Taklaya Hayır..

 İnsanoğlu eğitilebilir bir varlık. Gerçi hayvanoğlu da eğitilebilir bir varlık, hattâ bitkioğlu bile eğitilebilir bir varlık. Baksanıza buzdolabındaki domates ve hıyarlar kendilerini tarlada salkım-söğüt gölgesinde zannedebiliyorlarmış.

Ama yine de insanoğlu bunların arasında en eğitilebilir olanı denebilir. Tabiî bu tezimize de çeşitli yerlerden itirazlar gelebilir. Meselâ; geçenlerde bir toplantıda ben bunları söyleyince «Taklacı Güvercin Dernekleri»nden ciddî bir itiraz geldi.

Devamını oku: Taklaya Hayır..

Decide: Karar Vermek

 rkçede “karar vermek” anlamına gelen, İngilizce decide kelimesinin yapısı dikkatle incelendiğinde, karar verme eyleminin basitçe bir seçme işleminden ibaret olmadığı, aslında daha da derin bir anlam barındırdığı görülecektir: İngilizcedeki -cide soneki, “son, kesinti, bitiş” anlamına gelmektedir. Bu soneki alan bütün kelimeler, bir halin ya da varlığın varoluşunun sona erdirilmesini ifade ederler:

Devamını oku: Decide: Karar Vermek

Kişisel Gelişimin Dünü ve Bugünü

 Kişisel gelişimin son yıllarda hayatımıza oldukça yerleşmiş bir kavram olduğunda şüphe yok. Niçin elli sene önce böyle bir kavram yoktu? Kişisel gelişim insanların hangi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik? Örgün eğitimin hayatta başarı için gerekli donanımları kazandırmadığı dikkate alınırsa, kişi ya kendi gelişmesinin mesuliyetini üzerine alacak ve okul eğitiminde verilmeyen eksik yönlerini karşılama gayretine girecek, veyahut, "Ne yapalım, sistem, devlet bizi böyle yetiştirdi, bu eksik donanımımızla hayatı kucaklamaya ve verilen ömrü tüketmeye devam edeceğiz?" şeklinde kendi kendine söylenmeyi sürdürecektir.

Devamını oku: Kişisel Gelişimin Dünü ve Bugünü

Stres yapan 4 düşünce tarzı

 1-DÖRT DÖRTLÜK TAKINTISI
herşeyi dör dörtlük yapmaya çalışanlar bunu genelde başaramayacakları için yaptıkları şeyden genellikle mutlu olmazlar.Hatasız kul olmaz. Mükemmellik illa olacak demek değildir, bir işi o anki yapabildiğimiz en iyi şekilde yapmak yeterlidir.

 2-ÇABUK OLMA bu kanaattekiler kendilerini kendilerini anlamsız bir acelelik içinde hissederler. zaman kaybetmek en büyük korkularıdır. verimli olarak tanımadıkları faaliyetleri, mesela bir sohbeti, cocuklarla oynamayı aceleyle yaparlar ve hiç bir zevk te alamazlar.

Devamını oku: Stres yapan 4 düşünce tarzı

Çekilin "önce ben" geçeceğim !!

 Bir bakış açısı kazandırmaya çalışırken karşılaştığım en büyük zorluk karşımdakinin yüksek benlik kapasitesi oluyor genellikle. Ben gitmem o gelsin, ben yapmam o yapsın, önce o ayağıma gelecek ondan sonra düşünürüz şeklinde bir sürü büyüklenme ve böbürlenme içeren cümle. Herhalde bunu duymayanınız veya kullanmayanınız yoktur. Hemen hemen herkes hayatında en az bir defa bu tip bir konuşma yapmış veya böyle bir konuşmanın içinde olmuştur. Oysa kibirlenmek ne kadar da zayıflık göstergesi aslında. Aklıma şu soru gelir bazen. Üstün olan insan var mıdır ?

Devamını oku: Çekilin "önce ben" geçeceğim !!

Duyguları Etkileme Yaklaşımı

 İletişimde akli olan insanlara konuştuğunuz gibi kalbi olan insanlara da konuşmaktasınız. İnsanlar söylenenleri sadece akıllarıyla değil aynı zamanda kalpleriyle de değerlendirirler. Öyle ki özellikle gençler için çoğu zaman akıldan ziyade kalp hükmeder. Kalpleri olumsuz etkileyen mesajlar verdiğinizde ne kadar akla uygun, inkar edilemeyecek sözler söylerseniz söyleyin hiç bir etki meydana getiremezsiniz. Eğer dinleyenlerin duygularını olumlu yönde etkilemeyi başarabilirseniz fikir yönünden ne kadar zayıf olursanız olun parlak bir iletişim kurabildiğinizi görürsünüz. 

Devamını oku: Duyguları Etkileme Yaklaşımı

Zor İnsanla Yaşamanın Sırrı

 İletişim kurmakta güçlük çeken insanları uzmanlar, ‘Zor İnsanlar’ diye adlandırıyor. Onlar, toplumdan topluma,farklı tanımlansa da temelde benzer davranışlar gösteriyor. Ortak noktaları inat, hırs ve kapris. Ancak unutmayın ki, insanları değil ama davranışlarını değiştirmek elinizde. Pek çok kişi çevresindeki zor insanlardan şikayet eder. Evde, işte, okulda kısacası her ortamda bir zor insan bulunur. Oysa aslında “zor insan” diye bir şey yok. Zorlayıcı davranışlar var.

Devamını oku: Zor İnsanla Yaşamanın Sırrı

Kitap nasıl okunur?

 Her gün bir kitap okuma hedefi koyan insanlar vardır. Bu hedefi nadiren tuttururlar. Bununla birlikte, hedefi günde asgari bir kitap okumak olmadığı halde günde birkaç kitap okuyabilenler vardır. Hızlı okuma kursuna gidip kitapların hızlı okumaya elverişli sütun yapısına sahip olmadığı için hızlı okuyamadığını iddia edenler de olur. Bazıları da kafayı hızlı okumaya takar; kitabın başına oturunca hızlı okumaya çalışıp gözleri yorulup uykuya dalarlar.

Devamını oku: Kitap nasıl okunur?

Zeka doğuştan mı kazanılır yoksa zamanla geliştirilir mi?

 Zeka kısaca insanın öğrenme ve uyum gücü olarak tanımlanabilir. Edison’a başarısını neye borçlu olduğunu sorduklarında bunun % 5’inin zeka, % 25’inin ise çalışmak olduğunu söylüyor. Okul hayatında hep birinci olan birçok kişinin hayata atıldığında başarısız, istikrarsız olduğunu sık sık görürüz. Okul başarısında klasik zeka yeterliyken, hayat başarısında duygusal zeka olarak tanımlanan duygusal ve sosyal becerileri öğrenme yeteneği ön plana çıkar.

Devamını oku: Zeka doğuştan mı kazanılır yoksa zamanla geliştirilir mi?

Nasıl Deha Olunur?

 Dahi bir çocuk yetiştirmenin yolu aslında zeka, eğitim, sevgi dolu bir aile ortamı ve çalışkanlık gibi bilindik kurallar, ancak işin sırrı bunların nasıl kombine edileceğinde. Bilim insanları bunun formülünü araştırdı. Saygın Perspectives on Psychological Science adlı dergide yayımlanan 35 yılı kapsayan bir çalışmada, 5.000’den fazla matematik yeteneği yüksek genç 12 yaşından itibaren sürekli takip edildi. Gençlerin başarısı ilerki yaşlarda yaptıkları çalışmalar, kazandıkları dereceler ve diplomalar ve buldukları patentler gibi unsurlarla ölçüldü.

Devamını oku: Nasıl Deha Olunur?

Başkasına tutunma sendromu

 Son zamanlarda şöhretliye tapınma sendromu denilen bir hastalıktan bahsedilmeye başlandı.Bu aslında hepimiz tarafından bilinen ve yaşanan bir hastalık.Yapılan araştırmalarda yaşayan üç insandan birisinde bu hastalıklı ruh halinin varlığını ortaya çıkarmıştır.Hepimiz illaki bir şöhretliye karşı içimizde sempati duyarız.Bu anlamda kimse ben tüm şöhret olmuş insanları sevmem diyemez.Sevmesek bile şöhret olmuş bir siyasiye seçimlerde en azından oy veririz.Hatta sempati duymaktan ziyade tapınmaya kadar varan daha pek çok sevdiğimiz insanlar vardır.Parti başkanları, dernek başkanları, belediye başkanları, baş hekimler ve adı baş olarak anılan hemen her kese tapınma derecesinde bağlı olan ve bunu hastalıklı bir ruh hali olarak yaşayan bir sürü insan dolaşır ortalıkta...

Devamını oku: Başkasına tutunma sendromu

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.