Mazinin Köşküne Kısa Yollu Bir Seyahat

 Hava kararmak üzere mi, yoksa bulutlar mı beni kandırıyor bilemiyorum. Yılan kıvrımını andıran yolda, “mazînin evi”ne doğru yol alıyorum. Yılların öte menzilesinden gelen bu misafiri tanımakta zorlanacak belli ki…

Yol kıvrımının yumuşak toprağa çalan kısmına gelince, bu mazi evinin içinde bir kıpırdanma-heyecanlanma beliriyor. Sâhi, süratle geldiğim pinokyo marka bisikletimin beni, kaldırımın yanında ki bu toz toprakla ziyadesiyle haşır neşir eyleyip, bir müddet sonra beni bağrında buldurduğu mekân değil miydi burası? Hâlâ o pinokyo bisikletim yeni evin arkasında kendi başına bu hatıraları yad ediyor olsa gerek.

Devamını oku: Mazinin Köşküne Kısa Yollu Bir Seyahat

Geç kaldığın yerde bir Yûsuf sözlü bekler seni

ImageO gül yüzlünün yüzünden kovulduğu andan sonra, hiç kimse ona bakmadı, hiç kimse onunla konuşmadı. Mekke'ye doğru yürüyen koca ordunun içinde, Ebu Süfyan ve oğlu yapayalnızdı.

Geç kalmıştı... Geç kalmaya dair lügatlerde, meydanlarda, köşelerde, şiirlerde ne kadar acı söz söylenmiş ya da yazılmışsa, hepsi birden amansız arı vızıltıları gibi doluştu kulaklarına. Kaçırılmış şeylerin hepsi, ama hepsi, bir gülücük belki, bir güzel kucaklaşma, bir tatlı bakış, kardeşçe bir dokunuş omuzlarına indi. Geç kalmışlıkların cümle pişmanlıkları alev alev cehennem olup yakasına yapıştı. Dudakları kurudu. Sesi iç çekişlerine söz olamadı utancından.

Devamını oku: Geç kaldığın yerde bir Yûsuf sözlü bekler seni

Babaannem Dünyayı Temizlerse

Önce homurdandı bu dağınıklığa bakarak… önden küçük bir iğneyle tutturduğu yazmasını arkadan bağlayarak kulaklarının üstünde biten beyaz cılız saçlarını azad etti. Elbisesinin kollarını (onun tabiriyle) çemredi…buruşuk kolları; yeni başlangıçların yapıldığı bir tren istasyonundaki raylar gibi karışık ve iç içe geçmişti…

Devamını oku: Babaannem Dünyayı Temizlerse

Damlalar

 Bir yağmuru bin damlaya göstermek vardı..

Bir kalbe bir güneşi.

Güneş vururdu dallara ve dallar sararırdı kenarından.

Işık süzülürdü buluttan ve gölge olurdu dağ taş..

Bazen sıcaktan ürperir kaçardı bulutlar,

Devamını oku: Damlalar

Hayırlı yolculuklar dostum

ImageDostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma..
Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de…
Unutma, yolcu değişir, yol değişir, ama menzil değişmez.
Yolcuya bakıp, yolu tanıma.Yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver.
Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil; Asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır; Yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal…


Devamını oku: Hayırlı yolculuklar dostum

Harika bir başlangıç sayfası

bs Bu sayfa size çok güzel açılış sayfası seçeneği sunuyor.

İnternet tarayıcınızı çalıştırdığınızda açılış sayfanız bu güne kadar tek bir siteydi bu bazen yetersiz kalıyordu.

Ya da bir süre değiştirmek zorunda kalıyordunuz veya karar veremiyordunuz.

Devamını oku: Harika bir başlangıç sayfası

Kaybet(il)mişler safı'ndan...

Image İnsan varlığı tükenirken damla damla ve bir sonsuzlukta heba olurken zamanın bahşedilmiş anları bir acı an'ı tutuş olur.

Bağ olur akıp gelen zamanla.

Vadedilen zamansızlığa ve mekansızlığa ulaşana dek bir ışık ve bir tutuş gelir en yücelerden ve en mekansız-zamansız yerden.

Devamını oku: Kaybet(il)mişler safı'ndan...

Bilmek mi istiyorsun? Bir serçe kadar ürkek ol!

 - 'Koşmak' sözcüğünün ne anlama geldiğinden hiç kuşkuya düştünüz mü?
Çevremizdekilere böyle bir soru yöneltsek, acaba içlerinde 'koşmak' sözcüğünün anlamı hakkında kuşkuya düşmüş biriyle karşılaşır mıyız?
Sanmıyorum. Çünkü 'koşmak', "koşa koşa gitmek", dendiğinde hemen "aceleyle, hızla, süratle hareket etmek" mânâları akla gelecek; hatta bir çırpıda 'koşu', 'koşuşma', 'koşuşturma(ca)' sözcüklerini hatırlayan zihinler, hiç vakit geçirmeden "acele/hız/sürat" kavramına intikal edeceklerdir.

 

Devamını oku: Bilmek mi istiyorsun? Bir serçe kadar ürkek ol!

Hayatım bir merdivendir

MERDİVENLER... Hiç düşündünüz mü, hayatınızda ne kadar vazgeçilmezdir merdivenler. Evimizin, apartmanızın olmazsa olmaz parçası. Bizi aşağıya taşıyan, yukarı çıkaran, ulaşamadıklarımıza ulaşmamız için basamak olan merdivenler.. Gün olur, alev alev yanan bir evden ağlaşan çocukları indirmek için şefkatle uzatılan itfaiye merdiveni olur. Gün olur, ağaçtaki meyveye uzanmak için uzanır merdiven. Ve daha ne çok kullandığımız yer vardır merdiveni...
Merdiven, hayatı anlatmak için kullanılır bir bakarsınız şiirlerde. "Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden" diye başlar Ahmed Haşim ve hayatı merdivenleştirir. Ardımız sıra bıraktığımız günlere ağıtlar yakar.

 

Devamını oku: Hayatım bir merdivendir

Yalanlarımız ve yalnızlıklarımız

Image İçimiz zayıflıklarla dolu olsa da hep güçlüyü oynarız. İtiraflarımız, özellikle de kendi kendimize olan itiraflarımız en büyük zayıflıklarımızmış gibi gelir. Duygularımızı dışa vurmak için yanıp tutuşsak ta ona "Seni seviyorum" dememek için bin dereden su getirir, kendi kendimize "Onu seviyorum" dememek için içimizden binlerce yalan söyleriz. Gerçek duygularımızı ifade edememenin sıkıntısı bizi boğsa da ona "Senden nefret ediyorum" diyemediğimiz için ikiyüzlülük yapar, kendi kendimize "Ondan nefret ediyorum" diyemediğimiz için içimizden ikiyüzlülüğümüzü kendimize mazur gösterecek bin türlü bahane uydururuz.

Devamını oku: Yalanlarımız ve yalnızlıklarımız

Eylül çıkıp geldiğinde..

Image “Eylül! Öyle bir ay ki, geçen her güzel günü için ona minettar olmak gerekir.” — Mehmet Rauf  

HİKÂYECİ hikâyeler içinde... Dallarında kızarıp toprağa sözlerini bırakan yapraklar gibi, başına hikâyeler konuyor. Hayatların içine düşüp yüreği kabarıyor. Kırılgan bir mevsimin içinden geçiyor günleri. Biz de... Kış bir kez daha dudaklarını uzatmak üzere. Baharda yeşeren, insana umutlar aşılayan yapraklara konulmuş kızıl öpücüklerle irkildiğimiz eylülden geçiyoruz. Kızıl bir renk basıyor havayı. Dokunduğumuz her şey hüzne düşürülen bir şerh oluyor.

Devamını oku: Eylül çıkıp geldiğinde..

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.