Ve aşk!...
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1529
Gönlün bağrına, huzme gibi düşen; cayır cayır yakan aşk. Dünya hanında saltanat, gönül evinde sultansın. Her şey sensiz donuk ve meyyittir. Can adına, bir nefes alış bile olmaz. Her canlıda varsın. Bütünüyle hüküm sürmektesin. Belki varların belki yokların içinde; ama varsın yaşansan da yaşanmasan da.
Sana kaybetmek düşer
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1343
Yani diyorum ki aradan geçen onca yıldan sonra bir de dönüp bakarsın ki hepsi kocaman bir boşlukmuş...
Sen saçımı süpürge ettim diye övünürken yıpranan eski süpürgenin en iyi ihtimalle kapı arkasına bırakıldığını fark edersin...
En iyi ihtimalle kapı arkasında kaldığını anladığında üstelik..
Ayşe hanım çitliğinden bahar güzellemesi
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1613
“Annem’e”
Sana kalbim diyemem… mantığı ötelersin de duygularda boğulursun diye… sana beynim de diyemem… duyguyu ötelersin de mantıkta boğulursun diye… sana ellerim… dillerim… gözlerim de diyemem… her bir uzvum diğerine muhtaç olduğundan bir yanın hep eksik kalır diye… ey benim fıtratında letafeti barındıran güzel annem…
Vefayı, semt adı sanan vefasızlar
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 3221
Günlük hayatın telâşına kurban edilen bir duygu ve davranış biçimidir vefa. Komşu, akraba, arkadaş, dost ilişkilerinde, tanıyalım tanımayalım bir başkasına yapılan iyiliğin, yardımın unutulmaması, gönüllere kazınmasıdır vefa… Vefa karşılıksız sevmektir. Vefa dostuna yaptığı iyiliği az görüp, onun yaptığı iyiliği çok görmeyi bilmektir.
Bayramlar hayata yakışır
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1704
NİÇİN SEVİYORUZ BAYRAMLARI?
Çocuk olsaydım, cevaplarımı kolayca sıralayıverirdim size, sanırım sıkılmazdınız da... Gün ağarıp, bayram namazı için evden çıkan babamın peşine takıldığımda, bizi camiye götüren sokakların düne göre nasıl da değiştiğini hemen fark ederdim. Sanki, okuduğum masallardan bildiğim bir sihirli değnek, bütün gece her şeye tek tek dokunmuş gibi, daha dün sıkıcı bir durgunluk ve büyüklük taslayan ne varsa,
Bana şehitliği anlatsana Öğretmenim!
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1790
“Bana şehitliği anlatsana öğretmenim!” diye bir soru sorsa öğrencilerimden birisi, nasıl cevap veririm diye düşündüm?
Nerden başlamalıyım anlatmaya?
Þehit olanın ulaştığı makamdan mı başlamalı?
Ateşin düştüğü yeri anlatmalı mıyım?
Sarmaşık Gülleri
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 2426
Ne zaman güllere baksam, ötelere kanatlanmak geçer içimden. Her gül sanki bir durak gibidir öteler yolculuğunda. Bir bir o güllere basan ruhumun ayakları, gül yaprağından daha narin, kalebek kanadından daha zayıf olarak tırmanır mânâ merdiveninden. Evet her gül, ayrı bir ismin tecellisi gibi gelir bana. Bir gül Cemil ismini tebessüm ettirir, bir başka gül Hannan ismini.
Problemi çözmedikçe bir adım atmam
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1518
Problemlerinin yanında piknik yapıp ateşi söndürmeden evlerine dönenler, problemlerinin üzerinde yüzdürdükleri kâğıttan sandallara kürek takıp akşam sefasına çıkanlar, problemlerini bir biblo gibi camekânların arkasında bırakıp yılda bir kere tozunu alanlar, problemlerini canları sıkıldıkça ellerine alıp parmaklarında çevirerek dar alanlarda volta atanlar, problemlerine süslü mezarlar yapıp bayramdan bayrama sulayanlar,
"Ahh keşke..." ler için bir özür denemesi
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1400
Dediklerine göre ay’ın hep tek yüzünü görürmüşüz. Arka yüzü bir türlü dünyaya çevrilmezmiş. Kaderi de ay gibi görüyor olmalıyız. Olanıyla biliyoruz kaderi. Olduğu kadarıyla görüyoruz.
“Olmasaydı...”lar ay’ın arka yüzü gibi gözümüzden uzağa düşüyor. “Ya o kurşun bir santim sağdan geçseydi....” diye başladığımızda düşünmeye, hayalimizin eli ayağı zifiri karanlıkta birbirine dolaşıyor. “Olan olmuştur bir kere...”
İnsanın beynine giden yol, kalbinden geçer.
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1649
Meşhur bir ressam resim sergisini gezen insanların arasında dolanıyormuş. Ziyaretçilerden birisinin bir resmin önünde uzun süredir beklediğini fark etmiş. Önceleri pek ciddiye almasa da sonunda dayanamamış ve yanına gitmiş.
“Hayırdır beyefendi! Uzun süredir aynı resmin önünde duruyorsunuz. Bu resimleri ben yaptım. Acaba resmimde bir hata mı buldunuz?” diye sormuş.
Kazanırken kaybetmek
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 2012
KAZANMAK KAYBETMEYİ, kaybetmek kazanmayı içinde barındırır… Kazanmak da kaybetmek de kalıcı değil, zira zaman değirmeni her şeyi öğütüyor.
Kaygan zeminde nasıl kalıcı olunur? Dünyanın durmadan dönüşü değişkenliğin açık bir görüntüsü değil mi? Kazanmalar ve kaybetmelerin sabit olması demek böylesi bir dönüşün olmaması, hayatın durması demek. Bu değişim ve dönüşüm zamanın sonuna kadar devam edecek. Yarınları kazanma adına bugünleri ziyan ederiz de haberimiz olmaz, “rahat yarınlar” gelmez bir türlü, hazır zamanlar üzüntü ile erir gider.