Diyalog Tuzağı
İmam-ı Gazali'yi suçlayanlar art niyetli
- Ayrıntılar
- Kategori: Diyalog Tuzağı
- Gösterim: 3833
İmam-ı Gazali’yi suçlayanlar art niyetli
Müslümanlar niçin geri kaldı, tartışmasını fırsat bilenler, geri kalmanın suçlusu olarak, İslamiyeti ve büyük İslam âlimi İmam-ı Gazali hazretleri gibi bazı İslam büyüklerini göstermeye çalışmaktadır. İmamı Gazali, Farabi, İbni Sina gibi felsefecilerin fikirleri ile mücadele edip yok ettiği için İslam âleminin bu hale düştüğünü iddia etmektedirler.
Halbuki Gazali, dini inançlarımızı temelinden sarsan bu felsefecilerle mücadele yapmamış olsaydı, İslam âlemi bugünkü inanç boşluğuna 11.yüzyılda daha o zaman düşmüş olacaktı. Bunun için her Müslümanın bu büyük imama “teşekkür borcu” vardır. Bizdeki sözde ilim adamları, peşin fikirli Gazali düşmanları böyle söylerken insaf ehli yabancı tarihçiler ise suçun Gazali’de olmadığını yazmaktadırlar.
Mesela, meşhur tarihçi Fernand Braude, Gazali’nin sorumlu tutulması fiikrine katılmaz. Bunun insafsızlık olacağını kaydeder. Batı, yüzyıllarca karanlık çağları yaşarken, İslamın ilimde, medeniyette bir altın çağ yaşadığını anlatır. Misal olarak da Endülüs’te Halife II. Hakem’in kitaplığında 400 bin yazma eser varken, komşusu Fransız Kralı V. Charles’in kütüphanesinde sadece 900 adet kitap bulunduğunu belirtir .(Medeniyetlerin Tarihi)
Tarih boyunca, iman ve fen ilmi atbaşı olduğu sürece devletler başarılı olmuş, halk rahat ve huzur içinde yaşamıştır. Mesela, İspanya’daki Endülüs Emevi Devleti’nde bu dengenin sağlandığı zamanlarda medeniyette zirveye çıkmışlar; ne zaman ki, iman felsefecilerin etkisiyle zafiyete uğramış ardından da çöküş hızlanmış; Osmanlı’da ise teknolojide Batı’ya ayak uydurulamayanca gerileme başlamıştır.
Endülüs ilim ve fen merkeziyken, islâm ahlâkını, Allahü teâlânın emirlerini bıraktıklarından, hattâ Ehl-i sünnet itikâdını bozarak, İslâmiyeti içerden yıkmak alçaklığı başladığından, Pirene dağlarını aşamadılar. İspanyollar, 1492 de, Gırnata şehrini de alıp müslümanları kılınçtan geçirdiler. Böylece, Allahü teâlânın emirlerine uymamanın cezasını buldular. İspanya fâcisı olmasaydı, felsefeci İbnürrüşdün ve İbni Hazmın bozuk fikrleri, belki din ve iman hâlini alıp dünyâya yayılacak, bugünkü hazîn levha, yüzlerce sene önce meydana çıkacaktı.
Osmanlı’dan önce, İslam aleminin gerilemesinin sebebini de, yabancı tarihçiler şöyle açıklar: Fernand Braudel'e göre, Haçlı seferleri, iç savaşlar, Moğol istilası, Müslümanların Akdenizden kopup karalara kapanması, İslamı zora sokmuş ve dünya ekonomisindeki değişmeler gibi son derece karmaşık, sosyal, ekonomik ve siyasi sebepler İslam dünyasının geri kalmasına yol açmıştır. Osmanlıların yükselişi bu gerilemeyi bir ölçüde telafi etmiştir ama istenilen netice tam sağlanamamıştır, yükseliş devam ettirilememiştir.
Çünkü, Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılda zirvedeydi. Böyle çok iyi bir durumda olduğumuz bir devrede, Avrupa çok zor durumdaydı. Şartlar Avrupa’yı artık zorlamaya başlamıştı. Bir çıkış yolu aramaya mecbur etti. Bu arayışlarla Amerika keşfedildi, 15. Asırda, 16. Asır ve 17. Asrın başlarına doğru Amerika’dan, özellikle Güney Amerika’dan büyük bir servet Avrupa’ya akmaya başladı. Altın, gümüş ve birçok kıymetli taşlar geliyor; hak hukuk tanımadan kaçırılan bu maddelerle Avrupa zenginleşiyordu.
Bu zenginlik, fiyatların yükselmesine sebep oldu. Osmanlı ülkesinden de mal kaçmaya başladı. Çünkü, mal daima, nerede daha iyi fiyat bulursa, oraya gider. Sadece bununla kalmadılar. Hindistan, Uzakdoğu, Avustralya’da da koloniler kurdular.
Batı, biriken sermayeyi sanayi devriminde kullandı.Sanayi devrimi tabiatıyla Avrupa’yı değiştirdi. İleriye götürdü. Bizde, ise bu devir Osmanlı’nın gerilemesinin hızlandığı bir devredir. Ekonomik olarak o yarışa giremedik. Aynı şeyleri yapamadık, aynı şekilde gelişmemizi sürdüremedik.. Avrupa’nın artan zenginliği bize menfi tesir etti. Ekonomimizi sıkıntıya soktu. Sonunda İslam âlemini temsil eden Osmanlının ekonomisini çökertti.
Özetlemek gerekirse; İslam âleminin iman-teknoloji dengesini zaman zaman sağlayamaması, Hıristiyan âleminin blok halinde Müslümanların üzerine saldırması; haçlı seferleri tertiplemesi ve iç karışıklıklar çıkartması, Osmalının sahip olduğu cağrafyanın yapısı, Batı’nın çaresizlikten dolayı açık denizlere açılması, gasbettiği mallar ile zenginleşerek bunu sanayileşmede kullanması, Osmanlı’nın zirvede bulunması sebebiyle rehavete, gevşekliğe kapılıp Bat’ının ilerlemesine karşılık yeni açılımlar getirememesi gibi sebepler müslümanları bugünkü hale getirmiştir. Suç müslümanlıkta değil; Müslümanlardadır.
Bugün yapılacak olan; şunu bunu suçlamak değil bundan sonra ne yapılabilir, bunun hesabını iyi yapmaktır.