a «Her canlı türünün birer çiftini, boğulacağına ilişkin hükmümüzün kesinleştiği kimse dışında kalan aile bireylerini ve mü'minleri gemiye bindir» dedik. Zaten O'na az sayıda kişi inanmıştı.

Gültekin Onan
Sonunda buyruğumuz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında ehlini (aileni) ve inananları ona bindir." Zaten onunla birlikte çok azından başkası inanmamıştı.

Muhammed Esed
(Bu böylece devam etti) ta ki, hükmümüz vaki olup da yeryüzünde sular taşkınlar halinde kaynayıp coşuncaya kadar. (Nuh'a): "Her cins (hayvandan) birer çift ve haklarında hüküm verilmiş olanları değil, yalnız aileni ve imana erişenleri gemiye bindir!" dedik, çünkü o'nun inancını paylaşanlar zaten küçük bir topluluktu.

Şaban Piriş
Sonunda emrimiz gelip, yerden sular kaynamağa başlayınca: -Her şeyden ikişer çift aleyhlerinde hüküm verilmiş olan dışında aileni ve iman edenleri ona bindir, dedik. Zaten onun yanında iman etmiş olan kimseler çok azdı.

Tefhim-ul Kuran
Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: «Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle.» Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.

Ümit Şimşek
Nihayet emrimiz geldi, sular kaynamaya başladı. Ve Nuh'a dedik ki: 'Hepsinden birer çift ile hakkında azap hükmü verilmiş olanlar dışında aileni ve iman edenleri gemiye al.' Zaten onunla beraber iman eden pek az kişi vardı.

Süleyman Ateş
Nihâyet emrimiz gelip de tandır kaynayınca (iş ciddileşip sular kaynamağa başlayınca, Nûh'a) dedik ki: "Her şeyden ikişer çifti ve aleyhlerinde hüküm verdiklerimiz hâric olmak üzere âileni ve inananları gemiye yükle!" Zaten onunla beraber inanan pek azdı.

Yaşar Nuri Öztürk
Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: "Yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları." Ama Nûh'la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti.

Edip Yüksel
Nihayet emrimiz gelip de gök kaynayıp taşınca, kendisine dedik ki: 'Her türden birer çifti, daha önce mahkum edilmiş olanlar hariç, çoluk çocuğunu ve inananları ona yükle.' Kendisiyle birlikte inanmış olanlar zaten bir kaç kişiydi.