Kaktüsü seven dikenine katlanır
- Ayrıntılar
- Kategori: Hayvanlar ve bitkiler
- Gösterim: 1712
Kavurucu güneş altında zar zor ilerlemeye çalışan çölde kalmış insanın en büyük hayali bir kaktüse rastlayıp içindeki suyu içmektir değil mi?
İşte böyle devasa ve dikenli görüntüleriyle hafızalara kazınan kaktüslerin küçük ve narin çiçekli hallerinin de olduğunu söylemek insanlara şaşırtıcı geliyor, ama var.
Sukkulent diye tabir edilen bir ayrı cinse sahip olan kaktüslerin bu cinsinin en önemli özelliği dolgun ve pürüzsüz yüzeyleri ya da yaprakları. Öyle ki bu yaprak veya gövdeyi kırdığınızda elinize bayağı su geliyor.
Bu mevsimde çiçekçilerde bolca rastlayacağınız “kalanchoe” isimli bol bol rengârenk çiçek açan bitki bir sukkulent aslında. Turuncudan mora kadar çeşitli renkleri olan kalanchoe aslında kaktüsgillerden olduğunu bilmeyenler tarafından çok sulandığı için ölen bitkilerden aynı zamanda. Uzun aralıklarla sulanması gereken bu bitki hem güneş seviyor hem de çiçekleri soldukça kesilmesi gerekiyor, aynı şey yapraklar için de geçerli.
Yine bir sukkulent cinsi olan echeveria aslında çok yerde rastladığımız harcı alem bir çiçek. Þimdi Latince adıyla söyleyince bambaşka bir şeymiş gibi dursa da, özellikle Akdeniz Bölgesi’nde birçok bahçeyi süslüyor. İklimin daha ılıman olduğu yerlerdeyse evlerde de bakılabilecek türden bir bitki. Bu bitkinin kış döneminde sarı, kırmızı ya da turuncu çok güzel çiçekleri açıyor. Dikensiz ve iç içe geçen yapraklardan oluşması onun kaktüs sayılmamasına neden olsa da, echeveria da çok su istemeyen bitkilerden. Üstelik o kadar çabuk büyüyor ki. Geçen yıl bir bahçeden bir dal kopararak suda beklettikten sonra ektiğim çiçeğim bu yıl saksısına sığmıyor, iki kez de çiçek açtı…
Kaktüs mevzusu dediğimiz gibi çok uzun ama bu mevzuya girmişken kaynanadiliyle hint incirini anmadan olmaz. Mersin’de buz içinde satılan meyveleriyle bu kaktüsler “yenilebilir” kategorisine giriyor. Alıyorsunuz bir meyve yiyorsunuz. Onun da beğeneni çok…
Kaktüsleri aldıktan sonra yanlarından yörelerinden çıkan küçük “yavruları” gördüğünüzde şaşırmayın, bu kaktüsünüzün yerini sevdiğine, büyümeye başladığına delalet. İsterseniz, o küçük yumruları yeni yerlere ekip yeni kaktüsler de büyütebilirsiniz ama bu biraz “usta işi” bir çalışma. Sonuçta kaktüsü hepten öldürmek de var. İyisi mi siz yavrulamış kaktüslerinizi altı, yedi ayda bir başka saksıya aktarın.
Son olarak, kaktüsünüzü aldıktan sonra biraz büzülmeye başladığını görürseniz, bu “bana çok su verdin” uyarısı. Derhal su vermeyi kesip güneşe koyun. Gövdedeki sararmalar “toprağımı sevmedim” demek. Funda toprağına aktarın. Çok sıcak günlerde kaktüsün içe doğru göçmesiyse sadece eski çöl alışkanlıklarını sürdürdüğünü gösteriyor. Bunda da beis yok, her şey daha geniş toprakları özleyebilir değil mi?
FERDA GÜNEÞ
us.zaman