ali+imran suresi 8. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129 . 130 . 131 . 132 . 133 . 134 . 135 . 136 . 137 . 138 . 139 . 140 . 141 . 142 . 143 . 144 . 145 . 146 . 147 . 148 . 149 . 150 . 151 . 152 . 153 . 154 . 155 . 156 . 157 . 158 . 159 . 160 . 161 . 162 . 163 . 164 . 165 . 166 . 167 . 168 . 169 . 170 . 171 . 172 . 173 . 174 . 175 . 176 . 177 . 178 . 179 . 180 . 181 . 182 . 183 . 184 . 185 . 186 . 187 . 188 . 189 . 190 . 191 . 192 . 193 . 194 . 195 . 196 . 197 . 198 . 199 . 200


رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ

Rabbenâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu).


rabbe-nâ: Rabbimiz
lâ tuzig: saptırma, kaydırma
kulûbe-nâ: kalplerimizi
ba'de: sonra
iz hedeyte-nâ: bizi hidayete erdirdiğin zaman
veheb lenâ: bize vehbi olarak ihsan et, bağışla
min ledun-ke: senin katından
rahmeten: rahmet
inne-ke: muhakkak ki sen
ente: sen
el vehhâbu: ihsan eden, bağışlayan, hak kazanmadan veren, karşılıksız veren


Hasan Basri Çantay
Ey Rabbimiz, bizi doğru yola iletdikden sonra kalblerimizi (Hakdan) sapdırma. Bize kendi canibinden bir rahmet ver. Şübhesiz bağışı en çok olan Sensin Sen.

Ömer Nasuhi Bilmen
Ey Rabbimiz! Bizlere hidâyet buyurduktan sonra kalplerimizi (haktan) saptırma ve kendi cânib-i izzetinden bizlere bir rahmet bağışla. Şüphe yok ki vehhâb olan ancak Sen'sin.

Elmalılı Hamdi Yazır
Ya rabbena bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen.

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Ey Rabbimiz, bizleri doğru yoluna erdirdikten sonra kalplerimizi yamultma ve bize katından bir rahmet ihsan et. Şüphesiz, çok bağış yapan yalnız sensin.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalblerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin.

Diyanet İşleri (eski)
Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla; şüphesiz Sen sonsuz bağışta bulunansın.

Diyanet İşleri
(Onlar şöyle yakarırlar): “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.”

Diyanet Vakfi
(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.

Celal Yıldırım
Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi meylettirip saptırma. Kendi katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz ki Sen (evet) Sen çokça bağışta bulunansın.

Suat Yıldırım
(ve şöyle yalvarırlar:) "Ey bizim kerîm Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen!"

Ali Fikri Yavuz
Rabbimiz! Bize hidayet verdikten sonra kalblerimizi saptırma; katından bize bir rahmet ihsan et! Şüphesiz ki sen, çok çok bağışlayansın.

İbni Kesir
Ey Rabbımız; bizi, hidayetine erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme. Katında bize rehmet lutfet. Şüphesiz en çok lütfeden Sen'sin Sen.

Abdulbaki Gölpınarlı
Rabbimiz, bizi doğru yola sevk ettikten sonra kalplerimizi saptırma ve kendi katından bize rahmet bağışla, şüphe yok ki sen, fazlasıyla bağışlayansın.

Adem Uğur
(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.

Ali Bulaç
"Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen."

Bekir Sadak
Rabbimiz! Bizi dogru yola erdirdikten sonra kalblerimizi egriltme, katindan bize rahmet bagisla; suphesiz Sen sonsuz bagista bulunansin.

Fizilal-il Kuran
(Böyleleri şöyle der): «Ey Rabbimiz, bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla, kuşkusuz sen bağışı bol olansın.

Gültekin Onan
"Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan sensin sen."

Muhammed Esed
"Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bize rahmetini bağışla: Sensin (hakiki) Lütuf Sahibi."

Şaban Piriş
Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi eğriltme. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen, bol bol bağışlayansın.

Tefhim-ul Kuran
«Rabbimiz, bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve yanından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.»

Ümit Şimşek
Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi tekrar sapıklığa meylettirme. Bize yüce katından bir rahmet bağışla. İstediklerimizi bize bağışlayan Sensin.

Süleyman Ateş
(Onlar derler ki): "Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağış yapansın."

Yaşar Nuri Öztürk
Ey Rabbimiz! Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra kalplerimizi bozup eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla. Sen, yalnız sen Vahhâb'sın, bol bol bağışta bulunansın.

Edip Yüksel
'Rabbimiz, bizi doğruya ulaştırdıktan sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme. Üzerimize rahmetini yağdır; kuşkusuz sen Bağışta Bulunansın.'